Bir kitap, bir sürü mutluluk...
Adil Erdem Bayazıt'ı okuması ayrı zevkli, dinlemesi apayrı.. Huzur verip, mutlulukla dolmanızı sağlıyor okudukça. Şairin ilk sayfada dediği gibi:
"Okuyucuma!
Şiir diye
Bir ömür tüketerek yazdıkları
İki saatte okunuyor
Bundan ucuz ne olabilir
Havadan başka!"
Şiirleri okuyup geçiyoruz genelde, üzerinde çok fazla düşünmeden, güzelmiş deyip geçiyoruz. Üstad izin vermiyor geçmeye ben de şiirlerinin tadına vara vara, uzun bir süreye yayarak okumaya karar verdim.Benim başucu şiir kitabım olacak uzunca bir süre, şiir severlere de ısrarla tavsiye ederim, yanınızda kalem olmadan bir sayfa bile okuyamayacaksınız. :))
Şiirler hakkında Ahmet Kabaklı şu güzel sözleri söylemiş:
" Bir genç adam için şehrin ıstırabını, bozulmuş törenin, inançsızlığın, faziletsizliğin tepkilerini, alışılmış düzenden yılgınlığı ve isyanı ve İslam'da kurtuluşun güzelliğini, maddeden kaçışı, şehirden köye kasabaya kaçışı anlatan şiirler..."
"Dünyanın ağırlığına eklesek yıldızları ayı güneşi
Gene de ağır basarsın ey kalbim ey kalbimin güneşi" diyerek yazımı sonlandırıyorum. Keyifli okumalar hepimize. :)
Koca 1000kitap'ta 2 okunması olan, ki birisi ben oluyorum sanırım, bu kitabı çok mu aradım? Nerelerde aradım, nasıl buldum? Durun anlatacağım hepsini.
Bir gün yine en amaçsız dakikalarımı Instagram'da harcarken, takip ettiğim profillerin birisi bir gönderi yayınlamış. Takip ettiğim kişi bir editör. Kendisini zamanında Ali Lidar'ın bir mentionı
Ali Bey de kim, diye sormayın. Ali Beyi hepiniz tanırsınız. Başım belâya girmesin diye adını değiştirdim, onun adını Ali Bey yaptım. Siz ona, kendi adını verin. Çok tanınmış adamdır. Sık sık gazetelerde resmi çıkar. Halk Fırkasında vardı, Serbest Fırkada vardı. Halk Partisinde saylavdı. Simdi yine mühim işler başında... Artık Ali Beyi
Birinci kitabın 97nci sayfasında şöyle övünüyor:
—Daha öncelere dayanır. Klasik Arapça, Fusha Sahih Arapça deniliyor ki, asıl Arapça, bozulmamış Arapça. O bozulmamış Arapçayı çok iyi bildiğimi söyleyebilirim. Bugünkü Arapçayı da bilirim, ama o ölçüde değil. Arapçayı bilmemin önemi şurada, islam kaynakları o Arapçayla yazılıdır. Hem Kur'an, hem
Necip Fazıl Kısakürek.. Hepimizin bildiği mutlaka en az bir kitabı ya da şiirini okuduğu üstad..Yine çok güzel bir eserdi. Son devrin din mazlumları..Adı üzerinde bir eserdi..Kişiler üzerine dönem üzerine yazılan bir eser..İçinde fazlasıyla Osmanlıca diyebilecegim (farsca - arapça tamlamalar) mevcut. Kitap döneminde dinini yaşadığı için sürekli
Üstad ne güzel söylemiş, kalanlara selam olsun. Hayat yolunda dayanak noktanızın diğer insanlar değil kendiniz olması gerekir. Diğer insanlar ne kadar iyi niyetli olsalar da, en sonunda bir yerlerde kendini en öne alacağı şekilde düşünebilir. Ve bu bazen sana karşı olmasa bile senin zararına olabilir. Her insanın kendini merkeze alma potansiyelini içinde barındırdığını unutmayan ve kabullenen insan daha huzurlu oluyor.
Hayatü's Sahabe Tebliğ Cemaatinin temel kitaplarından bir tanesi. Cemaatin temel meselesi Allah'ın dinini anlatmak. Haliyle bu işi de en iyi yapanlarından öğreniyorlar, Ashab-ı Kiram'dan. - Radiyallahu Anhum Ecmaîn -
Kitabı 2014 yılının kurbanında halam hediye etmişti. Bize de bu ramazanda tekrar okumak nasip oldu. O
Unutamadığım çocukluk anılarımdan biridir; yıllarca çamur deryası olup hiç el atılmayan yollar bir devlet büyüğü ziyaret edeceği zaman hemen asfaltlanırdı. Özet şu; biz insana "insan" olduğu için değil, gücü kadar değer veriyoruz.
Ne güzel söylemiş Turgut Cansever;
‘’ Şehri imar ederken nesli ihya etmeyi ihmal ederseniz,
İhmal ettiğiniz nesil imar ettiğiniz şehri tahrip eder.’’
‘İnsan merhamettir.
Merhametin olmadığı yerde insan olmaz.’
dememiş miydi Halil Cibran.
Her şeye rağmen ‘insan’ kalabilenler…
Tüm insani duyguları kalplerinde barındıranlar umudumuz değil mi?
‘’Affı olmayan yegane günah umuda karşı işlenendir’ demiş üstad.
Umarız bizim umudumuz, başkalarının günahı olmaz.