Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.27
Birbirinden farklı 4 kişinin bir mahallede kesişen hayatlarını ve yaşadıkları değişimleri anlatan bir kitap. Bu kitapta da serinin ilk kitabındaki gibi kursa yeni gelen 3 farklı kişinin hayatlarını, sevinçlerini, üzüntülerini, umutlarını, hayal kırıklıklarını anlatıyor. Lydia'nın açtığı ikinci kursta yaşları, hayatları birbirinden farklı üç kursiyer katılır. Emekli kütüphaneci Elise Beaumont, eşinden yeni ayrılmış Bethanne Hamlin ve lise sona geçmiş Courtney Pulanski. Debbie Macomber kitapları bana güzel geliyo arada severek okuyorum, çünkü hayattan birer parça gibiler.
#OKUDUMBİTTİ
#ALINTI
Kitapları bütün dünyada 140 milyondan fazla satan ve birçok dile çevrilen Debbie Macomber, yürek ısıtan romanı Küçük Mucizeler Dükkânından sonra yepyeni bir sayfa açıyor.
Geçmişte yaşadıklarım bana şunu öğretti: Hepimiz bu dünyaya, hayatımızı en iyi şekilde yaşamak için geliyoruz ve inanın bana, hayat saklanarak, umutsuzluklarla, pişmanlıklarla harcanamayacak kadar kısa. Dertler ve sıkıntılarla boğuşurken her gün, bir öncekinin aynısı gibi görünmeye başlıyor. Oysaki her yeni gün kendi mucizelerini de beraberinde getiriyor. Hem de en beklenmedik anlarda...
Doğduğumuz andan itibaren hepimize birer yumak iplik veriliyor; bundan mutluluğun desenlerini örmek ise bizim elimizde…
Bu kitapla keyifli bir mola verip, hayatın karmaşasından uzaklaşacaksınız...
Ne vakit Fakir Baykurt’un bir kitabını kütüphanede görsem elimde okuduğumu bir kenara koyarım.Çünkü onlar bekleyebilir okunmayı ama Tahir Baba bekletilmez.Bu bir özyaşam serisinin ilk kitabı. Ama ben ilkin 3. kitabı okumuştum(Kavacık Köyünün Öğretmeni) -kütüphanede o zamanlar sadece o vardı-Onu bitirirken serinin diğer kitaplarına ne zaman
Biraz Spoiler İçerir.
Sakız sardunya, İstanbul da sakın bir mahallede yaşıyordu. Hem akıllı, hem de meraklıydı. Çok konuşkandı. Kitaba farklı bir renk katmıştı. Hayaller kurmaya bayılırdı. Bir atlası pek çok kitabi he birde kütüphanede bulduğu sihirli küresi vardı. Bu küre sayesinde 8 kıta olan EFHİMA yı yani, EFsaneler,Hİkayeler, ve MAsallar ülkesini keşfeder. O ülkeden gelen çocuklar Zeliş ve Asutayla birlikte 8 kıtada bir maceraya atılır. Kitap bu macerayı anlatan sıcacık ve sıradışı bir öyküdür.
Marina, küçük bir kasabanın kütüphanesinde çalışıyordu. Her sene bir düşünce üzerine yoğunlaşır, bu düşünceyi projeye dönüştürür, kütüphaneye gelen çocuklar ile birlikte bu projeyi gerçekleştirir yepyeni şeyleri eğlenerek keşfederlerdi birlikte.
Biyografi... Sadece ünlülerin olmamalıydı değil mi? Her yaşam bir tarihti aslında. Yaşayan her insan, yaşam öyküsünün yazılmasını hakederdi ancak çocukluk dönemi kadar üretken, canlı ve hareketli geçen , beynin ve bedenin en hızlı olduğu bu dönem kesinlikle hatırlanmalıydı. Ama hepimiz bu dönemde yaşadıklarımızı, ilk sözcüklerimizi, nasıl bir çocuk olduğumuzu öğrenebilmek için başkalarının belleğine ihtiyaç duymaz mıyız?
İşte Marina bunları çocuklarla paylaşarak ikişerli gruplar halinde çocukların birbirlerinin yaşam öykülerini yazmasını ister... Birbirinden çok farklı görünen Aziza ve Beata' da bu proje ile birbirlerini tanıyacak, anlayacak, fark edeceklerdir benzerliklerini ve farklılıklarını.
Bu projeye bayıldım, her sınıfta yapılması gereken bir etkinlik bence. Böylece her çocuk birbirini daha iyi anlayabilir belki. Benim çocukluğumda bunlara pek gerek kalmazdı. Aynı mahallenin çocuklarıydık çünkü, hepimizin ailesi birbirini tanırdı. Ama şimdi durum çok farklı, her çocuk birbirine yabancı.. "Ben ve Sen" ile Aziza ve Beata'nın yaşam öykülerini öğrenirken, birbirimizi nasıl anlayacağımızın yolunun da aslında çok kolay olduğuna rehberlik eden harika bir kitap..
*
8-9 yaş üzeri
Haldun Taner'in kaliteli kalemini geç keşfetmiş olsam da kitaplarının tamamını kütüphaneme ekleyip,okuyup bitirdikçe bu açığı kapatabilirim diye düşünüyorum.
Tuş kısaca; zor durumda ki bir genç kız için mahallenin birlik oluşunu ve sonrasında ki hayal kırıklığını, sokak ortasında doğum yapan çamaşırcı bir kadının yaşadıklarını, kenar bir mahallenin bir kooperatif ile nasıl değiştiğini, kandırılan bir genç kadını, birbirine tamamen zıt iki komşu kadının yaşadıklarını, kaptanına çok bağlı bir tayfanın hapise düşme pahasına onun namusunu nasıl koruduğunu, birbirinden farklı statüde dört farklı insanın bir vapurda yaşadığı korku dolu anları ve bunun gibi toplamda 12 hikâyeden oluşuyor.
Hikâyelerin sonu okuyucunun hayal gücüne bırakılmış sanki. Dili anlaşılır. Çerez tadında okuyup bitecek türde bir kitap.
#okumakneguzelsey
418 syf.
10/10 puan verdi
Daha ilk sayfada gözlerim dolmaya başladı. Konuya tam hakim olmasam da az çok biliyorum kitapta anlatılan hikayeyi. Duygusal olarak kırılgan bir dönemimde okuduğum için yaşananlar beni çok üzdü ve ağlattı. Yaşananlar diyorum çünkü bu kitap biyografi türünde.
Yaşları birbirine yakın, aynı mahallede, aynı eksikliklere sahip, aynı yoklukları görmüş
Kütüphanede kitap bakınırken denk geldim. Yazarın ismi tanıdık geldi, kitabın arkasını çevirip Kardeş Payı'nın senaristi olduğunu anlayınca hemen aldım :D Kardeş Payı'nı yazmış adamın kitabı ne kadar kötü olabilir diye düşündüm, haklıymışım.
İlk 40 sayfa sıkıcıydı, bırakacaktım hatta. Ama Kardeş Payı'nın hatırına devam ettim iyi ki de etmişim.
Tam Kardeş Payı'nın tarzında; sık sık komik ve anlamlı espriler, tespitler var. Bu kaçıncı Kardeş Payı diyişim acaba, sanki diziyi anlatıyorum :D Kitabın yazarını bilmesem bir senariste ait olsa direkt Selçuk Aydemir derdim.
Konusuna gelirsek yazarın çocuklukta, 90'lara denk geliyor, o zamanki mahalle hayatında yaşadığı olaylar, çete kurma çabaları, yaptığı haşarılıklar anlatılıyor.
Kardeş Payı'nı (son Kardeş Payı diyişim :D) seven herkes gönül rahatlığıyla okuyabilir, bol bol gülmeye hazır olun :)
Bu kitabı çok sevgili kızlarımın tavsiyesiyle okuduğum için bir kaç not düşmek istedim.
Çocukların hayal dünyaları uçsuz bucaksız ve rengarenk. Onlar için yazılmış kitapları okumak onlarla bağ kurmak gibi geliyor bana. Bu yüzden çok severek okudukları bu kitabı tavsiye ettiklerinde hemen kütüphaneme kattım... Yeni bı hikayeyle tanışmama vesile olduğunuz için teşekkür ederim kuzucuklarım.
Kitap çocuk edebiyatının ülkemizdeki son dönem en iyi yazarlarından Sevim Ak'a ait. Behiç Ak'in çizimleriyle de enfes bir hal almış. Kahramanımız kendi hayal dünyasında yaşayan Kıymık. Anneannesi ile sıkıcı bir hayat yaşarken çok eski zamanlardan gelen vanilya kokulu mektuplar hem onun hem mahalledeki birçok insanın hayatını değiştiriyor...
Olay örgüsü, kullanılan isimler, masal kültürünü bir heyecan örgüsü içinde sevdirmesi... Ben kitabı çok beğendim. Keske hepimiz hayatlarımızdaki eksiklikleri vanilya kokulu bir mektupla anlayabilsek...
Muazzam bir eseri geride bıraktık ve en başta söylemem gerekiyor ki uzun bir inceleme olacak. Ömer Seyfettin adına sitemizde belki de en uzun inceleme olacak. Bunun 2 temel sebebi var. Birisi yazarı tanıtmak ve onun eserlerine olan saygıyı göstermek, diğeri de eklenen kitapların çok fazla olması hasebiyle bilgi kirliliğini engellemek. Bu yüzden
·
Puan vermedi
Çok sevdiğim ve saygı duyduğum bir meslek büyüğümün hediyesidir Kodin bana. Yazarın okuduğum ilk kitabı olmasına rağmen yazarın anlatımını, bakış açısını o kadar sevdim ki bu kitabını okuduktan sonra birçok kitabını alıp kütüphaneme ekledim. Kodin isimli kitap iki farklı hikayeden oluşuyor. Ve kitapta beni en çok etkileyen hikaye, kitabın ismini de taşıyan Kodin oldu. Hikayede, hayatın çetin koşullarına rağmen annesi ile yaşama tutunmaya çalışan bir gencin, taşındığı yeni mahallede arkadaş olduğu ve herkese korku salan mahallenin ağır abisi ile olan ilişkileri anlatılıyor. Yazar ana babalığın önemini, insanın insanın kurdu olduğu gerçeğini tokat gibi yüzümüze çarpıyor. İnsan doğuştan mı kötüdür yoksa aile ve dış etkenler bir insanı kötü yapıp, vicdanını körelmesine sebep olabilir mi? Yazar ile tanışmak için güzel bir başlangıç olduğunu düşünüyorum.
Zaman değerlidir.
Kitap hakkında okadar çok eleştiri yapılabilir ki şuan nereden başlamam gerektiğini bilmiyorum. Ancak şunu biliyorum ki bir eleştirmen olsaydım bu kitabı eleştirmeye bile tenezzül etmezdim.
1-Kitabı kimin ağzından yazacağına bir türlü karar verememiş. Her kimin ağzından yazsa kendi ağzindan dökülmüş..
2- düşünceleri ve okuyucuya aktardığı şeylerde kendiyle çelişkiye düşmüş ör: Allah'tan ümit kesilmez diyen doktora ilk önce Tutankamu'nun piramidini yapmaya başlayın demek istedi yani çok imkansız diyerek devam ediyor sonraki cümlede ise içinde Allah varsa nasıl ümitsizlik olur diyor. Bunun gibi bir sürü..
3- Ayaz birçok dini isim ve olaya vakıf ama bir arapça dua bile bilmiyor ve sona doğru hemen öğrenip namaza başlıyor.
4- romandaki hemen herkes Schopenhauer'u tanıyor.
5- karakterler hep terkedilmiş hepsi mutsuz ayaz zaten bı mutlu bı mutsuz.. karakterlerin hepsi aslında aynı hayatı yaşıyor.
7- Ayaz hastanedeyken bile ailesinden bir miras kalmış olacağını biliyor ama bankalardan sormak yerine ekmek çalıyor ve ne hikmetse saat 4 de çaldığı ekmeğe ezan eşlik ediyor İzmir'de saat 4 de sabah ezanı okunmuyor maalesaf.tabi kahraman 2-3 saat kosmadiysa ki acelesi vardi ve aynı mahalleden çalıyordu
8- uğur ile murat ilk karsilastiklarinda tanışmadan üçü de dost olup kucaklastilar.
Yazan kişi ortaya karışık olsun demiş aynı şeyleri tekrarlayıp durmuş aşkı ilahi aşkla karşılaştırmaya çalışmış ilahtan haberi olmayan bireylere vs vs
Kütüphanede öylesine elime geçen bir kitap kesinlikle zaman kaybı
Beni en çok şaşırtan yazan bı şekilde yazmiş da basan nasıl okumadan basmış
Her sayfası yeni bir şaşırtmaca!
Jean-Christophe Grangé tüm eserlerine henüz okumadan 'bu harikadır' gözüyle baktığım az sayıdaki yazarlardan biridir. Kütüphanede yine ismini görür görmez hemen aldığım ve öncesinde hiçbir bilgimin olmadığı bir kitaptı.
Kitabın konusuna gelince genç polis yüzbaşısı olan Paul'un, Fransa'da bulunan bir Türk mahallesinde sebebi ve kimin yaptığı bilinmeyen üç cinayetin peşine düşer. İlk başta tamamen bir seri katilin sebep olduğunu düşündüğü, bu aynı mahalledeki cinayetler sandığından başka bir gizi barındırmaktadır. Yanına yardımcı olarak aldığı emekli polis Schiffer ile bu cinayetlerin sebebini çözmeye çalışırlar. Öte taraftan Anna Heymes; son 6 aydır yaşadığı aşırı unutkanlık problemleri, halüsinasyonlar, ve en büyük problemi olan: Bazı yüzleri tanıyamama ve tanımadığı yüzleri ise bir yerlerden tanıdık olarak hissetme sorunları ile karşılaşmakta ve bunun sebebini irdelemeye çalışmaktadır.
Paul, emekli polis Schiffer, Bozkurtlar, tıbbın karanlık tarafları, uyuşturucu ve yalandan bir hayat...
Kitap Türkleri ele alarak bir şaheser ortaya koymuş. Kitap konusunu tam olarak yazmak içimden gelmedi çünkü konuyu irdeledikçe kitabın tamamını anlatmak gerekiyor. Tamamen ayrı görünen iki ayrı hikaye tam olarak bir bütün olarak devam etmiş. Asla okumaktan pişman olmayacağınız ve okuyunca da Türkler hakkında böylesine bir bilgi sahipliğine, böyle bir hayal dünyasıne, ve yazarın konuyu bağlama yeteneğine hayran olacaksınız.
Merhaba arkadaşlar. Gününüz iyi olsun, tabii ne kadar iyi olabilirse... Ahmet Mithat Efendi ile alakalı olabildiğince geniş, uzun ve tüm kitapları hakkında genel bir inceleme de bulunacak bu yazımızda. Evvela bunu söyleyerek başlamak istedim. Şimdi birkaç kitabını okuyacak belirli bir sırayla gideceğiz ama birkaç yıl sonra bir okur, yazarın
