Sanatın altın çağında yaşamış, gizemli, garip, biraz da ters bir adam Papini. Aslında Gog isimli eseri ile meşhur ülkemizde. Mussolini'ye bir miktar sempati duymuş olması nedeniyle sırt dönülen yazarlardan birisi. Benim de kendisiyle tanışmam ilk defa bu eseriyle oldu.
Papini'nin tarzının Babil serisindeki diğer yazarlardan çok farklı olduğunu söylemek isterim öncelikle. Borges'in Papini'yi bu seriye neden dahil ettiğini de açıkçası sorgulamadım değil. Papini'nin yazılarında "fantastik" unsuru ikincil planda kalmış. Ancak Borges onda büyülü bir şey bulmuş olmalı. Kitapta "varoluşsal bunalımın" yoğun bir zemini olduğu kesin. Beni bu oldukça gerdi aslında. Ölümün Schopenhauer'vari her köşede pusuda bekleyen bir varlığı var. Yaşamı ölüm ile anlamlandıran ve bariz melankolik öyküler bunlar.
Hava çok ısındı. Kış mı bahar mı? Belli değil. Yoğun okumalarla geçiyor günler.
Papini ile tamamlamıştım dünü, bugün gece için de güzel okumalar var planda.
M. Baran
Ankara
25.02.2021