Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
PLATON'UN BÜYÜK KUMARI
Sadece ruhun ve ruhta bulunan tinsel, evrensel ahlaki değerlerin varlığını kabul etmekle yetinmemek, maddi duyusal dünyada rastladığımız her şeyin gerisinde ve üstünde gayri-maddi nitelikte, sabit, değişmez, kalıcı birtakım gerçekliklerin var olduğunu ve onların insan tarafından bilinmesinin mümkün olduğunu söylemektir. Eğer içinde yaşadığımız -veya öyle sandığımız- maddi, duyusal, oluş ve yok oluş içinde bulunan nesnelerin dünyası bize yetmiyorsa -ki yetmemektedir-, bizim derin ihtiyaçlarımıza cevap vermiyorsa -ki vermemektedir-, onda ihtiyacımız olan varlık, gerçeklik ve hakikiliği bulamıyorsak -ki bulamadığımızı da biliyoruz-, o zaman bu dünyanın üzerine yükselerek bizim bu ihtiyacımıza cevap verecek olan bir başka dünyanın, bir başka gerçekliğin varlığını kabul etmek zorundayız. Eğer bu dünyayı sahip olduğumuz veya o zamana kadar sahip olduğumuzu düşündüğümüz biricik bilgi araçlarımızla, yani duyularımızla kavrayamıyorsak biz de bu diğer dünyayı, üst dünyayı kavrayabilecek başka bir yetinin varlığını aramak ve onun hakkında ancak bu yetimizle bilgi sahibi olabileceğimizi kabul etmek zorundayız. Eğer bu dünyayı gözümüzle görmüyorsak, ellerimizle tutamıyorsak, gözlerimizi ve ellerimizi bir yana bırakmak ve ona aklımızla, düşüncemizle ulaşmayı denemek zorundayız. Tutmamız gereken tek mümkün ve sağlam yol budur. İşte Platon'un sözünü ettiğimiz büyük varsayımı veya büyük bahsi, hatta isterseniz büyük kumarı diyebileceğimiz şey budur.
Sayfa 229 - İstanbul Bilgi Üniversitesi YayınlarıKitabı okudu
İnsanın şans faktörünü ve bunun sonuçlarını anlayabilmesinin yolu kumarı anlayabilmesinden geçer. Olasılık kalkülüsünün doğuşu kumara bağlıdır... İnsanın kumarı anlamaya çalışması gerekir; ama bunu felsefi bir şekilde algılamalı, yüzeyselliğinden arındırarak kavramalıdır.
Reklam
Bütün hükümetler kendi yetenek ve uzakgörüşlülüklerinin düşmanınkinden üstün olduğuna güvenir ve bu sayede kumarı kendilerinin kazanacağına inanırlar... Carl Von Clausewitz
İlk kumarı kaybetmiştik, nasıl oynanacağını bilmeden hayat oyununu oynamaya çalışıyorduk , Her kaybeden gibi buruktu içimiz, İnanmıyorduk suya toprağa havaya Çalınmayan kapıların ardında bekliyorduk, Ağaçları kesilen ormanların içinde Kim dik biz ne için bekliyorduk
Kino, içindeki öfkeyle kinin eridiğini, yerini korkuya bıraktığını duydu. Kendisi kesinlikle bilmiyordu ama bu doktor belki de biliyordu işin aslını. Ve kendi kesin bilgisizliğini bu adamın belki de işe yarayacak bilgisiyle aynı kefeye koymayı göze alamazdı. Halkının her zaman düştüğü tuzağa o da düşmüştü, demin kendi ağzıyla söylediği gibi kitapta yazılı oldukları söylenenlerin kitaplarda gerçekten olup olmadığını anlayana kadar da düşeceklerdi bu tür tuzaklara. Böyle bir kumarı göze alamazdı Coyotito'nun yaşamını, sağlığını ortaya süremezdi. Yana çekildi, saz kulübeye giren doktorla uşağa yol verdi.
Ona Kaldırımlar’ı yazdıran bir arayıştır, kumarı bu arayışta bir araç olarak kullanır. Ama Paris onun için artık bitmiştir, zorunlu olarak yurda döner.
Reklam
Fark ettiği tek şey vardı, eskiden içinde uyanıp kendisine en güzel günlerinde izleyeceği yolu gösteren aydınlık ve güvenilir sesin susmuş olmasıydı. Dünya onu avcuna almış, zevk, şehvet, miskinlik ve nihayet kötü huyların her zaman en aptalcası olduğunu düşünüp hepsinden çok küçümsediği ve alay ettiği açgözlülük onu ele geçirmişti.
Hayret! İnsan bazen bir yeniliği denerken bile, eski alışkanlıklarını tekrar ediyor. Tıpkı bir kumarbazın, kumarı bırakacağını kanıtlamak için bahis oynaması gibi...
Namazın göz nuru olması seviyesine gelme. simi, ibadetlerin lezzet noktasına varmasını, ulaşılamayacak bir nokta gibi görmemek lazımdır. Zira huylar nefiste harikulade haller oluşturur ki, bu durum biraz önce bahsettiğimiz husustan daha gariptir. Öyle ki; biz bazen kralları ve nimet içerisinde olan insanları daimi bir hüzün içinde görürüz. Bazen de kumarcıların, oynadıkları kumardan dolayı neşe içinde olduklarını ve bu durumdan lezzet aldıklarını müşâhede ederiz. Oysa kumar belki de onun malını elinden almış, yuvasını yıkmış, onu iflasa uğratmıştır. Ancak o kişi tüm bunlara rağmen kumarı sever ve ondan lezzet alır. Çünkü o, uzun zaman kumarla ünsiyet kurmuş,kendini ona vermiştir.
Sayfa 50 - Çelik YayıneviKitabı okudu
188 syf.
7/10 puan verdi
Soylu bir Rus ailenin yanında öğretmenlik yapan Aleksey İvanoviç’in kumar tutkusu ve yanında çalıştığı generalin üvey kızı Polina ‘ya olan aşkı anlatılıyor. Ayrıca bu asil ailenin kumarı ve ve büyükanneden kalacak mirası kazanç kapısı olarak görmeleri de konu edilmiştir.
Kumarbaz
KumarbazFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202368,3bin okunma
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.