Her bilgiye ulaşmış olan insan da aslında bilgi sahibi olmuyor. Neden? Çünkü hayatınızın içinde kullanmadığınız, yaşamanızı kolaylaştırmayan ya da yaşamınıza değer kaymayan bilgi, yani kullanım dışı bilgi, ıskarta bilgidir, hükümsüzdür, çalışmıyordur, dolayısıyla işe yaramıyordur. İşe yaramayan bilginin hamallığını yapmak, kişiye değer katmaz, sadece kaygı yaratır, beceriksiz/yeteneksiz hissettirir. "onca bilgi hayatımda ne işe yaradı ki, hâla hiçbir sorunumu çözemiyorum işte" dedirtir.
Kimse beni istemezken hangi kıymete sahipsem şimdi de öyleyim. Şu anda kafamı en çok kurcalayan şey, beni neden istedikleri. Beni kendim olduğum için istiyor olamazlar çünkü hâlâ eskiden istemedikleri kişiyim. Demek ki beni başka bir şey için, benim dışımda bir şey için, ben olmayan bir şey için istiyorlar!
Reklam
Darwinciler "Dinler, egemen sınıf tarafından alt sınıfa boyun eğdirtmek için kullanılan bir araçtır" gibi politik açıklamalarla da tatmin olmazlar. Amerika'daki siyahî kölelerin ölümden sonra başka bir hayat vaatleriyle yatıştırılmış oldukları kesinlikle gerçekti, bu yolla yaşama dair hoşnutsuzlukları köreltilmiş ve bu durum köle sahiplerine fayda sağlamıştı. Dinlerin, çıkarcı din adamları ya da hükümdarlar tarafından kasten tasarlanıp tasarlanmadığı, tarihçilerin kulak vermeleri gereken ilginç bir sorudur. Fakat kendi içinde bir Darwinci soru değildir. Darwinciler hala, insanların neden dinin cazibesine kapılmaya yatkın olduklarını ve bu yüzden din adamlarının, politikacıların ve kralların istismarına açık olduklarını bilmek ister.
Sayfa 219 - Bölüm 5 - Dinin Kökenleri, Dinin Doğrudan FaydalarıKitabı okuyor
Bütün bunlar neden? Herkes hala birbirine bu soruyu soruyor
#tanzanekidohikayesi
İnsan zihninin geçmişi bırakmak konusundaki beceriksizliği ya da isteksizliği, Tanzan ve Ekido adında, şiddetli yağmurlardan sonra oldukça çamurlu bir hale gelmiş olan toprak kır yolunda yürüyen iki Zen rahibinin hikâyesinde güzel bir şekilde örneklenmektedir. Bir köyün yakınından geçerlerken, yolun karşı tarafına geçmeye çalışan genç bir kadın görürler. Çamur çok derin olduğu için, kadın üzerindeki ipek kimonoyu berbat etmeden karşı tarafa geçemeyecektir. Tanzan hiç tereddüt etmeden kadını kucağına alıp yolun karşı tarafına geçirir. Sonrasında rahipler sessizce yollarına devam ederler. Beş saat sonra, yaşadıkları tapınağa yaklaşırlarken, Ekido daha fazla kendini tutamayarak Tanzan'a döner. "Neden kızı yolun karşı tarafına geçirdin?" diye sorar. "Biz rahiplerin bu tür şeyler yapmaması gerekir." "Ben kızı saatler önce bırakmıştım," der Tanzan. "Sen hâlâ taşıyor musun?" Şimdi birinin sürekli Ekido gibi hoşuna gitmeyen olay veya durumları zihninde taşıyarak ve düşünce üstüne düşünce biriktirerek yaşadığını düşünürseniz, gezegendeki insanların çoğunun nasıl yaşadığıyla ilgili bir fikir edinmiş olursunuz. Zihinlerinde taşıdıkları yükün ağırlığına bakar mısınız?
Neden hala mutsuzum...
Gerçek sevgi kendini ifade etmek için zorlamaya ihtiyaç duymaz. Eğer biri tarafından sevilmek için kendinizi paralamak zorunda hissediyorsanız muhtemelen gerçek sevginin ne olduğu konusunda yanlış öğretilere sahipsinizdir ki bu yüzden "Ne olursa olsun kendinde olanın hep daha fazlasını sun karşındaki insana" düşüncesine hapsolursunuz. Şimdi düşünün bakalım, kendinizde olanın daha fazlasını hiç düşünmeden başkalarına sunduğunuz halde, fedakârlıklarınızın haddi hesabı olmadığı halde, kendinizi başkalarının mutluluğuna adadığınız halde neden hâlâ mutsuzsunuz?
Sayfa 106
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.