Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Öğretmene şiddete hayır Kadına şiddete hayır Hayvana şiddete hayır Sporda şiddete hayır Çocuğa şiddete hayır… Ne çok şiddet var.
On yedi yaşındayken bir gün, Ankara Samanpazarından Kaleye çıkıyorum. Sağda, solda dükkanlar vardır. Yol Arnavut kaldırımı; daracık. Yolumun tam tersinde, yukarıda yokuş aşağı yerde adamın biri bir kadını alabildiğine döğüyor. Kadın yere yıkıldı. Ben de çocukluğumdan beri -herhalde evde aldığımız terbiye gereği-, kadına ve hayvana karşı büyiik
Reklam
Bir yudum sevgi...
Çok çabaladım herkes gibi sevmeyi Tek bir kadına ait olup sevilmeyi Çok şey istemedim hayattan bende Her adam gibi bir kadın tarafından sevilmek Saçlarını okşayarak onu sevmek istedim Bir yudum sevgi istedim olmadı Adam gibi sevmek istedim olmadı Meğer ne zor işmiş bir insanı Hak ettiğinden fazla sevmek Hak etmediği değeri ona vermek Bir
Böri: Kurt. Görünüşe bakılırsa eski Türk mitolojisinde en önemli rolü oynayan hayvandır. Büyük olasılıkla, Ata-Kurt şeklindeki asıl söylence Hiung-nu'lar tarafından geliştirilmiştir. Bu, bilinmeyen, fakat şüphesiz çok erken bir dönemde olmuş olsa gerek. Bu söylence milâttan önce bile, Işık Göl ve Ili'deki Hint-Avrupalı ya da Proto-Türk
Hisler bulanık, insanlar oldum delisi, düşünceler çoğunlukla yüzeysel ve bu kahır dolu yüzyıl ne çocuğa ne hayvana acır nitelikte; kabız ilişki yumaklarının ortasında, muhatap kalitesini bir yandan korumaya çalışırken bazen de bir plak sesine ümitlendiğim oluyor, geçici tabii. -Spinoza
146 syf.
10/10 puan verdi
Herkes için özgürlük!
Feminizm, çocukluğumuzdan beri kulaktan dolma bilgilerle özünden saptırılmış, medya aygıtları tarafından şeytanlaştırılarak artık modası geçmiş bir kavram olarak lanse edilse de tarihi mücadele ve ihtişamla dolu, güncelliğini koruyan bir akım olmayı sürdürüyor. Pek çok genç kadının sadece “kadın” olmasından sebep maruz kaldığı bir dizi toplumsal
Feminizm Herkes İçindir
Feminizm Herkes İçindirBell Hooks · Bgst Yayınları · 2012895 okunma
Reklam
Kurt-Böri-Börü-Büre-Borz-Gorg-Kaşkır-Karışkır-Möjek-Canavar-Farkas
Görünüşe bakılırsa eski Türk mitolojisinde en önemli rolü oynayan hayvan böri-kurt'dur. Büyük olasılıkla, Ata-Kurt şeklindeki asıl söylence Hiungnu'lar tarafından geliştirilmiştir. Bu, bilinmeyen, fakat şüphesiz çok erken bir dönemde olmuş olsa gerek. Bu söylence milâttan önce bile, Işık Göl ve ili'deki Hint-Avrupalı ya da
Kim suçlu Devlet mi? Toplumun kendisi mi? (Rad 11)
Niyetler karşılıklı mıdır? Şikayet etmek, şikayetçi olmak acizliktir acziyettir. Yaşadığımız günlerle hile yapan hırsızlık yapan namussuzluk alçaklık hainlik yapan toplumun ve insanın kendisi olmasına rağmen, devletten beklentisi ve devlete olan şikayeti bunları düzeltmesi yönündedir. Devleti duyarsızlıkla, suçlulara yeterince ceza vermemekle
176 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
10/10 ️️️️️ Herkese selamlar Daha ay bitmedi fakat ben bu ayin en iyisini okudum da geldim. Kitap kısacık ama içinde dünyanın en acı gerçeklerinden birini konu edinmiş. Ustelik aldığı ödülleri de cabası ve sonuna kadar hak ediyor Kadına, cocuga, hayvana, doğaya... aklınıza gelebilecek her türlü şiddete karşı yakın çevrem ne denli hassas olduğumu
Yanlış Anlaşılma
Yanlış AnlaşılmaYolaine Destremau · Yan Pasaj · 202359 okunma
Bir Kadın arkadaştan alıntı
''Karı gibi gülme.'' derler. ''yalanım varsa orospu çocuğu olayım'' derler. ''Senin ben karını, anını bacını s.kerim.'' derler. Sonra ''dur ben ona ne yapacağımı biliyorum. Ona etek giydirip Taksim'de dolaştıracam'' derler. ''Vay anasını satayım.'' derler. Bütün bunlar yetmez ''Saçı uzun, aklı kısa.'' derler. ''Kadın mutfakta aşçı, yatakta fahişe, sokakta hanımefendi olsun.'' derler. ''dişi köpek kuyruk sallamazsa...'' derler. ''Vatanını satan karısını satsın.'' derler. En sonun da ''Cennet anaların ayakları altındadır.'' derler. Çünkü onlar ''adam'' değil sadece ''erkek''lerdir. Hiç lafı dolandırmaya gerek yok. Bu sistem kendi elleriyle sapık üretti ve üretmeye devam ediyor. Ne hayvana, ne çocuğa ne de kadına değer verdiler. Gurur duyacakları tek şey var o da önlerinde madalya niyetine salladıkları şey. Çünkü düzen sevmeyi değil düzmeyi öğretiyor...
Reklam
_Sıradan sözcüğü neden bir küçümseme ya da bir hakaret ifadesidir? Neden sıradan olmayan sözcüğü, olağanüstü seçkin gibi takdir ifadelerini içinde barındırır? Neden sıradan olan her şey alçak ve bayağıdır? Sıradanlık, türün doğuştan sahip olduğu şey demektir. Onların kendilerine özgü alametifarikaları yoktur: Onlar tıpkı seri imalat mamulleri
_Totem: Kutsal sayılan herhangi bir şey. Tanrılar, putlar, uğur getiren eşyalar, dilekler, dua, kara kedi,13 sayısı vs. totemdir. Olması istenen dileklerin, kutsal varlıklar aracılığıyla yerine gelmesi için totemler devreye sokulur. Totem yapabilmek için, şans getirdiğine inanılan bir sözün söylenmesi ya da hareketin yapılması gerekir. Sözlü
1/10 puan verdi
yazmayacaktım yazmayacaktım ama tutamadım kendimi. Kitabı büyük bir beklentiyle aldım. Bu konuda kendimden bir şeyler bulabilmeyi ve biraz olsun teselli olabilmeyi arzuluyordum. Güzel güzel ilerlerken şu satırlara denk geldim. Devam etmek istedim ama sürekli aşağıda yazdığım satırların minvalinde ilerliyordu. Kapattım kitabı. Satırların vurgulu kısımlarını paylaşıyorum. yorum yapmamaya çalışacağım. başarabilirsem. ‘mezar taşı yerine numara koymak (PKK mezarları) cenaze namazı kılmamak (“darbeciler”) hain mezarlığı açmak (“darbeciler”) gerçek tutkusundan ve ölüm ahlakından değildir. Ölümlü varlıkların ölme ve gömülme hakları vardır. (((sayfa 66) O kadar korkuyorum ki ya öyle değilse ve ben öyle yansıtıyorsam diye. Defalarca kez okudum bu satırları. Ama başka bir açıklaması yok, olamaz. Sayfanın devamında ölümün ortaklığından ve bütün insanların ölümünün eşit olması gerektiğinden, eşit muamele görülmesi gerektiğinden bahsediyor. “kendi içkinliğimizin dışına çıktığımızda, çıkabildiğimizde, henüz hayattayken, birbirimizi ve sınırı paylaşabileceğimiz yegâne ortaklık: ölüm ortaklığı. Ötekine, büyüyen çocuğa, oynayan genç hayvana, son nefesini veren yaşlıya duyabileceğimiz en büyük duygu olan şefkat. Ötekinin ölümlülüğünü korumak, gözetmek, güzelliğinin buyurgan bir kalıcılıktan değil, geçicilikten geldiğini teslim etmek… “ Bundan sonrasını kitabı almayı ve okumayı düşünenlere bırakıyorum. Kimseyi hiçbir konuda etkilemek istemiyorum. ama bu paragrafların yazılı olduğunu bilmeniz gerekir diye düşündüm. Zira ben biliyor olsaydım ne kitabı alır, ne de buraya kadar okurdum.
Ölüm Terbiyesi
Ölüm TerbiyesiZeynep Sayın · Metis Yayınları · 201893 okunma
İkinci şahit, Bursa Lisesi Felsefe hocası Bay Nuri Kabartay’ın karısı Refika. Otuz iki yaşında. — Akkız’ı yanınıza ne zaman aldınız? — 1924’te Nuri Sivrihisar’da hocalık ediyordu. Alacapınar Köyü yakındı, hayvanla gezmeye giderdik. Akkız’ı bir gün pınar kenarında çamaşır yıkarken gördüm. Köylü kadınlardan öksüz olduğunu öğrendim. Eli yüzü temiz, aklı başında bir çocuğa benziyordu. Benim de bir beslemeye ihtiyacım vardı. Aldım. — Kaç yaşlarında vardı? — On iki, on üç gösteriyordu. Yirmi yaşına kadar yanımızda kaldı. İyi ahlâklı ve akıllıydı. Nuri ile beraber okuttuk. Masal kitaplarını, bilhassa hayvana, çocuğa ait olanları pek severdi. Mahalledeki hayvanların hepsiyle meşguldü. Sokakta bir çocuk, bir kediye taş atsa kendinden geçerdi. İnsana pek sokulmaz, çok söylemezdi. Fakat kendine mahsus orijinal fikirleri vardı.
210 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.