''Aynı anda 'hem havadakini kapmak, hem yerdekini yalayıp yutmak' istiyorsun. Dünya çapındaki bir devrimin hemen gerçekleşmesini diliyorsun. Öyle bir çırpıda olmaz bu işler. Dünya devrimi şöyle dursun, sen bizim şu eski Aleksandrovka yokuşunu bile araba ile ve araba yolundan tırmanmaya tahammül edemiyorsun. Arabadan atlayıp iniyor ve arkanda seni kovalayan iri bir aç kurt varmış gibi başlıyorsun koşmaya.Ne yararı oluyor bu telaşın ? Tepeye ilk varan sen olunca ödül mü veriyorlar? Yine orada oturup geriden gelenleri bekliyorsun. Şunu iyi bil dostum, dünya devrimini tek başına gerçekleştiremezsin, başkalarının da gelmesini, seninle beraber olmalarını beklemek zorundasın.''
Hey, ne bekliyorsun be ! Bas gaza artık Vur yollara kendini Aç kollarını özgürlüğe Salla yoluna çıkacakları Aşk dolu kollarınla kucakla dünyayı Göm kendini hiçsizliğin derinliğine İsyankar ruhunla var ol yeniden
Reklam
Yabancı
(...) “Bir at,” dedi yabancı. “Nereden bir at alabilirim?” “Buradan alamazsın,” diye iç çekti ihtiyar. “Burada bütün atlar öldü. Hancıyı bul. Dümdüz git, komşu kasabada.” Yabancı yükünü omzuna savurdu ve pis kokulu su birikintisine dalıp çıktı. Buranın havası gerçekten bir acayip, diye düşündü. Aşağı vurup iki çitin ortasından
Dedalus KitapKitabı okuyacak
Yürek
Nerede ne yazmam, Ne kadar daha yanlız kalmam gerekiyor, Dünyayı, dünyayı sevenlere bıraktım. Yerin dibindeyim, Hangi halimi bekliyorsun?... Sevdigim, hangi kapının ardındasın da kapıyı açamıyorum...
Tanrıyı Arayan Şövalye
-Bu boşluk yüzüme tutulan bir ayna gibi. Kendimi görüyorum. İçim korku ve tiksintiyle doluyor. İnsanlara karşı duyarsızlığımla kendimi çevremden soyutladım. Şimdi bir hayaletler dünyasındayım. Rüyalarımda ve hayallerimde tutsak kaldım. +Yine de ölmek istemiyorsun. -Hayır istiyorum. +Neyi bekliyorsun? -Bilgi istiyorum. +Garanti istiyorsun. -Her neyse. -İnsanın duyularıyla Tanrı'yı kavrayabilmesi o kadar imkansız mı? O neden yarım vaatlerin ve görülmeyen mucizelerin ardına saklansın ki? Kendimize inancımız yoksa başkasına nasıl inanç duyabiliriz? Benim gibi inanmak isteyen ama yapamayanlara ne olacak? Ya inanmayan, inanamayanlar? İçimdeki Tanrı'yı neden öldüremiyorum? O'nu kalbimden atmak istememe rağmen... ...neden alçaltıcı ve acı verici şekilde içimde yaşamaya devam ediyor. Neden her şeye rağmen bu gerçeklikten kurtulamıyorum? -Dinliyor musunuz? +Dinliyorum. -Ben bilgi istiyorum! İnanç ya da varsayım değil, bilgi. Tanrı'nın kendini göstermesini, benimle konuşmasını istiyorum. Ama o suskun. Karanlıkta Ona sesleniyorum. Ama sanki hiç kimse yok. +Belki de kimse yoktur. -O halde yaşam korkunç bir şey. Her şeyin bir hiç olduğunu bilen biri ölüm karşısında yaşayamaz. +Çoğu insan ne ölüm'ü ne de yaşamın hiçliğini düşünür.
"İyi de, nasıl dayanacak?" diye sordu Meryem. Doktor bu sorudaki suçlamayı duymuş olmalı ki, savunmaya geçti. "Ben böyle olmasını ister miyim sanıyorsun? Ne yapmamı bekliyorsun, peki? İhtiyaç duyduğum şeyleri vermiyorlar. Bir röntgen cihazım bile yok; ne vantuz, ne oksijen, ne de en basit antibiyotikler. Sivil Toplum Örgütleri para yardımı öneriyor, Taliban geri çeviriyor. Ya da parayı erkek aşevlerine aktarıyor." Meryem sordu: "Ama Doktor sahip, ona verebileceğiniz hiçbir şey yok mu?" "Neler oluyor?" diye inildedi Leyla. "İlacı kendiniz satın alabilirsiniz, ancak..." "Adını yazın," dedi Meryem. "Siz yazın, ben bulurum." Doktor burkanin altından başını sertçe salladı. "Vakit yok. Dahası, yakınlardaki eczanelerde bulamazsın. Bu trafikte oradan oraya koşturacaksın, hatta belki de kentin öteki ucuna; üstelik bulma ihtimalin de çok düşük. Saat neredeyse sekiz buçuk oldu; sokağa çıkma yasağını deldiğin için tutuklanabilirsin de. İlacı bulsan bile, muhtemelen paran yetmeyecektir. Ya da, senin kadar çaresiz biriyle kapışman gerekecek. Vakit yok. Bu bebeğin derhal çıkarılması lazım." "Neler olduğunu söylesenize!" dedi Leyla. Dirseklerinin üzerinde doğrulmuştu. Doktor derin bir soluk aldı, açıkladı: Hastanede narkoz yoktu. "Ama gecikirsek, bebeği kaybedebilirsin." "Öyleyse kesin beni," dedi Leyla. Yatağa geri devrildi, dizlerini karnına çekti. "Kesin karnımı ve bebeğimi verin bana."
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.