Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
390 syf.
·
Puan vermedi
YAZARIN KENDİSİ ORTADOĞULU!
Ben ne okudum? Hakikaten ne okudum! Bu siteden neye göre incelemeler yapılıyor merak ediyorum! O kadar alakasız yorumlar var ki okurken bile katlanamıyorum! Çıldırıyorum, yorum yapıp tartışmaya kalksak karşımıza "tartışabilecek" kapasitede insanlar çıkmıyor. Yazarımız Hamit bey Diyarbakırlı. Kürt. Öncelikle k*rt ile kürt arasında da
Ortadoğu: Bir Şiddet Tarihi
Ortadoğu: Bir Şiddet TarihiHamit Bozarslan · İletişim Yayınları · 201536 okunma
192 syf.
10/10 puan verdi
Distopik Totaliter YÖNTEM
Herkes için geçerli "genel iyi" diye bir şey var mıdır? Kitap bu sorunun cevabını olumlu olarak veren bir distopik(bakışa göre ütopik de olabilir) devletteki olaylar örgüsünden oluşuyor. YÖNTEM adı verilen bu devlet/ düzen temizlik ve hijyen üzerine kurulu. İnsanlar hastalıktan ölmüyor. Her an her türlü yiyip içip yaptıkları ve
Temize Havale
Temize HavaleJuli Zeh · Metis Yayıncılık · 201145 okunma
Reklam
Sahi kimdik biz? Orta Asya steplerinden gelip bu toprakların uygarlıklar kurmus halklariyla karışarak yeni bir imparatorluk kurmuş bir milletin kendini kaybetmiş çocuklari... Kendini kaybetmiş... Şu kaybettiğimiz kendimiz neydi acaba? Irkımız mı? Dinimiz mi? Onurumuz mu? Aklımız mı? Hafızamız mı? Toplumsal psikojenik füg... Bir toplumun geçici hafıza kaybı... Geçici olduğundan pek emin değildim ama bir hafıza kaybımız olduğu muhakkaktı. Çünkü her gelen hükümdar, her gelen iktidar, tarihi kendi çıkarına göre yeniden yazdiriyordu. Çıkarlara göre yazilam tarihin gerçeklerle hiçbir ilgisi yoktu. Aslında gerçeği hatırlamak için toplum olarak Akinlar'in düzenlediği böylesi toplantılara ihtiyacımız vardı:" Kim olduğumuzu hatırlama partisi." Elbette sadece cinsel kimligimizle ilgili bir toplantı değil . Elbette bu bir eğlence partisi de olmayacaktı . Üstelik sadece toplantı şeklinde de gerçekleşmeyebilirdi. Ama bize kim olduğumuzu hatırlatacak böylesi faaliyetler şarttı. Dinsel ve ulusal bayramlarımız yanına bir de kimlik bayramları eklemeliydik. Kim neye inanacaksa inanmalıydı, kim hangi dili istiyorsa konuşmalıydı, kim hangi elbiseyi giymek istiyorsa giymeliydi, kim ne yemek istiyorsa yemeli, ne içmek istiyorsa içmeliydi..Herkes kendisi gibi olmalıydı...Kendisi gibi olmak ne demekse?
Çocuk Gözler
Eski şarkıları dinlerken diyorum ki; acaba aşk denilen şey tıpkı artık kullanılmayıp koleksiyoncular tarafından saklanan/sergilenen taş plaklar gibi “süslük” olarak mı kaldı? “Işır kara gecede resmin. Umut verir gözlerin...” diyen şarkılardan “Acılara yürüyor korkmuyorum, arada bi kalbini yokluyorum.” diyenlere nasıl geçiş yapmışız anlayamıyorum
482 syf.
8/10 puan verdi
·
9 günde okudu
DUR, bir kere bağır öyle GİT(ME)!
Bazı kitaplar vardır, adı bir şeyleri çağrıştırır size okumak istersiniz onu, bazılarının içeriği hakkında bir şeyler biliyorsunuzdur alır ve kendiniz yorumlamak istersiniz bir de. Ve bazı kitaplar tesadüfen çıkar karşınıza, okudukça bazı satırlar sırf sizi bulsun diye yazılmıştır sanki, şöyle ifade etmek daha doğru olur belki, içinizde uyuyan bir
Kırılmadık Bir Şey Kalmadı
Kırılmadık Bir Şey KalmadıÖzdemir Asaf · Yapı Kredi Yayınları · 20172,086 okunma
Biraz erken ya da biraz geç ölmenin bir anlamı olmadığına göre yaşamanın amacı neydi? Zaten yok olacak kumdan şatolar yapmak neye yarıyordu?
Sayfa 224
Reklam
496 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Kime göre neye göre Sefil!
Sefiller; Jan Valjan'ın çok soğuk ve işsiz geçen bir kıtlık zamanında çaresiz kalıp bir fırından ekmek çalmasıyla başlıyor. Kürek mahkumu oluyor ve hapisanede rahat durmayıp kaçma girişiminde bulundukça cezası sürekli katlanıyor. 1 ekmek çalmayla başlayan serüveni 19 yıllık bir kürek mahkumluğuna kadar uzanıyor. Geçen bu zamanda ki olaylar gerçekten çok sürükleyici acaba şimdi nasıl kaçacak, acaba bu sefer hangi isimle karşımıza çıkacak diye diye bitti kitap. Tabi bu sıra da başka hayat hikayelerine de şahit oluyoruz. Beni baş kahramandan ziyade Fanti'nin hikayesi etkiledi açıkçası. Çocuğuna ilaç alabilmek için beline kadar uzanan saçlarını kesiyor, o da yetmiyor dişlerini çektirip satıyor, o da yetmiyor bedenini satıyor! Ne kadar da ayıplamaya müsait bir hikaye dimi! Ama öyle değil işte düşene bir tekme o bir tekme öbürü derken hayat insanı insanlıktan çıkarıyor! Jan Valjan'ın deyim yerindeyse töbe edercesine ki değişimi insanın gözlerini yaşatıyor. İyi insanda kötü insanda aynı insan aslında! Ama kimin işine ne kadar yaradığınla alakalı belkide! Ya da hadi bunu da hayatın üstüne atalım! En iyi yaptığımız şey nasılsa! Velhasıl ben çok keyif alarak okudum 496 sayfa da az değil ama keşke tam metnini okusaydimın pişmanlığı var üzerim de:( Neyse nasip onu da okuruz inşallah. Keyifli okumalar dilerim ve şiddetle tavsiye ederim.
Sefiller
SefillerVictor Hugo · Anonim Yayıncılık · 201787,3bin okunma
Sık sık başı ağrıyordu. Çok ders çalışmasına rağmen "anne çok çalışıyorum fakat unutuyorum" derdi. Bakkala birşeyler almaya gönderdiğimde ne alacağını unutuyordu. Not tutmaya başladı, not tutmasa unutuyorum diyordu. Keşke o zaman farkına varsaydım diye kendimi suçluyorum. Biz çok ders çalıştığı için belki zihni yoruluyor diye
Kime göre, neye göre ?
Deniz hem en temiz hem de en pis sudur: Balıklar onu içebilir ve onda yaşam bulur; insanlar içemez ve onda ölümü bulur. Heraklitos
Bir yazısında Reşat Nuri Güntekin kahveleri dolduran okur yazar kişiler için şunları söyler: ( ...) Bunlar, kasabanın ileri gelenleri, okuyup yazmışları ... Neye mesela kitap okumuyorlar? Hem iyi bir vakit geçirirler; hem kültürlerini genişletirler. «Neye kitap okumuyorlar?» demek, 'neye piyano çalmıyorlar?' demek gibi bir şeydir. Kafayı kitap okumaya alıştırmak, parmakları piyano çalmaya alıştırmaktan kolay değildir. Ona göre yetişmek, hazırlanmak lazım gelirdi. Okumak, bir kitaptan alınan elemanlarla kendine bir manevi dünya yapmak, onun içinde tek başına yaşayabilmek demektir. Bu, ta çocukluktan başlamış uzun itiyatlar ve egzersizler neticesidir.?
Sayfa 215 - İnkılap Kitapevi
Reklam
Müslümanlar savaşı kazanınca Allah’a mal ediliyor; kaybedince de onlara, “Kazanmak varsa kaybetmek de vardır” deniyor. Yani Allah’ın yardım kriteri belli değildir. Neye göre yardım eder, ne kadar eder, ne zaman eder belli değildir. Kur’an’da bu konu öylesine karmaşık ki, Allah’ın savaştan yana mı, yoksa barıştan yana mı olduğu belirsiz kalıyor. Örneğin, “Kâfirlerle karşılaştığınızda boyunlarını vurun” diye başlayan uzunca bir ayetin sonunda, “Allah dileseydi, onlardan intikam alırdı. Ama, sizi birbirinizle denemek ister” deniyor. (Muhammed Suresi, 4. ayet.)
Sayfa 101
Buna alışkınız ✓
" Hepimiz doğru türden hatalar yaptık, yoksa burada olamazdık. "
Sayfa 177 - İthakiKitabı okudu
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.