Göz hekimi Adler’in gözlemlerinin odak noktasında güçlüksüzleri çokluk kalıtsal nitelikteki yetersiz organların zamanla güçsüzlüklerini dengelemekle kalmadığı, hatta aşırı derecede fonksiyonel bir kompensasyon [denge] sağlayabildiği ve olağanüstü denilebilecek işlevsel bir üstünlüğe kavuşabildiği görüşü yer almaktaydı. Kekeme Demosthenes’in büyük bir hitabet gücüne sahip bir kimse, miyop Menzel’in hatırı sayılır bir ressam, aynı şekilde miyop Gustav Freytag’ın alabildiğine titiz betimlemeleriyle ün salmış bir yazar olması doğrusu tuhaf sayılmaz mıydı? Kendisini yansıtan portresinde şaşı bir bakışı yok muydu Dürer’in? El Greco, pek büyük bir olasılıkla astigmat değil miydi? Bir hayli müzisyen vardı ki, işitme duyularında bir yetersizlikten şikâyetçiydi ve günün birinde kulakları duymaz olmuştu hepsinin; örneğin Beethoven, Smetana ve Clara Schumann bunlar arasındaydı. Bruckner’in dış kulağında ise bir deformasyon seçilmekteydi.
Filiz’ciğim, ayrılalı üç gün olduğu halde seni çok göreceğim geldi. Sen de beni özledin mi? Bana çok uzun mektuplar yaz. Ankara’dan, okuldan, evden, kendinden bahset.
Miyop gözlerinden hasretle öperim sevgili kızım.
Baban
Sabahattin Ali
yabancı gibisin miyop gözlerin kısık
bana ait ne varsa seni korkutuyor
sana ait ne varsa hiçbiri benim değil
belki ölmek hakkımı kullanıyorum
belki gelmem gelemem beş dakika bekle git
Sayfa 83 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Rüşveti ne almak ne de vermek (2/el-Bakara, 188).
İstisnasız bütün toplumları tehdit eden toplumsal yozlaşmanın en önde gelen tipik örneklerinden birini oluşturan “rüşvet” günümüzde, Kur'an döneminde olduğundan çok daha ciddi boyutlara ulaşmış olduğundan, bu ayetin önemi de o oranda artmış durumdadır.
Maalesef "rüşvet'in gelişmiş