Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kız kardeşimin düğününden bir sahne, tamam mı? İşte orada, içki içiyor evlendiği için pişmanlık duyuyor. Bu üçüncü, dikkatinizi çekerim. Annem o kadar kıskanıyor ki saçlarından yılanlar fışkırıyor. Ben ise mükemmel, diyorum. Burada üç tane kadın arketipi var. Kutsal fahişe, kusura bakmayın, Medusa ve ben. Ben kimim? Hangi arketipim?
Cinsiyetçi düşünce tarafından ya kutsal bakire ya da fahişe rolü atfedilen kadınların sağlıklı bir cinsel benlik oluşturacak dayanakları yoktu.
Reklam
Şereflendirilen ve aşağılanan benim. Fahişe ve kutsal benim. Eş ve bakire benim. Ana ve kız benim. Anamın uzuvları benim. Çok çocuklu kısır kadın benim. Çok düğün yaptım ama hiç kocam olmadı.
Sayfa 135Kitabı okudu
Çapkınlık, Peygamberlere yasak değildir!
Kutsal ve Tanrı tarafından desteklenen bir kişi nasıl olur da ‘fâhişe’ kadınlarla düşüp kalkar!” diyeceksiniz. Kutsal kitap, kutsal saydığı kişilerin bu tür ilişkilerinde sakınca görmüyor. “Fâhişe”, yani bedenini satan ya da keyif için kim önüne çıkarsa, kimi dilerse onunla yatan kadın bile olsa, “kutsal” kişiler için sakıncasızdır.
“Kutsal Fahişe”
Kadınların büyük bir kısmı hala ekonomik güvenceden yoksundur. Sos­yal güvenlik sistemlerinin dışındadırlar. Kamusal alanda eşit temsil edilmezler. Eğitim açısından henüz istenilen nicelik ve nitelikten uzaktırlar. Biçilen toplumsal rol, ne yazık ki erkek egemen değerlerle sakatlanmış bir roldür ve hangi 'büyük makam'a gelirlerse gelsinler, ancak bir erkek diliyle var ola­bilirler. Yoksa kabul ettirilmiş genel geçer rol, erkeğin varolu­şunu kolaylaştıran, onun dayanağı olan, işini kolay kılan, bir çeşit 'evin kahyası' rolüdür. Ev dışında ise toplumun emniyet sübabı birer cinsel obje, aşk nesnesi, çekirdek ailenin gelece­ğini ve masumiyetini(?) koruyan birer 'kutsal fahişe'dirler. Bu anlayış, toplumsal modernite ile birlikte terk edilmiş görünse de, tersine, daha bir incelerek ve özgürlük sunumu ile sarılıp sarmalanarak sürdürülmektedir.
-Sizi gebe bir gecenin doğum sancıları arasında selamlıyorum. Gece evinize bir avize ya da bir fahişe gibi sokulacaktır. Belki de bazılarınız azize kılığına girmiş bir fahişeye kutsal sözcüklerle boyun eğecek. Dudaklarının kıpırdamasına aldanmayın! Dua değil, şehvet dökülüyor ağzından. Hadım edilmiş kelimelerden evlatlar umuyorsunuz. Yalnız kalacaksınız...
Reklam
272 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
17 saatte okudu
Suat Derviş, namus ve ahlak anlayışının da sınıfsal olduğunu gösterir. Bu kavramları kendi gerçekliği içinde değerlendirir. Kadın ve ahlak arasında ki ilişkiyi sorgular. Edalı Şefika “namusu” için sevdiği adamı öldürürken, Cevriye yaşamı boyunca hiç namusunun olmadığını düşünür oysa ben namusluyum der. Namuslu olmayı kızlık zarıyla değil, “iyi”
Fosforlu Cevriye
Fosforlu CevriyeSuat Derviş · İthaki Yayınları · 20211,527 okunma
"Bir gün kraliçem, göğü dolaştıktan, yeri dolaştıktan sonra, İnanna göğü dolaştıktan, yeri dolaştıktan sonra, Kutsal fahişe (İnanna) yorgunluk içinde (bahçeye) yaklaştı. Derin uykuya daldı. Onu bahçemin köşesinde gördüm, Tecavüz ettim ona, öptüm onu, Bahçemin köşesine döndüm. Şafak attı, güneş doğdu, Kadın korku ile etrafına bakındı, İnanna korku ile etrafına bakındı, Sonra kadın nasıl bir felaket yaptı! İnanna utancından ne yaptı! Ülkede bütün kuyuları kan ile doldurdu, Odun taşıyan köleler kandan başka bir şey içemediler, Su dolduran köleler (kadın), kandan başka bir şey doldurmadıkar."
“bir devlet başkanını reddetmemin büyük bir adama hakaret sayılacağını, iki ülke arasındaki ilişkilerde gerginlik yaratacağını açıkladı. Ülkemi gerçekten seviyorsam, yurtseversem, hemen ona gitmem gerektiğini söyledi. Polise yurtseverlik hakkında hiçbir şey bilmediğimi, ülkemin bana hiçbir şey vermemekle kalmayıp, onurumla gururum dahil her şeyimi aldığını söyledim. Söylediklerimin polisin ahlaki gururunu derinden sarstığını şaşırarak fark ettim. Bir insan nasıl yurtsever olmazdı? Polisin savunduğu şeyin rezilliğine, içine düştüğü açmaza, çifte ahlaki yargılarına kahkahalarla gülmek geldi içimden. Sıradan bir pezevengin yapacağı gibi bir fahişeyi alıp bu önemli şahsın yatağına götürmek istiyor, gene de yurtseverlikten ve ahlaki değerlerden gururlu bir edayla söz edebiliyordu. Ancak adamın yalnızca emirlere uyduğunu, ona verilen emri kutsal bir ulusal görev katına yükselttiğini anladım. Beni hapse atmakla önemli bir adamın yatağına götürmek arasında fark yoktu. Her ikisinde de polis kutsal bir görevi yerine getirmiş olacaktı. Ulusal görev söz konusu olduğunda bir fahişe bile en yüksek onurla ödüllendirilebilir, insan öldürmek bir kahramanlık edimi olurdu.”
Tevrat'ta yazılıdır.
KUTSAL KİTAP'ta Asurluların İsrailoğullarına Tanrı belası olarak gönderilişlerinden, Babil Kulesi ve görkeminden, gururlu Ninive'den, Yahudilerin yetmiş yıllık kutsallıklarından, hükümdar Nebukadnezar'dan, Tanrı'nın "Büyük Fahişe" ile ilgili hükmünden, Yedi Meleğin Fırat diyarına boşalttıkları "gazabının taslarından" söz edilir
Sayfa 159
Reklam
Şeriat ve Kadın 7
2) Ayakları Altından Cennetler Geçecek Olan «Analara Hocalarına Kul-Kölen Olacak Kadar Itaatkar Müslüman Kadınlardır. Muhammed'in analar lehinde görünen sözlerinin altındaki mak- sadı açıklığa kavuşturmak için, tekrar bahasına da olsa, belirtelim ki: Anaların ayakları altından cennetler geçer şeklindeki hadis, genel olarak tüm anaları değil
390 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.