mesela leibniz; bilmem neden böyle insanlardan söz etmezler okulda?
çocukları büyük iskender ya da napolyon olmaya özendireceklerine, neden onlara gauss'tan, pascal'dan bir şeyler anlatmazlar?
Scott gülüyor "ama ben bu yatağı seviyorum"
"Neden" diye sızlanıyorum.
Scott bana doğru eğilip beni öpmeden önce şöyle diyor
"Çünkü içinde sen varsın."
Mutsuzluğun nedeni başarısızlıktan gelmemeliydi, hele hayal kırıklığı asla gözyaşlarının nedeni olmamalıydı...
Neden insanlar bir türlü anlayamıyorlar hayattan hiçbir şey beklememeleri gerektiğini, diye düşündüm.
Neden binlerce kitap, film, şarkı, şiir umudu tek hayat kaynağı olarak göstermiş, diye düşündüm...
Hiçbir zaman ümit etmedim.Umutla tanışmadım.
Eğer mutsuzluk, istediğini bulamamaktan, hayalini gerçekleştirememekten kaynaklanıyorsa sıradanlaşır.
Sadece adı kalır.
Güler geçerim sınavlarında başarılı olamadıkları için ağlayan gençlere, sevdikleri terk ettiği için intihar eden kadınlara.
Kolay mı bu kadar tanımak mutsuzluğu hayatın karanlığında?
En anlaşıldığı noktada başlar bilinmezliği hikayenin.
Kolay mı hayat, daha zengin olamadağı için bir adamın ağlayacağı kadar?
Siz mi yazdınız?
“Evet.”
Hemen buracıkta mı?”
“Hayır. Uzun yıllar var ki bir şey yazmıyorum.”
“Neden?”
“Söyleyecek bir şeyim kalmadı da ondan.”
Oysa söylenecek şey, her daim vardı.
Zor olan, söylenecek kişiyi bulmaktı.
Zaman, bu hükmü doğrulayacaktı.