Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

zehra

sen istinye’de bekle ben buradayım içimde köpek gibi havlıyan yalnızlığım belki gelmem gelemem beş dakika bekle git çünkü ben buradayım karanlıktayım . . . yabancı gibisin miyop gözlerin kısık bana ait ne varsa seni korkutuyor sana ait ne varsa hiçbiri benim değil belki ölmek hakkımı kullanıyorum belki gelmem gelemem beş dakika bekle git
Reklam
bu rüzgârın tadı senin hiç tadmadığın bu yolcular bilmediğin bir yerden geliyor konuştukları dil ömrünce duymadığın gözlerini sakla sen burda bir yabancısın akşam tren raylarına yağmur yağıyor
basmâne’de gaziler caddesi’ne küçük bir yağmuru götürdüm siz böyle akşamüstü görmediniz gizlice bir şarab tuttum yine o şehir korkusu ola ki simsiyah sarhoşum içimde elektrik uğultusu bir de kötümserlik sebebsiz

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
ulan yine sen kazandın İstanbul sen kazandın ben yenildim kulaklarımdan kan fışkırıncaya kadar yine emrindeyim
Başım çatlayacak gibiydi ve bütün bu akşam, attığım her adımda daha da artan keskin bir yetersizlik ve başarısızlık hissiyle doldurmuştu içimi. Bıkıp usanmadan baştan sona bütün akşamı zihnimde evirip çevirdim, söylenen her şeyi kelimesi kelimesine hatırlamak için beynimi patlattım, ses tonlarının değişmesine anlamlar yükledim, gözden kaçırmış olabileceğim hakaret ya da şefkat içeren sözler olabilir mi diye düşünürken zihnim olup bitenleri -seve seve çarpıtmayı başardı.
Reklam
Ancak büyük bir sevgiyle sevebilen insanların üzüntüleri de büyük olur; sevmek isteği, acılarına panzehir gibi gelir, onlara şifa verir... Bunun için insanın manevi doğası, maddi doğasından daha dayanıklıdır; acı, hiçbir zaman öldürmez.
Annem, Beethoven'ın Patetik Sonatı'nı çalmaya başlayınca, ben ağır, karanlık ve üzücü birtakım duygulara daldım. O, bu iki parçayı sık sık çalardı; bundan dolayı da, bunların içimde uyandırdığı duyguları çok iyi anımsıyordum. Bu duygular, anılara benzer şeylerdi; ama, neyin anısı?.. Sanki, hiçbir zaman yitmeyen şeylerin...
In time, when we became adults, we might look back on this pain and loneliness as a funny thing, perfectly ordinary, but—but how were we expected to get by, to get through this interminable period of time until that point when we were adults?
I'll read one book and be completely wild about it—I'll trust it, I'll assimilate it, I'll sympathize with it, I'll try to make it a part of my life. Then, I'll read another book and, instantly, I'll switch over to that one. The sly ability to steal someone else's experience and recreate it as if it were my own is the only real talent I possess.
Pazar günleri... Şimdilerde... Sokak aralarından geçerken... gözüme pijamalı aile babaları ilişirse, kışın, yağmurlu gri günlerde tüten soba bacalarına ilişirse gözlerim... evlerin pencere camları buharlaşmışsa... odaların içine asılmış çamaşır görürsem... bulutlar ıslak kiremitlere yakınsa, yağmur çiseliyorsa, radyolardan naklen futbol maçları yayımlanıyorsa, tartışan insanların sesleri sokaklara dek yansıyorsa, gitmek, gitmek, gitmek, gitmek, gitmek......... isterim hep.
Reklam
"Bir ülkenin zaferi, diğer ülkenin yenilgisi. Zaferler de, yenilgiler de insan ölüleri üzerinden geçiyor."
"Fakat bu hep böyle değil midir? Birçok şeylere ihtiyacımızı ancak onları görüp tanıdıktan sonra keșfetmez miyiz?"
"Namuslu olmak sizi diğer insanlardan üstün yapmaz, övünme hakkını vermez, zaten herkes yaşadığı sürece namuslu olmak zorundadır. "
Öte yandan, yaşarken hayatı sevdi­ğimden de haberim yoktu. Bir ayağımın çukurda olduğunu öğ­renince anladım, meğer seviyormuşum. Ya da ne bileyim, biraz daha vaktim olsaymış sevecekmişim.
Yazdık­larımın konusu sendin, öyle ya, senin göğsüne yaslanıp yakınamayacaklarımdan yakınıyordum orada yalnızca.
Senin büyük ve başarılı işlerinin meyvelerinin gerçekten doğru düzgün tadına varmam, bunları değerlendirmem ve bunlarla ça­lışmayı sürdürüp seni memnun etmem mümkün olabi­lirdi belki, yadsımıyorum bunu, ancak bunun olmasına bizim yabancılaşmamız engeldi işte. Verdiklerinin tadını çıkarabildim, ancak bunu utançla, bezginlikle, güç­süzlükle ve suçluluk bilinciyle yapabildim yalnızca. Bu yüzden sana her şey için eylemlerimle değil, dilenci gibi teşekkür edebildim yalnızca.
Reklam
yatarız; bir düș, uykuyu zehirlemeye kadir, kalkarız; bașıboș bir düşünce günü kirletir, hisseder, düşünür, akıl yürütürüz; ağlar ya da güleriz, sevgili acılarımızı kucaklar, tasalarımızı def ederiz hep aynı, ister keder, ister neșe, çıkış yolu serbesttir yine de insanın dünü asla yarını gibi olamaz, değişim dışında hiçbir sey ayakta duramaz.
Sayfa 122Kitabı okudu