Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Açın bakın İslam'dan önceki Arap ozanlarının seçkisi "Muallakad"ı, kaç yerde Allah sözcüğü ile karşılaşacaksınız. Arapçada Kuran'dan önceki Allah kavramı çok daha kaplamlı ve insel yaşamla içiçedir. Kuran, kavramı daraltarak almış ve belli bir varlığa sınırlamıştır. Tanrı sözcüğü ise hem doğasal, hem de insansal içeriğiyle çok daha anlamlı, çok daha kapsamlı bir kavramdır.
Sayfa 150Kitabı okudu
1908'deki Jön Türkler hareketi, genç subaylar, memurlar ve aydınlardan oluşan bir nesli iktidara getirmiştir. Bunların çoğu modern, laik devlet okullarında eğitim görmüşler, ya şu ya da bu şekilde Avrupaî fikirlerden, fikrî ve siyasî hareketlerden etkilenmişlerdir. Bu nesil aynı şekilde bir süredir Sultan II. Abdülhamid devrinin ileri gelen Türkçülerinin yazılarına da aşina idi. Türk kavramı şimdi şerefli ve gurur duyulan bir kavram olarak değişmişti. Türk tarihinden bölümler gün ışığına çıkarılmış, Osmanlı İmparatorluğu dışında Türkçe konuşan Müslümanlar ırkdaş olarak kabul edilmiş, Anadolu'nun Türkler'in anayurdu olarak önemi ortaya konulmuştu. Türk milliyetçiliğinin temeli olarak Türk dili ve kültürünün rolü ve bunları canlandırmak ve geliştirmek ihtiyacı da aynı şekilde kuvvetlenmişti.
Reklam
Laiklik
Laiklik, yeni devletin, bugün de yerleştirilememiş ilkelerinden biri olarak kaldı. Çünkü, devletin yapısına tam laik bir karekter, hiçbir zaman verilemedi. Dini hizmetler ve dini eğitim, daima devlet vazifesi olarak, fakat her zaman sömürülmeye hazır bir durumda kaldı. Teokratik bağlantılar, aslında toplumla devlet arasında ilişki olmaktan ziyade, toplumun kendi içinde beslenir. Halbuki politikacılar bu bağlantıları ilk fırsatta devletin yapısına mal etmeye çalışır. Nitekim bu mücadele bizde, bugün de ve hâlâ devam eder durur.
Osmanlı'da eğitimin durumu. Paul Rycaut.
Osmanlı Devleti'nde gerek saray eğitimi ve gerek saray dışı medrese eğitimi özgür düşünme olasılığını ve yaratıcı zekâyı kökünden yok eder nitelikteydi. Hangi konuda olursa olsun tartışmak, soru sormak, sentez yapmak, felsefi bilgiler okutmak yasaktır. Devlete yönetici elemanlar yetiştirmek amacıyla iş gören saray eğitimi, bu yüzden bilgisiz, beceriksiz, miskin kişilerin devlet çarkında görev almalarına neden olur. 17. yüzyılda Osmanlı Devleti'nde uygulanan eğitim sistemiyle ilgili olarak "Paul Rycaut", bu sistemdeki ilkelliklerden söz ederken din, edebiyat ve matematik gibi alanlar dışında kalan bilimlerin okutulmadığı, fizik, metafizik ve matematik derslerinin Batı üniverstelerindeki seviyenin pek altında tutulduğunu, coğrafya öğreniminin dahi doğru dürüst yapılmadığını, güvenilir bir harita bulunmadığını, imparatorluk işlerinin yarım yamalak bilgisiz kişiler elinde ve çoğu kez yıldızlardan anlam çıkartmak suretiyle görüldüğünü, ulema diye bilinen sınıfın bilgi denen şeyden habersiz bulunduğunu açıklar.
Sayfa 363Kitabı okudu
·
Puan vermedi
İrade Terbiyesi
İrade Terbiyesi kitabına başlarken Cemil Meriç’in "Disiplin içinde çalışmayı bu kitaptan öğrendim." değerlendirmesini okuyunca kitaba ilgimden çok beklentim arttı. Beklentiler genellikle karşılık bulmaz. Bu kez de böyle oldu. Meriç kitabı muhtemelen Fransızca orijinalinden okumuş olsa gerektir ki, kitabın tercümesi beklenen tadı verdiği
İrade Terbiyesi
İrade TerbiyesiJules Payot · Ediz Yayınevi · 201828,8bin okunma
Laik eğitimden yana olan M. Kemal.
İnsanları biribirinden ayırmak isteyen ilkel ve bayağı eğilimlere, gerek bireylerin ruhunda, gerekse toplumda karşı koyan ve üstün gelen iki şeyin "din" ve "eğitim" olduğunu söyleyen Wells, XIX. yüzyılda din öğretiminin genel eğitim ve öğretimin dışında bırakılmasını doğru bulmamakta ve "Biz o düşüncedeyiz ki, din öğretiminin örgün eğitim ve öğretimden ayrılması ancak geçici bir olaydır ve eğitim ve öğretim, gerek amacı ve gerek ruhu ile pek yakında tekrar yine dinsel bir içerik kazanacaktır." demektedir. Mustafa Kemal'in ise bu düşüncenin tam karşısında olduğu, yani laik eğitim öğretimin dinselleşmesi yerine, dinsel eğitimin laikleşmesinden ve ulusal eğitimden yana olduğu bilinmektedir. O'nun daha Wells'in kitabı yayımlanmadan önce 3 Mart 1924 de Öğretimin Birleştirilmesi yasası ile bu yolda en büyük uygulamaya koyulduğunu ve 22 Eylül 1924 de Samsun'da öğretmenlerle konuşmasında, "Yeni Türk Cumhuriyetinin" yeni kuşağa vereceği eğitimin, dinsel ya da uluslararası eğitim değil, kesinlikle "ulusal eğitim" olması gerektiğini vurguladığını 96 ve yaşamı boyunca da bu görüşünü titizlikle uyguladığını görüyoruz.
Reklam
DSP Azınlık Hükümetinin kuruluşundan yaklaşık bir ay sonra, seçimlerden ise yaklaşık bir ay önce Öcalan'ın yakalanması ve bu olayı bir basın toplantısıyla Ecevit'in kamuoyuna duyurması, seçim sürecine girilmiş siyasi ortamda DSP'yi ön plana çıkardı. (...) Seçim sürecinde öne çıkan diğer parti ise MHP oldu. Yeni ve genç lideriyle
Sayfa 250Kitabı okudu
Büyük Savaş sırasında Türk kadınları iş gücünün bir parçası olmuştu. Erkekler siperde savaşırken kadınlar üniforma ve kum torbası imal etmişti. "Çarşaf hâlâ giyilmekle beraber (…) çoğu kadın artık yüzünü kapamıyordu." Mustafa Kemal savaşın ateşi ve çaresizliği içinde bile bu konuya kafa yormuştu. Artık bu fakir, feodal, kültürel olarak
Sayfa 196 - Pegasus YayınlarıKitabı okudu
?︎︎︎ Halifeliğin Kaldırılması - 3 Mart 1924
𒊹︎︎︎Sebepler : ✔︎ Halifeliğin ulusal egemenlik ile ters düşmesi ✔︎ Laiklik önünde engel olması ✔︎ Halifenin kendini devlet başkanı gibi girmesi ✔︎ Yönetimde iki başlılık ✔︎ Dış güçlerin halifeyi kullanması ✔︎ Diğer devlet İçişlerine karışılmaması ✔︎ Rejim karşıtlarının sığınabileceği makam kalmasın ✔︎ Halifenin ödeneğinin artırılma talebi
Tanzimat Dönemi'nin Batıcı, sivil eğitim projesi (Saffet Paşa'nın ı 869 tarihli Nizarnname-i Ma'arif-i Umumiye tüzüğü) Il. Abdülhamid döneminde 1880'li yıllarda uygulanmaya konmuş; 1908 yılına kadar Hicaz dışında bütün vilayet ve önemli sancak merkezlerinde lise düzeyinde idadiler açılmıştır. Rüşdiye ve idadi mekteplerinde pozitif ilimiere öncelik veren "nizamcı madditerakkiyatçı, padişah ve milletine sadık" insanlar yetiştirme ilkesi (bkz. A. Somel) benimsenmiştir. Beklenen amaç, böyle bir laik eğitimle devletin müslim ve gayrimüslim tebaasını Osmanlılık ideolojisi çerçevesinde birleştirmekti.
Reklam
Halkçı Kamu Emekçileri 23 Nisan Bildirisi
Bugün 23 Nisan Neşe dolamıyor insan olan! I. Emperyalist Paylaşım Savaşı’ndan sonra emperyalist çakallar, İstanbul Hükümeti’nin imzaladığı Sevr Antlaşması uyarınca yurdumuzu işgale başladılar. İşgallerin olduğu her yerde Kuvayimilliye direnişleri başladı. Yurt sevgisiyle dolu Mustafa Kemal, silah arkadaşları ve yiğit Anadolu Halkları bu işgallere
"ABD'nin Türkiye'deki Yumurtaları: T-Tipi Parti ve F-Tipi Pırtı" VOLKAN: Türkiye'deki AK Parti seçmenini, tecrübelerinize dayanarak hangi başlıklarla tanımlarsınız? EDİP: Osmanlı'nın tarihe gömülmesinden sonra Cumhuriyetin kurucu elit tabakası tarafından horlanmış ve mağdur edilmiş olan dindar kitle AKP'nin
Sayfa 544 - Ozan Yayıncılık / Yarı-Rastgele Seçilmiş Makalelerim ve SöyleşilerKitabı okudu
Masonluğun öğretileri, İnanç, Güvenilirlik,Tarafsızlık, Önyargısız davranmak, Yardımseverlik ve özellikle Barışseverlik’tir. Mason denince akla, güvenilir, iyi huylu, barışsever yurttaşlar gelir. Masonlar toplumda olan hiçbir sosyal olay karşısında bana neci ve nemelazımcı davranamazlar. Olayın nedenlerini incelemeleri ve çözüm getirmeye çalışmaları görevleridir. Çünkü, her Mason toplumun sorunlarına yakından vakıf bir entelektüel elit yurttaştır. Çevre sorunları, trafik anarşisi, sosyal belâ terör ve ekonomik belâ enflasyon, gelir dağılımındaki dengesizlik, laikliğe karşı şeriatçı kıyamı, ayyuka çıkan rüşvet ve yolsuzluk skandalları, dünyanın hemen her tarafındaki kaynaşma ve karışıklık, dünyadaki yeni siyasal ve ekonomik yapılaşma, Hi Tech ve beşerî sermaye eğitim, Türk Masonlarının ilgilenmesi gereken önemli yurt ve dünya sorunlarından sadece bazılarıdır. Kaynakları ne olursa olsun veya nereden gelirse gelsin, terör, kaba kuvvet ve zorbalık, Masonluğun da düşmanıdır. Son yıllarda sergilenen sistematik aydın kıyımı ve şeriatçı kıyamının hedefi içinde, Atatürkçülük ve Atatürk ilkeleri yanında şüphesiz laik ve demokratik bir kurum olan Masonluk da vardır.
Sayfa 449 - Yurt Kitap YayınKitabı okudu
Kemalist "ulusçuluk", ulusların eşitliğini ve özgürlüğünü savunur. Ulus kavramına ne "ırk" ne de "din" öğelerini sokmuştur; ulusu, "ortak geçmiş, ortak dil ve ortak kültür"e dayalı bir olgu olarak tanımlamıştır. Etnik milliyetçiliğin yarattığı vahşetlerin ve ıstıraplı bölünmelerin yaşandığı; aynı ırktan ve
Sultan Galiyev’in Tarihi Sultan Galiyev’in Ekim Devrimi öncesindeki hayat hikayesi hakkında çok fazla bir bilgiye sahip değiliz. Galiyev ile ilgili özel vesikalara, “Galiyevci tecrit” döneminde büyük ölçüde el konulmuş olması bu konuda ayrıntılı bilgilere ulaş­mamızı engellemektedir. Bu açıdan, Galiyev daha çok Devrim sürecinde ve Devrim
1.296 öğeden 1.276 ile 1.290 arasındakiler gösteriliyor.