DEU da Grafik Resimleme okuyan, toplam 4 saatlik okul yolunda ise fazladan bir sayfa okumak ile uyumak arasında gidip gelen masum bir öğrenci ve sanatçı aday adayı.
k:235905 beni kapağı ile çeken bir kitap olmakla kalmayıp konsepti meraklandırmıştı fakat. ilk 30 sayfa o kadar kötü ki. aşırı kötü bir infodumb ile başlıyoruz. yazar kendisi bize mevcut durumu anlatıyor ve dünya hakkında bilgi veriyor. o bilgi neden var neden orada hiç bi açıklama yok.
gelelim takip ettiğimiz karaktere. duygu değişiminin o kadar şiddetli olması ağzımı açık bıraktı. bu kadar gerçek dışı bir durum olamaz. karakterin yanına gelen bir yan karakter ise anınında ana karakterimize tutulması ise çok kötü. dur bi tanı önce ama yok. vuruldu artık ilk görüşte aşk çünkü NEDEN OLMASIN.
Ana karakterin karakteri hakkında ise söyleyebileceğim tek şey; BÖYLE OLMAMALI. Karakteri tanıtmadan, bir derinliği bir sağlamlığı oluşturulmadan (kitabın başında travmatik bir olay yaşanıyor ama sorun yok çünkü...) karaktere bir motivasyon ve ültimatom verilmeye çalışılmış fakat aşırı sığ kalmış.
Kitap nereye gidecek, daha da sıvayacak mı yoksa toparlayacak mı sadece merakımdan okumaya devam edeceğim ama şimdilik sadece konsepti için 2/10. eğer ki konsepti de iyi işleyemez ise (ki nedense mad max filmlerinden deli çocuklar var) 1/10 lik bir kitap ):
Fazladan dokunmak istediğim bir detay ise İthaki yayınlarının bu kitabı “ottopunk” olarak pazarlamaya çalışması. Steampunk ve Cyberpunk dönemin gelişmişliği üzerinden o kalıplara sahip. Steampunk’ın victoryan dönem estetiği taşıması victoryapunk yapmıyor, steampunk yapıyor. coğrafi bölgeye göre kategorize edip bakın yeni bi subjanra demek aşırı saçma.
Her yıl aklıma geldiğinde yeni bir okuma listesi yapıyorum. yaptığım liste sıralamasına bağlı kalmayı geçin, listede olmayan kitapları okuyordum. Bu sefer hem 1000K uygulamasının gazı hem, bookstagram gazı ile hem fantastik dışında da bol eser tüketmeye çalışıp, mitolojik, tarihi kurgu ve klasiklerden daha fazla okumaya alışkanlık edinmek istiyorum. Fantastik okuması hep daha kolay olup, daha eğlenceli gelmişti. Öbür türler için de aynısını yapabilecek güç var mı bende göreceğiz. Bence yok ama at least I tried.
Ocak ayı okuma listesi aşağıda olup, onun da altında 2020’nin ilk çeyreğini kaplayan liste için link olacak. Instagram, pardon, BOOKSTAGRAM hesabımın linkinden hikayeler kısmında var. Bu listelerde de sizin okumayı planladığınız kitap varsa, mesaj atın body-read ayarlayalım.
•
Sihrin En Koyu Tonu için body-read arıyorum. Bi iki booktubercı kitabın çok iyi olmadığını ama body-read olarak gayet keyifli olduğunu tavsiye etti, bunu. üzerine de ilanımız yayına girmiştir efenim.
Kırlangıç Kulesi nin 155.sayfasındayım ve allahım bu kurgu ne? sürekli olarak time-jump ve anılardan hikaye anlatmak neden var? hadi Dandelion’un perspektifini kullanarak kitabı üzerinden anlatmak isten, neden allahın belası
Andrzej Sapkowski bunu tüm kitaba yaydın bir neden yokken? Tüm karakterler flashback ile olay anlatıyor ve olayın heyecanı o kadar mood killer olmuş ki, hani bir karakter olsa neyse ama tüm 4.bölümde ve o bölüme kadar da yanın yan karakterinin olaylarını kendi ağzından hatıra olarak dinlerken bi anda flash back? NEDEN? NEDEN ZORLUYORSUN 5.KİTAP DA BU KADAR GÜZEL YAZMIŞ İKEN NEDEN KURGU İLE HİKAYE AKIŞININ AĞZINA SIÇIYORSUN?
ps.flash back olarak yazılmasının hikayeye hiç bi katkısı yok. şu ana kadar da bir sekans dışında tüm anlatımlar flash back e geçiyordu.
Sen "Alo" Demeden Önce ise psikoloji için okuyorum. Vizeye yani 7 gün sonraya ikisinin de bitmiş olması gerekiyor.
Italo Calvino nun bana, kara-mizah yer yer trajikomik hikayeleri o kadar güzel geldi ki anlatamam. Kısa hikaye formatını iyi anlamış, uzatmadan,
Taş Bina ve Diğerleri kitabında olan iç karartıcılığı ile bilek kesme isteği ve bitmek bilmeyen hikayeleri gibi olmaması muazzam bir tat.
NEDEN
Aslı Erdoğan NEDEN? İçim bayıldı. Ama sosyolojik açıdan da incelenmesi için baya zengin bir kitap yazmış hakkını da vermek lazım, özellikle de MAHPUS hikayesi.
Doktor Uyku kitabını sürekli olarak okumak istiyorum. Bu gün Filmekimi’nde gösterime girerken bile ikinci kez okuyacağım kitabı okumak istedim. Size de arada belirli yazarlar için böyle oluyor mu?
Dersler yoğun başladığından beri kitap okuyabileceğim zaman bulamıyorum, çok az okuya bildim ve madafaka ehhehe,
Bir diğer konus ise
Büyük Av da takip ettiğimiz karakterden başka bir karaktere geçimi. Direk yeni bir paragrafta fazladan bir satır boşluk bırakmadan değişiyor. ve kitabı otobüs içinde okumak zorlaşıyor. FAK.
Scott Lynch yarattığı dünyayı genişletmeyi iyi biliyor, ve nasıl yapılması gerektiği. Bir inceleme de
Kızıl Gökler Altında Kızıl Denizler 160 sayfadan sonra bir başkası yazmış gibi demişti. Hayatım da bu kadar yanlış bi tespit görmedim. Kendini geliştiren bir yazar ve bunu romanın kurgusunda da belli ediyor.
Kralkatili serisini her ne kadar sevsem de, yazar abimiz
Patrick Rothfuss u anlayamıyorum. İlgi çekici olabilecek karakterleri yerine tek boyutlu ve sıradan olanlara bol yer verip, ilginçlere az yer veren bi yazar ve Rothfuss için artık belli ki kaçınılmaz bir “still”.
Ama, AMA Auri gibi boş, gereksiz ve neden orda olduğu belli olmayan (hikayeden çıkarsanız bir fark yaratmaz, yaratsa bile iki kitaptır sayfa yiyen bir karakter) ve her iki Kralkatili kitanının sorunlu kısmımlarından biri. İlk defa o karakter ile karşılaştığımda ilginç gelmişti ama artık sadece “MEHHH” dediğim bi karakter ve Rothfuss abimiz bir de onun için kısa hikaye yazmış. NEDENNN? 50 sayfa okudum ve deneysel yazmaya çalıştığı kendisine farklı bi ses bulmaya çalışmış ama baya başaramamış. Nedense aşırı zorlama “nesnelere karakter katma” olayını biraz yanlış anlamış gibi.
Daha 50.küsür sayfadayım ama, sıkıcı, ilgi çekici değil ve gereksiz olarak hissettiren bu kitap, 160 sayfadan daha fazla olsa bana bunu yazdırmazdı.
Anlattığı hikayeler ile
Bilge Adamın Korkusu kitabına yüksek puan vermiştim ama kitabın baya eksiği var ve sonradan bu kitap ile de baya büyük bir düşüş olması, beni üçüncü kitap için endişelendirmeye başladı, En azından hala 1/3 ünü okudum, hala kitabın toparlanması için zaman var ve umarım hayal kırıklığına uğramam.
Witcher’ın 5.kitabını okurken şunu fark ettim ki, kitapların ilk bölümleri hep çorba misali karışık, dağınık bir anlatımdan müzdarip. İlk bölümden sonra ise güzel toparlıyor, son sayfalar yine aynı dağınıklık içinde boğuluyor.
Başta anlatmak istediğini, bana göre, nereden anlatacağını bilmediği için toparlanması vs hep çok bayıcı. 4.bölüme geldim. Hikaye aşırı tatlı betimlemeleri ile gayet güzel ilerleyip akıyor. Ama ilk bölümdeki karmaşa yüzünden kitabı bırakmayı düşünmüştüm. “Elflerin Kanı” kitabından beri aynı sorun var. Benzer düşünen yada aynı durumu fark etmiş biri var mı, yada karşı çıkıp bu güzelim seride neden böyle olduğunu açıklayacak bir baba yiğit?
Kuzey Işıkları - Altın Pusula 1 188.sayfa bitti ve kitap, dünya tanıtımından ve sosyo-politik altyapısını tanıtmayı bitirip, asıl olaylara sonunda geçti. 3.-4.sınıfta okurken bu kısımlar bu kadar sıkmamıştı ama durmak yok, seriyi tekrar almak için 138₺ harcadım. Kitaplar parçalanarak dağılana kadar tekrar tekrar okuyacağım.
Locke Lamora'nın Yalanları baya övülen bir seri, karakterlerinin iyi olmaması, kendi çıkarlarını düşünen hırsızlardan oluşan yüksek fantastik bir dünyada geçen kitaba başlamış bulunmaktayım, hayırlı olsun dualarınızı içtenlikle kabul ediyorum ey mümin okur yoldaşlarım