Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kâmalistlere haykırmak istediğim işte bu.
Bir beyaz muhabir ile aralarında geçen diyalog: - "Bizden niye nefret ediyorsunuz?" MalcolmX: - "Bizi yüz yıllar önce buraya getiren, tarihimizden, kültürümüzden, dilimizden ayıran, hayvan gibi alıp satan beyaz adamdan nefret edip etmediğimi nasıl sorabilirsin? Bu bir tecavüzcünün igfal ettiği kızcağıza "Benden niye nefret ediyorsun?" diye sorması gibi bir şeydir. Artık siyah adama söyleyecek sözünüz kalmadı. Sizin süreniz doldu, geminiz kalktı. Beyaz şeytanı çalkantılı denizlerde, sert rüzgarlar bekliyor. Zalimler devrilmeye mahkûmdurlar, beyinleri yıkanmış 'Tom Amca'lar da birlikte helak olacaklar!
Sayfa 53 - Yüksel yayıncılıkKitabı okudu
Walter Benjamin'in evine gelen muhabir, çalışma odasında yeni alınmış, koliler halindeki kitapları görünce sorar: "Tüm bu kitapları okuyabilecek vaktinizin olduğuna inanıyor musunuz?" Benjamin'in muhabire cevabı şu şekildedir: "Kitaplar yalnız okumak için değil, aynı zamanda birlikte yaşamak içindir de..."
Reklam
..."Peki, lisendeki diğer öğrenciler sana nasıl davrandı?" "Bütün arkadaşlarımı kaybettim çünkü... sanırım benimle takılmak çok zordu. Çocuklar bana Donuk Gözler adını verdiler." "Donuk Gözler. Bu isim nereden geldi?" "O gece orada olan muhabir... polisin beni evimden çıkardığı gece...bir fotoğrafımı çekti ve o fotoğrafta gözlerim donuk görünüyor sanırım. Bu yüzden sunduğu tüm haberleri sırasında banaDonuk Gözler demeye başladı."...
“Binbaşı Ahmet Cem Ersever’in Ortadan Kaybolması”
29 ekim günü gazetenin gece nöbetçisi muhabir Sinan Onuş saat 19.20’de telefonu her zaman olduğu gibi, “Buyurun Aydınlık” diye açıyor. Çok iyi Türkçe konuşan sakin bir ses, “Kontrgerillacı Ersever’i infaz ettik. PKK adına arıyorum, sıra Soner’de” deyip telefonu kapatıyor. Aynı saatlerde Sabah ve Özgür Gündem gazeteleri de aranıyor. Meçhul kişi “Türk İntikam Tugayı adına arıyorum, Bitlis Paşa’nın katili Ersever infaz edildi” notunu bırakıyor.
Doğan KitapKitabı okudu
İçimde söylemek istediğim çok şey var sanki. Çok büyük teşekkürler. Bunların hemen yolunu bulamıyorum. Bazen bana öyle geliyor ki bütün dünya, bütün hayat, onun şeyinde duruyor ve muhabir olması için feryat ediyor. Hissediyorum… Ama anlatamıyorum…
Geçtiğimiz senelerde Rusya’da bir haber yapılmıştı. Moskova’nın dışındaki mahallelerden birinde yaşayan bir muhabir, her gün metroyla şehre geliyor. Moskova’da şehir merkezi ortada ve etrafında daire şeklinde mahalleleri vardır. Merkeze inmek isteyen herkes metroyu kullanır. Adam yine işe gideceği bir gün bakıyor ki dört tane köpek çete halinde metroya biniyor ve şehre gidiyorlar. İkinci gün, üçüncü gün aynı çeteyi bir daha görüyor. Bunun haber yapılması gerektiğini düşünüyor ve bunları takip etmeye başlıyor. Dış mahallelerden birinde takılan bu dört tane kafadar köpek, sabah metroya binip şehre gidiyor, şehirde çöplerden yiyecek bulma imkanları daha fazla olduğundan çöpleri karıştırıp karınlarını doyuruyor ve akşam olunca da metroyla mahallelerine dönüyorlar. “Bir insan da aşksız ve anlamsız bir hayat yaşadığında aynısını yapmıyor mu? Sabah kalkıp işe gidiyor, karnını doyuracak parayı kazanıp geri dönüyor. Aşk yok, muhabbet yok, sevgi yok.”
Sayfa 52 - Mehmet Dinç-Çözmemiz Gereken Meseleler
Reklam
15. yüzyılda Avrupa sanatı, dünyayı düşünsel düzeyde, çok geçmeden artık duygusal ve hayal kurmaya dayanan taşkınlıkların konusu olarak değil, ama bir bilgi nesnesi olarak görecekti. Dolayısıyla sanatçıların üzerinde durdukları temel sorun, artık derinliğin ve mekansal değerlerin canlandırılmasıydı. Üç boyutluluk konusunda duyulan tutku heykeltraşlığı bütün öteki sanatlardan daha yüksek bir düzeye yerleştirdi ve bu tüm Avrupa’da yüzyılın sanatsal birliğini sağlayan ilke haline geldi. Floransalı sanatçılar mekansal değerlere yönelen irdelemeyi akılsal yollardan gerçekleştiriyor, mekanı bir geometri ağının içine sokmaya çalışıyorlardı. Dünyaya bir muhabir gözüyle bakan sanatçılar, araştırılması gereken uçsuz bucaksız bir alan, insan ve doğa dünyasına ait sayısız fon çeşitleri bulmuşlardı. Bu irdeleme İtalya için şaşmaz bir bilimdi ve Leonardo resim sanatını insan bilgisinin baş taci haline getirmeyi düşünüyordu. Çünkü onun için yeryüzündeki formları tasvir etmek dünyanın bilimsel açıdan incelenmesini gerekli kılıyordu.
Sayfa 243Kitabı okudu
Spoilerle
“Her yere gittin, her şeyi yaptın…” muhabir bilerek gülümsedi. “Jameson Hawthorne’la.” Jameson Winchester Hawthorne. “Gülüyorsun,” dedi bana. “Jameson’u tanısaydın sen de gülerdin,” dedim.
Sayfa 385Kitabı okudu
Yazı işlerinde "Bakkal dükkanlarında Allah'ın dediği olur. Milliyet'te Abdi lpekçi'nin dediği olur" derlerdi. Kurallar koyuyor, tavizsiz biçimde uygu­ luyordu. Ajans haberine muhabir imzası konulma­ ması, çifte kontrol, cevap hakkı gibi yenilikleri de İpekçi getirmişti.
Herzl'i "Siyonist" yapan olay Dreyfus Olayı'dır. Almanlar lehine casusluk yaptığı iddiasıyla 4.10.1894'te tutuklanan Alfred Dreyfus adlı Yahudi asıllı Fransız yüzbaşısı, 4.1.1895'te harp divanına çıkarılmıştı ve Herzl muhabir olarak duruşmaları takip etmekteydi. İnsan Hakları Beyannamesi'nin ilan edildiği modern ve cumhuriyetçi Fransa'da, Dreyfus aleyhine elde sabit deliller olmaksızın mahkemenin idam kararıyla sonuçlanması ve 1791'de Yahudilere vatandaşlık hakkı vermiş olan Fransızların bir Yahudi'nin nezdinde tüm Yahudileri kınayıp Paris sokaklarında "Yahudilere ölüm!" diye bağırmaları, Herzl'i derinden etkiledi. Edebiyat öğretmeninin putperest "Heathen" kelimesini "Such as idolators, MuhammedansandJews / Muhammed'e tabi olanlar ve Yahudiler gibi putperestler" diye açıkladığını anımsadı. Kitap kurdu olduğu üniversite yıllarında, okumuş olduğu Eugen Dühring'in "The Jewish Problem as a Problem of Race, MoralsandCulture / Bir Irk, Moral ve Kültür Problemi Olarak Yahudi Problemi" adlı kitabında, Yahudileri "İnsanlık hislerinden yoksun değersiz bir ırk" olarak vasıflandırdığını gözleri önüne getirdi. Kendi kendine "Dühring gibi bir akademisyen bu şekilde düşünürse, cahil insanlardan ne beklenir" diye düşündü. Bu mahkemeden sonra Herzl, bütün benliğiyle kendini Yahudi sorununa çözümler aramaya verdi. Yahudileri hakaretten kurtarmanın yegâne çaresi, onları tek toprak üzerinde toplamaktı.
Sayfa 45 - Motto YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Erken gelen ölümler insana bunu yapar. Çocukların hayatını almakla kalmaz, geleceklerini de alır. Hayatta kalsalar büyüyüp ünlü bir dansçı ya da yaman bir muhabir olabilecekken ölünce geride yalnızca kayıp potansiyelleri kalır.
Merhaba kitapseverler #Labaraskuvi#İremküpeli#fantastik#korku#gerilim#ozlemli_kitaplar#okudumbitti#Savaş#alıntı "Kimseye güvenme! Bizden uzak dur!" Lahan kenti' ni Abraska isimli canavarlar istila ediyordu. İnsanlar yavaş yavaş ölüyor,kimse kimseye yardım etmiyor çünkü gece sokağa çıkma yasağı vardı ki çıktığın an ise başına neler gelecek belirsizdi. Lahan kentinde akşam saati yediden sonrası yoktu. Masum insanların öldüğü ve polisin hatta devletin bile faydası olmuyordu. Lahan ' da muhabir olan Priscilla ve Paul gece muhabirliğine çıkarlar. Yaptığı bir haberden dolayı müdürün den oldukça sert bir uyarı aldıktan sonra ona yeni bir iş verir. Lisedeyken tanıdığı Easley ile röportaj yapmasını ister. Liseden beridir Priscilla ' ya aşık olan Easley neler bekliyor? Bu arada Abraska ' lar Priscilla ' yı öldürmüyorlardı. neden olabilir? Peki ya Aşk? Film tadında kitapları sevenlere önerim olsun. Sağlıcakla kitapla kalın @perseusyayinevi
Aylin Sezersan
Aylin Sezersan
Yazı şöyle başlıyordu: "Ankara (17) muhabiri mahsusumuzdan - Piran'daki hadise etrafında son malumat berveçhi atidir (Aşağıdadır)". Bilgiye göre Şeyh Sait' in maiyetinde 150 atlı vardı. "Asiler" Genç ilindeydiler ve kaçıyorlardı. Muhabir devam ediyordu: "Asileri takip etmekte olan jandarma kuvvetlerinin birkaç gün içinde bu hainlerin cezai sezasını l!ayık olduğu cezasını) vereceği tabiidir. Tahakkuk ettiğine nazaran Şeyh Sait ve maiyeti İngilizlerden teşvik ve muavenet görmektedirler." Bu nasıl bir eşkıyaydı ki, hakkında "asi" kelimesi kullanılıyordu ve bir yabancı devletten yardım görüyordu?
Sayfa 18 - Birinci Bölüm: Patlayan Bir Kurşun ve Sonrası | I - Bir İstasyonda İki PaşaKitabı okudu
574 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.