ABDÜLHAMİD - Sizi şunun için dâvet ettim: Masonluk hakkında ne biliyorsunuz?
ŞEYHÜLİSLÂM Fazla bir bilgi sahibi değilim, Sultanım.
ABDÜLHAMİD - Eğer masonluk Yahudi emellerini avlamaya mahsus bir tuzaksa...
ŞEYHÜLİSLÂM - Çok feci, Sultanım!
ABDÜLHAMİD - Daha değil!.. Sırf Yahudi servet ve sermayesinin sevk ve idaresine memur ve bütün cihana yaygın, tahripçi bir gizli ordu teşkilâtından ibaretse...
ŞEYHÜLİSLÂM Daha ne olsun, Sultanım?..
ABDÜLHAMİD Bu kadarı da yetmez! Ve eğer masonluk, tek kasdı dinî ve millî birlikleri çözmek olan Yahudi dehasının, kardeşlik ve insanlık maskesi altında halkı fesada vermekle vazifeli ocağı ise...
ŞEYHÜLİSLÂM - Aman, Sultanım!
ABDÜLHAMİD Ve hedefi, kalblerden, insanlığın biricik topluluk mihrakı din duygusunu silmek, Allah ve Resûlüne itikadı söküp atmaksa... (Dehşetler içinde bakan Şeyhülislâma bir nazar atıp devam eder)
Eğer böyle ise hükmünüz ne olabilir?
ŞEYHÜLİSLÂM Küfrün en mel'unu, Şevketmeab!
Naci, annesinin dizlerine gömülü başını bir an için kaldırdı, annesine baktı:
- Allah beni affeder mi anne?
Annenin elleri Naci’nin saçlarında:
- Eder oğlum; umarım ki, anne duasını yerde bırakmaz.
ABDÜLHAMİD – (Osmanlı Yahudisine) Soydaşlarınıza deyiniz ki; 34'üncü Türk Padişahı İkinci Abdülhamîd, Tunus'tan Van Gölüne ve Balkanlardan Yemen'e kadar uzanan imparatorluğuna bir o kadar ilave edilse bile, Yahudilere, Filistinde veya vatanın herhangi bir köşesinde kurabiye miktarı toprak vermez !
Hakiki aptal,o boş kağıdın üzerine hiçbir yazı yazılmamış olan değil, saçma-sapan,kör-topal,yalan yanlış şeyler karalamış ve onlara sımsıkı sarılmış olandır.yâni,aptalıktan yola çıkıp akla varamamış ve yarı yolda kalmış idrâk cücesi...