Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Hayat bizi aldatıyor. Halbuki ölümümüz onun memesinden sütünü emiyor yani ölümümüzü emzirip büyüten, kucağında besleyen ana ölümün anası hayat iken o bizi aldatıyor da kişi hayatın karanlık ve gürültüsü ile nefesleri arasında kendisini yaşıyor sanıyor da halbuki kefen- ler dokuyor. O zefir ve şehîk, o nefes alış-veriş, kefenleri dokuyan mekiklerin hareketinden iba- ret iken insan yaşıyorum zannediyor da aldanıyor. Düşünmüyor ki insanın nefesleri arasında dokunan bedenini ve derisininin dokusu kendisini ölüm için saran birer kefen gibidir.
Kadim Arabistan'da şair hem filozof hem de aydın rolündeydi; hayat ve ölüm, hayır ve şer, aşk ve nefret gibi daimi konular üzerine kanaatlerini paylaşırdı. Burada söz ettiğimiz Kur'âni ifade, aynı zamanda bazı kişilerin, prensip veya istikametsiz olmaksızın başkalarının dikkatini çekmek için daldan dala, nefisperest hayatlar yaşarken kendilerini irfan ve hikmet sahipleri olarak sunmalarını da tenkit etmektedir. Kur'ân bu eski tabire yeni bir anlam vererek, onu şan ve şöhret arayışıyla daldan dala konan, başıboş ve gayesiz kimseler için zamanı aşan bir ikaz haline getirmiştir. Ayrıca avare koyunlar gibi "her vadinin içine" girerek onları takip etme tehlikesinde olanlara karşı da bir uyarıda bulunur. s:137
Lucce

Lucce

@luccei_bisahil
·
24 Nisan 12:56
"Her vadide dolaşırlar." Hame (muzarisi: yehimü) fiili, 𝗯𝗶𝗿 𝗱𝗲𝘃𝗲𝗻𝗶𝗻 𝗺𝗲𝗿𝗮 𝗮𝗿𝗮𝘆ı𝘀̧ı𝗻𝗱𝗮 𝗴𝗮𝘆𝗲𝘀𝗶𝘇 𝘃𝗲 𝗯𝗮𝘀̧ı𝗯𝗼𝘀̧ 𝗱𝗼𝗹𝗮𝘀̧𝗺𝗮𝘀ı 𝗶𝗰̧𝗶𝗻 𝗸𝘂𝗹𝗹𝗮𝗻ı𝗹ı𝗿. Kur'ân ise bu fiili kadim Arabistan'ın şairlerine tahsis ederek,𝗼𝗻𝗹𝗮𝗿ı 𝘆𝗼𝗹𝘂𝗻𝘂 𝗸𝗮𝘆𝗯𝗲𝘁𝗺𝗶𝘀̧ 𝘃𝗲 𝗮𝗺𝗮𝗰̧𝘀ı𝘇 𝗴𝗲𝘇𝗶𝗻𝗲𝗻 𝗱𝗲𝘃𝗲𝗹𝗲𝗿𝗲 𝗯𝗲𝗻𝘇𝗲𝘁𝗶𝗿: "Görmez misin bunlar her vadide dolaşırlar (fi külli vädin yehimün)?" (26:225)
Reklam
Nisa suresi
18. Yoksa kötülükleri yapıp yapıp da içlerinden birine ölüm gelip çattığında “Ben şimdi tövbe ettim” diyenlerle kâfir olarak ölenler için kabul edilecek tövbe yoktur. Onlar için acı bir azap hazırlamışızdır.
TEVAFUK UĞRUNA İŞLENEN BİD'AT
Selef-i salihin, Kur'an konusunda devamlı takva üzere hareket etmiş, bu konudaki her yeni yaklaşımı çekince ile değerlendirmiş, ihtiyatla karşılamışlardır. Öyle ki, bu endişe, hayırlı ve ümmete faydalı işlerde dahi onlardan ayrılmamıştır. Vahiy kâtiplerinden biri olan Zeyd b. Sabit el-Ensari (ra) şöyle demiştir: "Ebu Bekir, Yemame
Sayfa 79 - Süleymaniye vakfıKitabı okuyor
Cuma 52/8
De ki sizin kendisinden kaçtığınız ölüm, muhakkak sizi bulacaktır. Sonra da görüleni ve görülmeyeni bilen Allah'a döndürüleceksiniz de O size bütün yaptıklarınızı haber verecek.
Sayfa 143Kitabı okudu
Hepimiz bir gün, bir şekilde öleceğiz elbette," dedim. "İşte orada dur!" diye gürledi. "Sen de birçok insan gibi ölüm hakkında bazı gerçekleri bilmiyorsun. Pisi pisine olan ölümler insanların alınyazısı değil. Yıllar önce bu konuyla ilgili bir makale okumuştum. Kur'an-ı Kerim insan ömrü· nün ne kadar olabileceğine, insanın ne kadar yaşayabileceğine dair hiçbir bilgi vermemiş. Hadislerde de insan bu kadar yaşar veyahut yaşamaz diye bir hatırlatma da yok. Allah tarafından insana bahşedilen ömre ecel-i müsemma denir. İnsanoğlu bedenine gerektiği gibi bakarsa ömrünün sonuna kadar yaşar. Ama bedenini hoyrat kullanıp vaktinden önce ölürse ona da ecel-i muallak denir. Yani senin anlayacağın Suada, bu savaşta ölmek pisi pisine ölümden başka bir şey değil."
Reklam
Aşıkların Ölüm Uçurumu
50 yıla yakın sert bir yaşayıştan, görülmedik çilelerden sonra; sevdiği, Tanrılar kadar güzel Ay Hanım'ın ancak ölüsüne kavuşan Urungu; kahraman ve ölümsüz Kür Şad'ın oğlu, kucağında sevgilisi olduğu halde batıya doğru mesafeleri aşıyordu... Urungu bir defa daha Ay Hanım'ın yüzüne baktı ve bu sefer gözleri orada takılı kaldı. Bu ilâhi yüze bakan gözler yaşlıydı. Yaşlı gözlerini göğe kaldırarak Tanrı ile konuşurmuş gibi: -Bozkurtlar dirilirken Ay Hanım da yaşasaydı ne olurdu! diye fısıldadı. Sonra görülmedik bir şeye takılan gözlerin mânâlı ışıltısı ile ileriye bakarak atını mahmuzladı. At son bir atılışla fırlarken Ay Hanım'ı deminklerden daha sıkıca kendine doğru çekti. Dudaklarını hiçbir zamanın görmediği, hiçbir çağın göremeyeceği o ilahi yüze değdirerek öptü ve hala sıcak olan o mehtap kadar, güneş kadar güzel olan o yüzden ayırmadan, bir an içinde bütün mazisini yıldırım hızıyla hatırlayıp "Hoşça kal Ötüken" diye düşündükten sonra kendini boşluğa bıraktı...
Sayfa 619 - Urungu ve Ay Hanım
Bursa'da Zaman
Bu gün Bursa Yeşil Türbeyi Gezdik , Siz 1k Ailesi ile paylaşmak istedim Yeşil Türbe ile ilgili manzaraları
Kemal Kartal
Kemal Kartal
*** Bursa'da bir eski cami avlusu, Küçük şadırvanda şakırdıyan su; Orhan zamanından kalma bir duvar... Onunla bir yaşta ihtiyar çınar Eliyor dört yana sakin bir günü. Bir rüyadan arta kalmanın hüznü İçinde gülüyor bana
Zina Haddi
Hadd suçu olan zinā, birbirleriyle evlilik ve mülkiyet gibi bir bağ bulunmayan iki tam ehliyetli, görebilen ve konuşabilen Müslüman veya zimmînin, isteyerek sarhoş olsa bile, kendi rızaları ile cinsî temasta bulunması ve bunu yaparken dört erkek, hür, adil Müslüman tarafından yakalanması demektir. Dolayısıyla tabiî olmayan cinsî münasebetler
"Sana ölüm gelinceye kadar Rabbine ibadet et." (Hicr 15/99) âyetini düşündüğümüz zaman vahyin teklif ettiği karakter inşasının yaşam boyu devamlılık esasına dayandığını belirtmemiz gerekmektedir.
Reklam
Hayatın belirli safhalarında insan, inançsız ya da günahkâr olarak yaşamış olabilir. İnançlı olarak öldüğü takdirde diğer günahların affı konusu, Allah'a kalmış bir iştir. Fakat hangi yaşta olursa olsun, inançsız ölüm halinde aff sözkonusu değildir. Bunun için Kur'an-ı Kerîm'de "sadece müslüman olarak ölünüz" (Bakara;2/132) tavsiyesi yapılmıştır. Kimin ne kadar yaşayacağı ve ne zaman öleceği bilinmediğine göre (Lokman; 31/34) de insan, her an ölecekmiş gibi îmânlı ve günahsız olarak yaşamak durumundadır. Aksi halde, äkil-bāliğ olduktan sonra yaptıklarından sorumludur. Bu sorumluluk derecesi ve gerekiyorsa ceza süresi; hiç kimsenin tasarrufunda değildir. Bu yüce Allah'a aittir. Hiç kimsenin bu ilâhî iradeye ambargo koymaya da hakkı yoktur.
Sayfa 121 - Mustafa Varlı, 4. Baskı, Ankara 1999Kitabı okudu
Hadîs-i şerîfte: "Beş şey beş şeye bedeldir." buyrulmuştur. Yani beş fena haslet vardır; işlenildiği takdirde işleyenlerin başına beş bela gelir, demektir. Bu belalar cezalardır: 1-"Bir kavim ahidlerini bozdukları zaman Allah Teâlâ da onların düşmanlarını kendilerine ğalib kılacaktır." Yani gerek Allah Teâlâ'ya ve
Sayfa 85 - Dilara Yayınları, 6. Baskı: 2015Kitabı okudu
Osman Gazi
OSMAN GAZİ Dünyanın en büyük devletlerinden birinin kurucusu Osman Gazi; imanını, azmini harc ederek inşa ettiği, 623 yıl payidar olan, büyük ve şerefli İslam devletini kurucusu büyüğümüz... O'nun, Rıza-i İlâhî uğruna gösterdiği ihlaslı gayretleridir ki, şanlı devleti altı asır üç kıtada payidar kılmıştır. Yine yaptığı Kur'an hizmeti
♤Ölüm gibi gelirdi bir günlük ayrılık bile bana, Nasıl davranayım sadece dirilme (haşr) gününde tekrar görüşmekle son bulan uzun bir ayrılığa..
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.