Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Fedakârlık ve feragat gibi, vazifeden üstün hareketler istenen işlerde ve zamanlarda iltimas ve imtiyaz kadar zararlı ne olabilir? Büyük Harp'te bazı cephelerimizin en hazin hâli, siperin manevi şerefinin ve maddi hakkının geridekiler tarafından yenmiş olması idi.
Sayfa 110Kitabı okudu
Evliliğin doğru tanımı bkz:
Üstelik drahomasız (Drahoma: Hıristiyanlarda ve Mûsevilerde, bir evlenmede, gelinin güveye verdiği para ya da mal.) evliliğin elverişsiz yanları olmakla birlikte, büyük manevi avantajları da vardır.Karı koca aralarındaki eksiksiz dayanışmayı hissederler.Kocasının zihninin berrak kalmasını sağlamak ve sağlığını yakından kollamak kadının en temel
Reklam
çünkü o maddi bir istek peşinde değildi.
O kadar yakındı, o kadar uzaktı; ya o can yakan bakışı, o saf gülümseyişi, o derece masumdu ki, bu suskun ve saygıdeğer tutkunluktan, bunlara karşı kalbinde ortaya çıkan ateşten kendini alıkoymak,.... Kendinde asla ihanet ettiği düşüncesi yoktu; çünkü o maddi bir istek peşinde değildi. Sadece kendi istediği için birtakım çirkin araçları kullanmazdı, böyle bir davranıştan nefret ederdi. Bu aşkın vücut bulmasına kendi ne kadar acı çekerse çeksin izin veremezdi. O sade bir esirdi, onun ruhunun esiriydi. O aşkın büyüsüne esirdi, aşkın cazibesine esirdi. Bugün Süreyya’nın namusunu korumak için Suad’ın masumiyeti için kendinde nefsini en büyük tehlikelere atmak yeteneği görüyordu. Ve işte bunun için, yalnız ruhen çekilen, maddi beklentilerden tamamen sıyrılmış olduğu için bu isteğini bir ihanet saymıyordu. Düşündükçe Suad’ı değil, onun ruhunu, sade ruhunu sevdiğini görüyordu. Bu büsbütün başka bir aşk, yeni bir aşktı. Onu, ele geçiremeyeceği, sahiplenemeyeceği, başka hiçbir kadında bulamayacağı için seviyordu, bakışı için, gülümseyişi için seviyordu. Ve bu koku, ah o koku, sanki kendi yüreğinden çıkıyordu. O kadar yakındı, o kadar uzaktı; ya o can yakan bakışı, o saf gülümseyişi, o derece masumdu ki, bu suskun ve saygıdeğer tutkunluktan, bunlara karşı kalbinde ortaya çıkan ateşten kendini alıkoymak, razı olunacak bir fedakârlık değildi. Onun için bu, bir bakış için hayatlar verilecek temiz ve mutlu bir ruh isteği oldu, ona hareket özgürlüğü verdi.
264/716. NecibKitabı okudu
Son Anektodlar ( Okuyun kâfi, beğeni gerekmez )
●İslam yenilenmez. Anlayışı yenilemek gerek. Güneş yenilenmez, gözü yenilemek gerekir. ☆ Bir günü bir gününe eş geçen aldanmıştır hadisindeki hikmet, yeninin ve daima yeniliğin sırrını getirmiştir. ■ Anadolu Genci; vazifemiz seni mânâ dolandırıcılarının derhal gözlerini çıkaracak kadar keskin bir noktaya dikmek ön plana çıkarmak ve " (köylü)
15 öykülük kitabım olan Münzevi'nin ilk öyküsü.
Kalamış Münir Nurettin Selçuk’un aziz hatırasına… Kalbim ömrünü nihayete vardıracak kadar huzursuz bir halde atarken ve ay göz alıcı parlaklığıyla karanlık ruhları aydınlatırken taşlı sokakta yürüdüm. Topuklardan gelen tıkırtılar, cırcır böceklerinin sesleriyle raks ediyordu. Perdesi örtük evlerden yayılan sarı sıcak renkler, kurumaya yüz
cepheye giden maysalbek, ölmeden önce annesine yazdığı son mektup...
"... Görüyorsun ya anacığım, zaman geçince benim doğru hareket etigimi daha kolay anlıyorsun. Evet anam, emin olmalısın ki oğlun şerefli davrandı. Her şeye rağmen, yüreğimin tâ içinin içinde, pek açığa vuramadığım şu düşünceler hep kalacaktır: Ah küçüğüm, sevgili oğlum, bu dünyayı kendi isteğinle nasıl bırakıp gidersin? Ben seni bunun için
Sayfa 93 - ÖtükenKitabı okudu
Reklam
Bu benim son mektubum, son sözlerimdir. Anacığım! Bin defa, binlerce defa hep sana, senin bana yüregine sığınacağım sana sonsuza kadar borçlu kalacağım. Seni umutsuzluklara düşürdüğüm için bağışla beni anacığım. Beni anlamanı da istiyorum. Benim fedakarlık duygum hayat okulunda yoğrularak pekişti. Bu benim, öğretmenleri olmak istediğim çocuklara da ilk ve son dersimdir. Ben gönüllü olarak gidiyorum, insanlara böyle büyük bir armağan sunabileceğim için de gururluyum. Ağlama anacığım ağlama. Hiç kimse ağlamasın. Gözyaşı dökmenin zamanı değil artık. Beni bağışla anacığım. Elveda. Elveda dağlarım, elveda Alatav... Ah bilseniz sizi ne kadar çok seviyorum! Öğretmen oğlun Teğmen Maysalbek Suvankulov Cephe, 9 Mart 1943, Gece yarısı
Ne büyük fedakârlık!
Ruhsal rahatlığından ödün vermeyi aklından bile geçirmedi, düzenini bozmamak için âşığını düşünmeden feda etmeye hazırdı.
Sayfa 21 - Olimpos YayıncılıkKitabı okudu
- Ne olmuş yani! Sen fedakârlık ediyorsun (bu sözcükleri üstüne basa basa sötlemişti), ben de fedakârlık ediyorum işte, ne var bunda? Hangimiz daha yüce gönüllüyüz mücadelesi. Bundan büyük bir aile mutluluğu olur mu?
Sayfa 74 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
“Ey benim Paşalarım, Beylerim, Ağalarım; şu Konstantiniyye Savaşı’nda silah arkadaşlarım! Sizi buraya, kararlaştırdığım umumi hücumda, şimdiye kadar gösterdiğinizden daha büyük fedakarlık ve cesaret istemek için topladım. Adı bütün cihanda ün salmış Konstantiniyye gibi bir şehri zapt eden kahramanlar olarak şan ve şerefle anılacaksınız! Bize daime pusular hazırlayan bu şehri zapt ettikten sonra emin yaşayabileceğiz! Kapımızı açık bırakabileceğiz! Kale duvarlarını toplarla o kadar hırpaladık ki size hücum hedefi olarak bir kale değil, bir düzlük gösteriyorum. Fakat bununla beraber şehrin alınmasını pek o kadar kolay zannetmeyin! Sur enkazı üzerine atılacak yiğitler büyük tehlikelerle karşılaşacaklardır. Maharetimiz, cesaretimiz her şeye üstün gelecektir. Zafer rüzgarı bizden yana esecektir. Kostantiniyye bizim olacaktır. Bütün yiğitliğinizi takınınız, askerlerinizi şevk ile dövüşmek için coşturunuz! Onlara anlatınız ki askerlik, harp üç şeye bağlıdır: Yılmamak, namus, itaat! Ne kadar yüksek bir maksada hizmet ettiğinizi göz önünde bulundurun! Hücumda yanınızda bulunacağım. Herkesim vazifesini nasıl yaptığını göreceğim. Şimdi dağılınız, çadırlarınızda yemek yiyiniz, dinleniniz, emirlerimi askerlerinize bildiriniz. Hücum emri verildikten sonrası sizindir.”
Sayfa 221Kitabı okudu
833 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.