Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
...nasıl gözleriniz görmeye, kulaklarınız duymaya yarıyorsa, insan yüreği de zamanı algılamaya yarar. Kör bir insan için gökkuşağının renkleri ve sağır bir insan için kuş sesleri nasıl boşunaysa, bütün bir yürekle algılanamayan zaman da öyle boşuna gider, kaybolur. Ama ne yazık ki, düzgün çarpmasını bildiği halde kör ve sağır nice yürekler vardır. "Ya kalbim bir gün artık çarpmazsa" diye sordu Momo. "O vakit senin için zaman biter, çocuğum" diye cevap verdi Hora Usta.
Sayfa 179
Bu saatler sadece benim eğlencem. Bunlar her insanın göğsünde taşıdığı şeyin basit birer taklidi yalnızca. Çünkü nasıl gözleriniz görmeye, kulaklarınız duymaya yarıyorsa, insanın yüreği de zamanı algılamaya yarar. Kör bir insan için gökkuşağının renkleri ve sağır bir insan için kuş sesleri nasıl boşunaysa, bütün bir yürekle algılanmayan zaman da öyle boşa gider, kaybolur. Ama ne yazık ki, düzgün çarpmasını bildiği halde kör ve sağır olan nice yürekler vardır.
Sayfa 179Kitabı okudu
Reklam
Sevgili kalbim! Neden hâlâ apartman boşluğunun gün ışığı görmeyen penceresinde kuş sesleri beklersin?
Güneş daha karşı dağların ardında, deniz sütbeyaz, dünya uyanıyor, yeniden yaratılıyor, kayalıktan aşağıya iniyor, kayalardan fışkırmış çiçeklerin yoğun, keskin kokusu arasında. Aşağıya çakıl taşlarının, kumların arasına inince deniz menevişleniyor. Kuş sesleri, deniz, çiçek, arı kokusu... Poyraz Musa sarı katıramaklarının arasına uzanmış uyuyor. Güneş vurmuş çiçeklere, ada sarıya kesmiş. Gökteki yıldızlar çalkanıyor. Yıldızdan gök gözükmüyor. Silme yıldız. Çalkanıyor, savruluyor. Tepeden tırnağa çiçeğe kesmiş ağacın yüz binlerce, milyonlarca çiçeğinin kokusu böceklerin, kuşların, ışığın, balıkların, karıncaların başını döndürüyor. Adada her şey, taş kaya bir esriklik içinde. Karıncalar bile kokulardan mest, serilmişler güneşin altına, kendilerinden geçmişler yerlerinden kımıldayamıyorlar, uyuşmuş kalmışlar.
Sayfa 196Kitabı okudu
Ağaçlar, çalılıklar, bitkiler yeryüzünün giysisi ve süsüdür. Hiçbir şey, sadece taşların,kumun ve çamurun göründüğü çıplak ve çorak bir kırdan daha hüzünlü değildir.Oysa, doğanın hayat verdiği, kuş sesleri ve akarsuların ortasında düğün giysilerini giymiş olan toprak, insana, bu üç unsurun ahengi içinde hayat, cazibe ve güzellikle dolu bir âlem gösterir ki, bu, gözlerle gönüllerin hiç bıkmadığı bir âlemdir.
Kuş sesleri, hatta sinek vızıltıları bir anda kesilir, makasın kağıdı kestiği gibi, bir anda. Sırtüstü yapışırsın yere, uğultuların arasında mayın kelimesini ayırt edersin sadece. Masmavi gökyüzüne bakarken bulursun kendini, arkadaşların bir şeyin yok diye bağırır, bilirsin ki, bacağın yok. Hep o soru çınlar aklında, tekrar, tekrar neden ben, neden ben?
Reklam
ÖLÜLERİMİZ Her sabah her sabah o kusursuz acının kollarında o kusursuz acının kollarında öpüştüğüm gökyüzü artık çırpınan yüreğimi yatıştırmıyor. Ve onun
Seslerin içinde belki en güzel sestir su sesi.Kuş sesi de var,hatta gece biz uyurken ağır ağır açan bir yediveren gülün sesini de sayabiliriz. Ama biz,kulakları motor gürültüsü ile iğdiş edilmiş insanlar bu sesleri duyabilir miyiz?Sesten bir hisse kapabilir miyiz,sesi içimizde biriktirebilir miyiz?Hayır,geçip gideriz öylece.
Sayfa 181Kitabı okudu
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.