İkiye bölünmüş bir sıcak ekmekten, sadaka için uzanmış elden, himmet rica eden dilden, karmakarışık halden, yolcusunu bekleyen yoldan, derman bekleyen dertten, derdini seven dertliden, "sırrı olmayan muzırdır" diyen veliden, terki terkle masivayı terkedenlerin terkinden, giyilmemiş bir eldivenden, incitilmiş bir karıncadan, gülün açmasını özlemle bekleyen bülbülden, Züleyha tırnaklarıyla yırtılmış bir gömlekten, ebemkuşağının renklerini sarınmış bir etekten, bebek kokusuna hasret bir kundaktan, aşk sularının bendini yıkmış ellerin kırdığı bir kristal bardaktan, arzuladığı gönüle erişememiş bir gönüldeki kırgınlıktan, haddini bilmekten, bir haddi aşmaktan, doğmaktan, doğrulmaktan, yetim kalmaktan, garip olmaktan, kefenler biçen bir makastan, tabuttan, mezardan, illa ki hayattan hep hayattan, hep hayattan yakıştırılmaz mı hikayeler?
Bir meczup şairce değil de, hayatı bir hikaye olarak yaşamadığını sanan gafillerce mi yakıştırılır hikayeler?