Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ayrılan Yollar: Millî Yol'un 23 Kasım 1962 tarihli 43. sayısı "Nurculuk meselesi" başlıklı kapakla çıkar. "Çok kimsenin içyüzünü dahi bilmediği ve basının temas etmekten çekindiği bu konuyu tarafsızlık ve cesaretle ele aldık" alt başlığıyla orta sayfalarda başlayıp arka sayfalarda devam eden uzun bir yazı. Sonraki sayıda
Mobbing Bank Diyor ki;
İlim Bilgeliği Hikmetin bilgisi ilim ve irfana dönüşerek sır muhafızı dört büyük insanın sırları ile zırha büründü. İlim ile akan bilgi asil kanla buluşup bir bedende o gün bugündür bir başka türlü dolaşmaya başladı. İnsan ruhunun iki ışığı var; biri bilgelik diğeri delilik! Delirmeye gerek duymadı, yetti bilgelik. Sen kimsin ki şetan ile baş
Reklam
Hazreti Ali şöyle buyurmuştur: Zulümde iki suçlu vardır. Biri zulmeden zalim, diğeri zulme rıza gösteren mazlum. Bu iki kişinin işbirliği ile zulüm ortaya çıkmaktadır. Zira tek taraflı olarak zulmün meydana gelmesi mümkün değildir. Zalim havada zulmedemez. Zulüm; zalimin çekici ve mazlumun örsü ile şekil alan bir demir parçasıdır.
Zalim, zulmederken imtihandadır. Mazlum zulme maruz kalırken imtihandadır. Zalim mazluma zulmederken onları seyreden de imtihandadır. Zulüm herkes için imtihandır. Zalim o gününü görecek. Mazlum o mükâfatını alacak. Seyreden de eliyle, diliyle, kalbiyle durduğu yerin hesabını verecek ve aldığı konumun vebalini yüklenecek. Çünkü Allah biliyor, Allah sürecin takipçisi. Hiç şüphe yok ki Allah gözetlemededir.
Türkiye'ye gelince: ülkemiz, batı medeniyetiyle hesaplaşmasına yüz elli yıldır devam etmektedir. Marksizmin ilave edeceği yeni bir şey yoktur. Materyalist akım ve baskıların her türlüsünü bu masum ve mazlum halk görmüş ve tutumuyla bunu asla kabul etmediğini kesin olarak belirtmiştir. Nice nice ihtilaller de görmüş, inkılâplar da geçirmiştir. Yenilik olarak getirecekleri kan dökmekse birkaç yıldır tek çare olarak kan dökülmesini ileri sürüyorlar bu ülkede fazlasıyla kan da dökülmüştür. Kan dökmek, acizlerin, zavallıların işidir. Bu ülkenin artık yeni kan dökülmesine tahammülü yoktur. Hem, marksistlerin dökmek istedikleri, doğrudan doğruya müslümanların kanıdır ki, bu kan hiç bir kana benzemez. Bu kan canlı bir kandır. Bu kanın döküldüğü toprak bile onları ayaklarından yakalar ve içine çeker, onlarla yeraltında hesaplaşır. İmkânsız olmakla birlikte, bir anlık gafletimizden faydalanarak bir ihtilâl yaptıklarını farz edelim. Çok mümkündür ki, bu ihtilâl kendilerinin son varlık işareti olsun. Başarıya ulaşsalar da görecekleri mukavemetin tarihte bir benzeri olmayacaktır. Ne yaparlarsa yapsınlar İslâmın bu topraklardan izini silmeye güçleri yetmeyecektir. Onlar çalıştıkça İslâm şuuru daha uyanacaktır. Her türlü yenilgi, zulüm, baskı, ihtilâl artık geride kalmıştır. İslâm ölümsüzlüğünü ispat etmiştir.
Zulüm, mazlumu bir nevi tornaya çeker. Mazlum, bir hayvan olsa kaçınıp uzak durmayı öğrenir. Mazlum olma hali, insanı da kökten değiştirebilecek bir potansiyele sahiptir fakat insana verilmiş karmaşık zihinsel cihazlar, bahsettiğim neticeyi de aşağı hayvanların aleminde pek rastlamadığımız bir karmaşıklıkta çeşitlendirir. Aklının marazi kısımlarıyla zulmün acısını birleştirebilen insanoğlu, hayvanlarda dahi görülmeyen bir gaddarlık düzeyine rahatlıkla ulaşabilir. Daha fenası, marazi akıl, insanoğluna yaptığı ve yapacağı haksızlıklar için nice geçerli ve akılcı gerekçeler üretebilir. Bu denkleme yalan yanlış inançları, yarım bilme'leri, ideolojileri, suni aidiyetleri, gelenekten gelen fikr-i sabitleri ve daha sayısız insani çer çöpü de ekleyince insanın bu anlaşılmaz tarafı biraz daha an!aşılabilir bir hale bürünmeye başlar. Kıyamet de işte bu pis sarmalın tam dibinde kopar.
Sayfa 41 - Tuti KitapKitabı okudu
Reklam
... Allah onların yaptıklarını çok iyi biliyordu. (Yusuf,19)
Ne kadar mazlum olursan ol, ne kadar zalim olursan ol, şunu bil ki Allah her şey(in)e vakıf, her şey(in)i Allah biliyor, her şey(in)i Allah görüyor. Zalim, zulmederken imtihandadır. Mazlum zulme maruz kalırken imtihandadır. Zalim mazluma zulmederken onları seyreden de imtihandadır. Zulüm herkes için imtihandır. Zalim, o, gününü görecek. Mazlum, o, mükafatını alacak. SEYREDEN DE ELİYLE, DİLİYLE, KALBİYLE durduğu yerin hesabını verecek ve aldığı konumun vebalini yüklenecek. Çünkü Allah biliyor, Allah sürecin takipçisi. Hiç şüphe yok ki Allah gözetlemededir.
İnsani İlişkilerde On Altın Kural 1) Sevginde de nefretinde de dengeli ol. 2) Hak edene hak ettiği kadar değer ver. 3) Gereksiz insan olmadığını bil. 4) Mükemmel insan olmadığının bilincinde ol. 5) İnsanların eksiklerini görme, iyiliklerini gör. 6) Nefret ettirici değil müjdeci ol. 7) Zulüm edici değil, merhametli ol. 8) Lüzumsuz ve boş konuşmaları terk et. 9) Zalim olsun, mazlum olsun kardeşine yardım et. 10) Köklü birliktelikler kurmak istediğinde seçici ol.
İmam Ahmed b. Hanbel, Enes b. Mâlik (radıyallâhu anh)'tan şöyle nakleder: Allah Rasülü (sallallâhu aleyhi ve sellem), “Zalim olsun mazlum olsun kardeşine yardım et” buyurdu. “Ya Rasülallah! Buna mazlum olarak yardım ederim, fakat zalim ise nasıl yardım edeyim?” diye soruldu. Allah Rasülü (sallallâhu aleyhi ve sellem), “Onu zulüm yapmaktan engeller ve önlersin. Ona yardımın da budur” buyurdu.
"Aç olan biri için İslam ekmektir. Esaret zincirine vurulmuş bir köle için İslam özgürlüktür. Zulüm altında inleyen bir mazlum için İslam adalettir. Sevgi ve şefkat görmemiş bir kadın için İslam aşktır. Hurafelerin kıskacında akıl tutulması yaşayan için İslam ilimdir, farkındalıktır."
Sayfa 104
Reklam
Zalim, zulmederken imtihandadır. Mazlum, zulme maruz kalırken imtihandadır. Zalim mazluma zulmederken onları seyreden de imtihandadır. Zulüm herkes için imtihandır. Zalim gününü görecek, mazlum mükafatını alacak. Seyreden de elitle, diliyle, kalbiyle durduğu yerin hesabını verecek ve aldığı konumun vebalini yüklecek. Çünkü Allah biliyor!
İsrail, ABD...
Kendi ülkelerinde bolluk içinde yaşarken, israf, fuhuş, faiz, ihanet, zulüm zorbalık, dinsizlik, gösteriş, yalan, iftira ve daha birçok günahla yaşıyorlarken nedense aralarında ki fakirlere hiç aldırmıyor bu yüzden o fakirler çile içinde yaşıyor, mazlum Müslümanları sömürmek için de birbirleriyle yarışıyorlardı. Bunlar hep İslamsız ideolojilerin, İslamsız yaşamın, İslamsız devletin, İslamsız olmanın sonuçlarıydı. İslamsız güçlerin elinden huzur gelir miydi?
Sayfa 11 - Yafes Y.Kitabı okudu
مَا رَبُّكَ بِظَلَّامٍ لِلْعَب۪يدِ gibi âyetlerin işaret ettikleri kıyas-ı adlînin hülâsası şudur ki: Âlemde çok görüyoruz ki: Zalim, fâcir, gaddar insanlar gayet refah ve rahatla ve mazlum ve mütedeyyin adamlar gayet zahmet ve zillet ile ömür geçiriyorlar. Sonra ölüm gelir, ikisini müsavi kılar. Eğer şu müsavat nihayetsiz ise bir nihayeti yoksa zulüm görünür. Halbuki zulümden tenezzühü, kâinatın şehadetiyle sabit olan adalet ve hikmet-i İlahiye, bu zulmü hiçbir cihetle kabul etmediğinden bilbedahe bir mecma-ı âheri iktiza ederler ki birinci, cezasını; ikinci, mükâfatını görsün. Tâ şu intizamsız, perişan beşer, istidadına münasip tecziye ve mükâfat görüp adalet-i mahzaya medar ve hikmet-i Rabbaniyeye mazhar ve hikmetli mevcudat-ı âlemin bir büyük kardeşi olabilsin. Tılsımlar - 123
Çin Bir Zamanlar Fakir ve Mazlum Bir Ülkeydi; KÜSTAH ve ŞIMARIK ÇİN
Malcolm X: 1964 yılında Çin, bilimde bir çığır açan bombayı patlattı. Çinli insanlar adına, bilimsel yetenekleri adına ziyadesiyle mutlu oldum, zira buralarda Çin'in oldukça geri kalmış bir ülke olduğu söylenip duruyordu, böylesine fakir ve herkesten geri kalmış bir ülkenin atom bombası geliştirmesine sevindim. Buna gerçekten şaşırdım. Fakirlerin de tıpkı zenginler gibi bunu geliştirebileceğini fark ettim. Bu küçük ilerlemelerin hepsi, dünyanın mazlum halkları tarafından 1964 yılında kaydedildi. Bunlar somut kazanımlardı ve bu ilerlemeleri kaydetmelerini sağlayan şey 'güç' kelimesinin sihrini keşfetmeleriydi, güce karşı güç. Özgürlük savunucusu adına kullanılan güç, tiranlık ve zulüm adına kullanılan güçten üstündür, zira gerçek güç eylem üreten kanaatten gelir. Aynı zamanda zulme karşı başkaldırı üretir. Zulmü sona erdirmenizin tek yolu budur, GÜÇ. Güç, kendisinden daha büyük bir güçten başka hiçbir şeyin karşısında geri adım atmaz. Güç, gülümsemeyle, tehditle yahut şiddet karşıtı hoşgörülü eylemlerle geriye çekilmez. Gücün güçten başka bir şey karşısında geri adım atması doğanın kanunu değildir. Güneydoğu Asya'daki, Kongo'daki, Küba'daki ve dünyanın diğer bölgelerindeki insanların farkına vardıkları şey buydu. Güç güçten anlar ve bunu idrak edebilen herkes ilerleme kaydeder.
Sayfa 176 - Pınar YayınlarıKitabı okudu
289 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.