Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Yukarıda şölen var, şölene masraf gerek Kurnazlar pay bölüşür, budalaya laf gerek Vatandaş dilsiz gerek,sağmal gerek, saf gerek Hasırdan yama vurun, görünmesin kıçınız Hem tasarruf yapınız, hem israftan kaçınız (?)
Poliste ifadem alınırken jandarma yüzbaşısı Rıfat Bey şaka tarzında: "Ah! Sana yüz bin lira vermeli idi de o zaman görmeliydi" dedi. Ben de cevaben: “Yüz bin liraya malik olmak bana fikirlerimden fedakarlık ettiremezdi. Fakat belki bazı eskaline muhalif olduğum bir hükümete hizmet etmezdim" dedim. Uşaklık tabiri falan polis komiserinin tahrizinden ibarettir. Tahkikatın tahkiki hakikatin bu merkezde olduğunu ispat eder. Elinde yüz bin lirası olduktan sonra da haftada yirmi üç saat ders okutmaya şitap edecek bir muallimi - samimi olursak - tasavvur edemeyiz. Bu devlet ve bu millet bana birçok masraf etmiş ve beni okutmuştur.
Reklam
Aklım fikrim parada. Ayın kalan günlerini hesaplıyorum, masraf, toplama çıkarma... Ay başına kaç lira kalacak? İki ay sonra? Üç ay sonra? Hesap, hesap, hesap! Yapılacak şeyler, önem sırası... Her gün baştan hesap! İçinden çıkamıyorum. Rakamlar oyun oynuyor, hesaplar yalan söylüyor. Hep planladığımdan daha fazla harcıyorum. Eriyip gidiyor. Nereye gidiyor?
Sayfa 179Kitabı okudu
Kazanç Vergisine göre müteahhitler istihkakları üzerinden yüzde 1,5 veryiye tâbidir. Bu nisbet 3,3 çe kadar çıkarılmıştır. Müteahhit teşebbüsün kârı üzerinden ayrıca vergi vermez. Hakikatte kesilen verginin kâr ve zararla alâkası yoktur. Müteahhit bunu bir masraf olarak öder. O kadar ki daireler muhammen be­del tayininde taahhüt vergisini de hesap ederler. Binnetice bu ver­giyi devlet ödemiş olur. Harp senelerinde milyarı bulan devlet bütçesinin mülhak ve hususî bütçelerin yarısından çoğu taahhüt mevzuu teşkil etmiştir. Harp sonu türedi milyonerleri bu zümre­den yetişmiştir. Vaki ikazlara rağmen Maliye bu grubu teklife cesaret edememiştir. İstihlâk vergilerinin arttırıldığı, büyük müs­tehlik kitlelerinin ezildiği bu devrede müteahhitlerin bırakılmasını veya zayıf bir vergiyle teklifleriyle iktifa edilmesini malî tarihimiz aslâ affetmiyecektir.
Sayfa 26 - NEBİOĞLU YAYINEVİ
Bizim köyde kızlar evlenmeden önce çeyiz hazırlar. 12-13 yaşından itibaren evleninceye kadar bu hazırlıklar sürer. Kırlentler, kanaviçeler, danteller, yorgan yüzleri, karyola örtüsü hatta buzdolabı örtüsü bile eldeişlenir, hazırlanır ve düğünden birkaç gün önce sergilenir. Niçin biliyor musun? Görenler "Immm, kızımız da pek marifetliymiş." desin diye. Genç kız ve annesi hatta akrabalan sade ce "marifetli" kelimesini duymak için onlarca yıl hazırlık yapar, masraf eder, gözlerini adeta kaybetme pahasına göz nuru döker bu anlamsız uğraş için.Yine ne gariptir ki düğünden sonra o muhteşem danteller, örtüler, işlemeler naftalinlenip kaldırılır sandıklara. Zaten bir kısmı anne anneden kalma antika değerindeki bu eşyalar bir sonraki torunlara hediye edilmek üzere hiç kullanılmadan saklanır.
Sayfa 159 - Pdf
Doğrusu istenirse Tanzimat'tan beri yetişenlerin çoğunda hemen her hareket, gürültülü ve sessiz bir istifa, bir nevi tövbekârlık, kendi kendini inkârla sona erer. Yahut şahsiyet tam bir dargınlık içinde veya kısır bir şüphede kendisini tüketir. Fikret ile Cenab'ın âkibetleri! Bir nevi terk–i saltanata benzeyen prensip fedakârlıkları ise burada
Reklam
"Aşk eyleminde haz anlık, konum gülünç ve masraf fecidir." - Lord Chesterfield
Sayfa 108 - Aylak KitapKitabı okudu
Masraf konusuna gelirsek; meyve, sebze, baklagil, tahıl, yemiş ve tohumlardan oluşan bir beslenme düzeni, et, süt ürünleri ve yumurta içeren bir beslenme düzeninden zaten daha ucuz.
Sayfa 116Kitabı okudu
İttihatçıların kendilerine göre vatan sevgileri vardı, kendilerine göre cesurdurlar. Örgütlenmeyi çok iyi bilen adamlardı, komitacıydılar. Cemiyette ise çok hür bir ortam vardı, her şey tartışılırdı. Konuşulan şeyler dışarı çıkmazdı. Cemiyet gizli toplantıları kadar, ittihatçıların hakim olduğu Mason localarında da sır saklanırdı. içerisinde padişahın hafiyelerini bile barındırır, onlar dahi laf çıkarmazlardı. Kararlara ve tertiplere kimse ihanet edemezdi. Ancak herkes aynı derecede ilkeli değildi. Mesela, Cemal Paşa saltanatı ve gösterişi çok severdi. Enver Paşa daha gözü pek ve fedakardı, sultanla evli olmasından ötürü lüksten çok uzak olamazdı. Talat Paşa ise ayrıdır. Sadrazamken, Almanya'dan karısına hediye diye süpürge getirdiği söylenir. Masraf çok olur diye Nişantaşı'ndaki sadrazam konağına gidemezdi ve Babıali'ye yakın bir yerde kirada otururdu.
Sayfa 52 - Kronik Kitap 1. BaskıKitabı okudu
Geçer gider ömürler, yazlar kışlarla değil, Yağ biter, sabun kalmazla gider. Büyür gider çocuklar Gelen şarkılarla değil, Masraf artar, gelir yetmezle gider.
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.