Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sanatçıyı büyük yapan nedir, yüzyılının gerçek çelişkisini, daha yüzyılın başında görüp söylemesi değil mi?
Ayrıca Abdullah Gül'ün kendisi İslami kesimin teorisyeniydi bir bakıma. Milletvekili olmadan önce yaptığı bir konuşma internette dolaşmaya başlamıştı bile. Orada "Nedir bu dağa taşa 'Ne mutlu Türküm' diye yazıyorlar.. Laiklik ise bize uygun bir şey değildir.." gibi laflar ediyordu, kendisi ise bunları yalanlamıyordu.
Reklam
Peki laiklik ideali nedir? Laikliğin savunduğu en önemli değer, inanca değil gözlem ve delillere dayalı hakikat. Laikler hakikatin inançla karıştırılmamasına çabalıyor. Bir anlatıya büyük bir inançla bağlıysanız bu bize psikolojiniz, çocukluğunuz ve beyin yapınız hakkında pek çok şey söyleyebilir ama anlatının doğruluğunu kanıtlamaz (güçlü inançlara çoğunlukla anlatı doğru olmadığında ihtiyaç duyulur). Ayrıca laikler belli bir grubu, insanı ya da kitabı hakikatin velayeti sadece ama sadece o grup, kişi ya da kitaba aitmişçesine kutsallaştırmaz. Onun yerine kendini farklı şekillerde; fosilleşmiş kemik kalıntılarında, uzak galaksilere ait görüntülerde, istatistiksel veri tablolarında ya da çeşitli geleneklerden kalma yazıtlarda gösteren hakikati kutsal sayarlar. Hakikati bu şekilde üstlenmek, insanlığın atomu parçalamasına, genomun şifresini çözmesine, evrim sürecinin izini sürmesine ve kendi tarihini anlamasına imkan veren çağdaş bilimin temelinde yatar.
Sayfa 192Kitabı okudu
Laiklik Nedir?
Oysa laiklik din ve vicdan özgürlüğünün yanı sıra, ondan daha önemli olarak insan aklının özgürleştirilmesidir. Dinin kamusal yaşamdan çıkarılarak özel alana iade edilmesi ve orada özgür şekilde yaşanmasının garanti altına alınması anlamına gelir. Devleti ve toplumu dini kurallara göre değil, akıl ve bilime dayalı olarak yönetmektir. Dünyaya, topluma ve yurttaşların kendilerine hükmetme iradesinin gökyüzünden yeryüzüne indirilmesidir.
Hadi önce başını kapatan kadınlar hakkında konuş. Sonra başını açanlar hakkında konuş. Kadınlar hakkında konuş mütemadiyen. Açıkoturumlarda, panellerde, kürsülerde, kıyılarda, köşelerde. Cumhurbaşkanı da konuşsun bu konuda, manav da. Marksistler de ahkâm kessin, liberaller de laikler de, hacılar da hocalar da... Konuş kadınlar hakkında, hiç
Sayfa 81
Laiklik Nedir?
"Lâik" kelimesinden ve bunun lügatteki mânasından başlayalım. (Laîc=) ''laique" lâtince (laicus) aslından alınmış Fransızca bir kelimedir. Ve lügat mânasiyle, ru­hanî olmayan kimse, dinî olmayan şey, fikir, müessese, sistem, prensip demektir. Katolik dünyasında insanlar ikiye ayrılır. Bir kısmına (Cîerge-) "Werl'e" denir ki, bunlar dîn adamlarıdır ve ruhanîler sınıfını teşkil ederler. Bu sınıf da, kendi için­ de tekrar, ''Regnlier'' ve "Secuiler" diye iki zümreye ay­rılır. Birinci zümreye dahil olan ruhaniler, hayattan uzak yaşayan ve manastırlara kapanıp ömürlerini iba­detle geçiren zahitler (=tekkenîşinler)dir, İkinci zümre ise, papaz, piskopos gibi halk İçinde ve herkesle birlik­te yaşayan Kilise hadimleri ve bilfiil dini vazife gören âyin sahipleridir. İşte, lâik diye, ruhaniler sınıfının bu iki zümresinden hiç birine mensup olmayan, zahit veya papaz sıfatı al­mayan Hıristiyanlara denir. Kelimenin bu ilk ve asli mânası genişletilerek, dinî olmayan ve ruhanî bir mahi­yet taşımayan fikir, müessese, prensip, hukuk, ahlâka da "lâik" denilmiştir. Şu halde lâik hukuk deyince bun­dan, dini olmayan, esaslarını dinden almayan hukuk; lâik devlet deyince de dini akide ve esaslara dayanma­yan devlet anlamak lâzım gelir.
Sayfa 151 - Yağmur YayıneviKitabı okudu
Reklam
İslâm'ın aslî erkânını teşkil eden farizalar "Âmentü" umdelerinde hülâsa edilmiştir. Bunlar: Al­lah'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe, hayır ve şerrin ilâhî takdire bağlı olduğuna iç samimiyeti ile inanmak ve bu inancı sözle açıklamaktır. İlmin karşısında bu umdelerin kıymeti nedir? He­men cevap verelim: Böyle bir sual varid olmaz. Âmentü hakikatları ilim ve akıl ile idrak ve ihata edilemez ve bu hakikatlar ilim ile aslâ tearuz etmez. Çünkü tearuz olmak için, rekabet olmalıdır. Rekabet olmak için de rakipler aynı bir saha­da buluşmalıdır. Âmentü umdeleri ile ilim aynı bir sa­hada buluşmaz ki aralarında rekabet ve tearuz bulun­sun. İlmin sahası, maddi ve mahsûs âlemdir ve bu âle­me ait makulâttır. Âmentü umdeleri ise, bu iki âlemin ötelerindedir. İlim bu sahaya yetişmez ve nüfuz etmez ki buluşma imkânı olsun. Bu sebepledir ki, Allah ve âhi­ret akideleri ilmen ve aklen doğrudan bir ispat yolu ile ispat edilemez. Edilemediği için, inkâr da edilemez.
Sayfa 230
Din nedir? İlim ile münasebeti nicedir? İlim karşısında din bugün ne yapmalı ve nasıl bir vaziyet almalıdır? gibi sorular şimdi her zamandan çok zihinleri tırmalamaktadır. Hususiyle aydın gençlerin bu soruların cevaplarını bilmeye ihtiyaçları vardır. ***
Sayfa 24 - Yağmur YayıneviKitabı okudu
Çok şükür askerlerim pek cesur ve düşmandan daha kuvvetlidirler. Bundan başka içsel inançları, çok defa ölüme sevk eden emirlerimi yerine getirmelerini çok kolaylaştırıyor. Hakikaten, onlara göre iki semavi netice mümkün: Gazi veya şehit olmak. Bu sonuncusu nedir, bilir misiniz? Dosdoğru cennete gitmek. Orada Allah'ın en güzel kadınları, hurileri onları karşılayacak ve ebediyen onların arzusuna tabi olacaklar. Yüce saadet. Görüyorsunuz ya Madam, benim insanlarım şehit olmayı ararken de budalaca davranmıyorlar. (Madam Corinne'e Mektup)
Sayfa 27 - Kaynak
Fakat çoklarına "din nedir" diye sorarsanız size sadece, bazı politika bezirgânlarından alıp hap gibi yuttukları sözleri tekrar ederler.
Sayfa 11 - Yağmur YayıneviKitabı okudu
321 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.