Yeni yılın kendi adıma ilk kitap incelemesi, geçen yıl okuduğum kitaplar içerisinde beni en çok sarsan, en çok etkileyen, hüzünlendiren, tebessüm ettiren, sorgulatan, çeşitli duygular arasında oradan oraya sürükleyen bu ‘tuhaf’ kitaba kısmetmiş…
Lise yıllarından beri, çeşitli zamanlarda kitaplarıyla hayatıma girmiş bir yazar Orhan Pamuk… Bazen
❗Haydi gelin sizinle güzel bir etkinlik başlatalım;
Nasıl mı?❓
✔Bu mübarek Mevlüt kandili için bu ileti kimin akışını düşerse o kişi yorum kısmına bir Salavat bıraksın bende onun mesaj kutusuna 📩 güzel bir kandil mesajı.. Böylece Bol Salavat getirelm Efendimize(s.a.v)🌹 👇
🌼Mevlam çekirdeğe ORMAN gizlemiş..!
Yılan zehirine DERMAN gizlemiş..!
Mübarek günlere CENNET gizlemiş..!
Kandilimiz mübarek olsun..
Amin..
Selam ve dua ile☝
🌹Allahümme salli ala Seyyidina Muhammed'in ve ala âli Seyyidina MUHAMMED ﷺ 🌹
1. Adıyaman Süleyman: Okul Uygulama Bahçeleri • Kendi Yayını 4. Bası 1963
2. Ağanoğlu Halit: Köy Enstitüleri Yolunda • İstanbul, 1949-A Sait Basımevi
3. Akalın Bedri: Köy Enstitülerinde Müzik Eğitimi Klavuzu • İstanbul, 1945-Milli Eğitim Basımevi
4. Akın Galip: Tonguç'un Kır Çiçekleri • Güldikeni Yayınları -
Orhan Pamuk, küçük yaşlarda babasıyla beraber gelip İstanbul"a yerleşen yoğurtçu-bozacı Mevlüt"ün yaşamı üzerinden size İstanbul"un 1969-2012 yılları arasındaki değişim ve gelişim sürecini anlatıyor, yaşatıyor.
Kitap çok sesli bir anlatımla, bir aşk hikayesini, tarihi bir geçmişi, devrin sosyal ve kültürel yaşantısını gözler önüne seriyor.
Kitapta İstanbul"un nasıl parsel parsel paylaşılıp betonlaştırıldığını okurken 'Şahsımın'; "İstanbul"a ihanet ettik" sözleri geldi aklıma. Ve çok haklı, O ve emsalleri İstanbul"a ihanet ettiler...
Oldukça anlamlı bir okuma oldu.
İyi okumalar
Orhan Pamuk severlerin sevmediği; Orhan Pamuk sevmeyenlerin ise sevdiği bir eserdir. Kitabın en ilginç yönü bana göre budur.
Diğer kitaplarına oranla daha az ve öz yazmış yazar bu kitabında. Gereksiz ayrıntılara girmeden vermesi gereken mesajı vermiş. Öyle olunca da maalesef biraz Orhan Pamuk olmaktan uzaklaşmış. Çoğu kişi, gereksiz ayrıntıya
Altın yaldız çerçeveli, gün ışığını hafif tozlanmış camında biriktirmiş dikdörgen bir pano. Ve bir yazı.. O yaldızlı ve ışıklı kenarlarına rağmen hafif sararmış bir kağıda kopkoyu bir kalemle el yazısıyla yazılmış :
Korkma!
Hemen yanında ise başka bir çerçeve. Aynı boyutlarda ve renklerde, sağ kol ve bir arkadaş gibi duran ve kimbilir
Orhan Pamuk’un “Kafamda Bir Tuhaflık” adlı romanını okuyup bitirdiğimde “Bir insana durduk yere Nobel Ödülü vermiyorlarmış” dedim kendi kendime. Gerçekten de öyle. En sonda söylemek istediğimi en başta ifade etmem gerekirse müthiş bir gözlem, inceleme, araştırma ve betimleme gücüne dayanıyor eser. Bize bizim hikâyemizi anlatıyor yoğurt ve boza