Oğuz Atay'a AİT DEĞİLDİR...
#Biliyor musun Olric
Neyi efendimiz?
Onunla ne zaman lades oynasak hep o kazandı.
Neden efendimiz?
Kalbimdeyken nasıl aklımda derdim?
İnsan, yaradılışı gereği, musibetler karşısında zayıf ve âcizdir. Basit bir kederle bile baş dönmesi yaşar. Küçük bir gam karşısında sersemleşir. Bir mikroba mağlup olan bedeni gibi ruhu da basit bir mesele karşısında sarsıntılar geçirir. Yaşam gidişatındaki ufak bir aksaklıktan ümitsizliğe düşer. Gerçekleşme işareti taşımayan zayıf olasılıklardan telaşa kapıldığı dahi olur. Önemsiz bir mevzuda hayal kırıklığına uğradığında hayat ona tümden acı görünür. Dünya sık sık ona dar gelir, pek çok defa zindan gibi olur.
İnsan, hissiyatını kontrol edebilme konusunda zayıftır. Nefsinin arzularını gemlemede âcizdir. Kalp dinginliğini sağlamada çoğu zaman yetersizdir. Kendi düşüncelerine karşı bile mağluptur. Aklının bir mutluluğa onlarca acı karıştırmasından yakasını bir türlü kurtaramaz. Yaşamın en kırılgan varlığı olan insanın hâletiruhiyesinin hangi hikmetler için böyle mukavemetsiz yaratıldığı, üzerinde tefekkür etmeye değer bir konudur.
İnsanın zayıflığı ve yaşamındaki acılar konusunda en ilginç tahliller çoğunlukla sûfilerin dünyasından gelmiştir. Birçok insan için yıkım sebebi olan hadiselerin sûfiler tarafından gülüp geçilecek nitelikte algılanması, çocuğun dünyasında büyük bir sorun hâlinde yaşanan bir oyuncak kaybının, bir yetişkinin pek de önemsemeyeceği bir durum olmasına benzetilmiştir.
Doğu’nun ve Batı’nın kadim tesellilerini aktarmaya devam eden Dervişin Teselli Koleksiyonu, üçüncü kitapta Sufilerin Mutluluk Sanatını merkeze alıyor.
Victor Hugo , “Hayattaki en güzel mutluluk sevildiğinden emin olmaktır.” diye yazmış Sefiller kitabında sevgili okurlar.
Evet, fark ettiğiniz üzere artık 1000Kitap'ta kalın ve eğik tarzda da yazabilirsiniz alıntılarınızı!
Detaylar yorumda. :)
Yıllar boyunca övünüp durduk insanın "düşünen" bir varlık olmasıyla. Öleceğini bilen, irade sahibi, özgür, kendini konuşarak ifade edebilen bir varlık. Tarif edilemeyecek ayrıcalıklar değil mi?
Kimi ayrıcalıklar aynı zamanda tarif edilemeyen acıları da getirir beraberinde.
Sevdiğiniz birini düşünün meselâ, hasta yatağında, belki ona
...Ve güz geldi Ömür hanım. Dünya aydınlık sabahlarını
yitiriyor usul usul. İnsanın içini karartan bulutların seferi var
göğün maviliğinde. Yağmur ha yağdı ha yağacak. İn-
cecik bir çisenti yokluyor boşluğunu insan yüreğinin.
Hüznün bütün koşulları hazır. Nedenini bilmediğim bir
keder akıyor damarlarımdan. Kalbimin üstünde binlerce
bıçak
Yeğenim henüz iki yaşında, adı Muhammed. Parka doğru yol alıyoruz. Ailenin ilk torunudur kendisi. Bir dediği iki edilmiyor haliyle. Parkta oynayan çocuklar görüyoruz. Hallerine bakınca Suriyeli ya da Afgan olduklarını anlıyorum. 3 çocuk kendi aralarında top oynuyorlar. Topları bizim tarafa doğru geliyor. Tam yanımıza gelince Afgan oldukları belli
ÇIĞLIKLARIN YAZDIRDIĞI MUTLULUĞA GÖTÜREN AKLIMIZDAN ÇIKARMAMAMIZ GEREKEN BİR HAYAT FELSEFESİ:
Çok mutlu olmanın sırrını keşfettim. Geçip giden, ardında ise tek bir kelime bırakan çığlıklarıma borçluyum keşfetmemi,
Mutluluğun sırrını öğretip gitti. Bıraktığı tek bir kelime yetti.
Ne mi o kelime?
‘Şükür’ Nasıl mı?
Ne kadar kötü durumdaysanız ne kadar zor dönemden geçiyorsanız, ne kadar artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak diyor
ya da mutluluğu sadece hedeflerinize vardığınızda mutlu olurum diye kendinize şart koşmuş olursanız olun ya şuan daha kötü durumda olsaydınız hatta bir telefonla yıkılsanız. O an şimdiki halinize şükretmez miydiniz? Acı büyütür küçük mutluluklarla da güldürmeyi öğretir. Acıyı tadana acı olmayan her yer tatlıdır acı şükretmeyi öğretir. Her şeyden şikâyetçi olup mutsuz olmayı değil! Zaten mutlu musunuz şükür diyerek mutluluğunuza mutluluk katın.
🍓