Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Aka Gündüz Kutbay'ın bir de besteciği var. Ferahfeza saz semaisi. Aslında o da anonim. Birinci haneyle teslimi besteledikten sonra, diğer haneleri Niyazi Sayın'la Necdet Yaşar'a tamamlatmış. Bestekârlık bambaşka bir hadise. İşte Mes'ud Cemil. Koooskoca Mes'ud Cemil. Beste namına, iki şarkı, bir saz semaisi, bir sirto, bir de ne tür müzik olduğu münakaşa götürür 'Türk Raksı' diye bir hava. Halbuki bu adam çaldığı bütün sazlarda virtüoziteye erişmiş bir müzisyen. Öte yandan Şevki Bey, hayatında bir kere eline lavta vermişler onu da beceremediği için hırsından parçalamış. Bir daha ömrü boyu hiç saz almamış eline. Dedim ya bestekârlık bambaşka bir hadise.
Sayfa 55
"Mûsikî iki perde arasındaki manevi münasebettir" Niyazi Sayın
Reklam
Nerede o güzel insanlar???
"...Üstad Niyazi Sayın, yıllar önce bir sohbette, "Üsküdar'da öyle adamlara rastladım ki hiç tanımasam da "Bu adam bir Allah dostu, gidip elini öpeyim,derdim," demişti. Mütevazı ve dengeli bir hayat yaşayan insanın simasına, hareketlerine o hayat, dinginlik, huzur siner. Kalbin hali vücuda hâkim olur, inşallah öyle olur, vücut kalbe hâkim olmasın. Kalpte sekinet varsa o bütün fiillerinize siner, önce nazarlarınızdan görünür, bakışlarınızda onu hissedersiniz..."
Sayfa 115 - Turkuvaz KitapKitabı okudu
Gö-z-el
Hakk suretidir alem-i imkan ile Adem, Bundan güzeli nerde ki Cennet'te mi sandın?¹⁷⁷ TDK Türkçe sözlüğünde Göz: 1. Görme organı, basar. 2. Bazı deyimlerde, görme ve bakma. 3. Oda. 4. Bakış, görüş. 5. Suyun topraktan kaynadığı yer, kaynak. 6. Delik, boşluk. 7. Çekmece.
Sayfa 129 - ost Kitap, Divan Edebiyatı Vakfı Keyfiyet Mahfili Türkçe Araştırmaları: 1, 1. Baskı, İstanbul 2020, TÜRKÇENİN GÜZELLİĞİ
Üstad Niyazi Sayın, yıllar önce bir sohbette, "Üsküdar'da öyle adamlara rastladım ki hiç tanımasam da: 'Bu adam bir Allah dostu, gidip elini öpeyim,' derdim," demişti. Mütevazı ve dengeli bir hayat yaşayan insanın simasına, hareketlerine o hayat, dinginlik, huzur siner. Kalbin hali vücuda hakim olur. Kalpte sekinet varsa o bütün fiillerinize siner.
Türklerin adam olamayacağına inanmış olan ve fakat Murat Bey'in "Esasen bize hayırhah" dediği Lord Salisbury ile görüşüp fikirlerini izah etmiş; ancak Lord cenapları hafif bir tebessümle, "Fakat Sayın Sir, siz kendi hayalinizi hakikat zannetmek hatasından kurtulamıyorsunuz" demekle iktifa etmişti.
Reklam
Vambery Londra’da bir kahvede görüştüğünü söylediği Yeni Osmanlılar hakkında şunları yazar: “Adı geçen kahvede bu efendilerle ülkelerinin toplumsal, siyasal ve dinsel sorunlarını saatlerce tartışırdım. Gündüzün konuşmaların havası ılımlı, hattâ uykulu gibi olur, fakat akşam üzeri rakı şişeleri heyecanları kabartınca hava canlanırdı. Sayın efendilerin gözleri parlar, paşaların eylemlerini ve kusurlarını eleştirmeleri sertleşir, bir zamanlar o kadar güçlü olan ve kendi fikirlerince gene de aynı güçte dirilebilecek olan Osmanlı devletinin çöküşü karşısında duydukları acının ve hasretin tonu yükselir, şiddetlenirdi. Savaşçı cedlerinin başarılarına karşı besledikleri hayranlık, adlarını andıkları İslâm dini kahramanlarına karşı duydukları derin saygı bana, herşeye rağmen, Osmanlı hânedanına karşı besledikleri bağlılık kadar tabiî gözükürdü”.
Eşref Efendi'nin vefâtından sonra Mustafa Düzgünman ile Niyâzi Sayın bir gün Eyüp Sultan'a gitmişler ve Küçük Hüseyin Efendi ile Mareşal Fevzi Çakmak'ın kabirlerini de ziyaret etmişler. Dua ve niyâzdan sonra bu kabirlerin civârında oyalanırlarken Mustafa Düzgünman: Yahu! Eşref Amca da bize hep: "Sizi Eyüp'de Mehmed Sabit Efendi'nin kabrine ziyarete götüreceğim" der dururdu; ama mubarek adam bir türlü bizi götüremeden göçtü gitti!" diye hayıflanmış. Bu sırada Niyâzi Sayın tam önünden geçmekte oldukları bir kabir taşının üzerinde Kidvetü-l ârifiyn Kutbü-l muvahhidiyn-i azîzân Sâdâtı Nakşibendiye'den El hac mevlânâ eş şeyh Mehmed Sâbit kuddise Sırrahu-z zâhir Hazretleri merkadidir Sene 1338, 8 Şubat diye yazılı olduğunu görmesin mi? Her ikisi de bu tevâfuk karşısında şaşırıp kalmış ve Cenâb-ı Hakk'a hamd ederek bu zâtın rûhâniyetine niyâzda bulunmuşlar.
Neyzen Niyâzi Sayın, Sucu Ali Dede'ye sekiz sene hizmet etmiş. 1949 yılında bahriye eri olarak askere alındığı vakit gidip kendisine: "Dede'ciğim; himmet et de askerliğimi Deniz Müzesi'nde yapayım" niye niyâz etmiş. Ali Dede ise ona: "Sen Yavuz'a git de Amiral yazıcısı ol oğlum!" demiş. Niyâzi Sayın:
Takvayı en canlı haliyle yaşatan bir niyazı Davut Tâî şöyle söylemiştir: "Îlahi, senin derdin benden öbür dertleri sildi, götürdü. Benimle uykum arasına girdi."
Reklam
Homilton hemen ona şu mesajı çekti: Sayın general Stopford; Komutan cephede planın verdiği görevi yapar.Askerlerin emirlerine aynen riayetleri neyi gerektiriyorsa , o tedbirleri süratle ve acımasızca alır. Savaş anında askerlerinin üzerinde demir gibi disiplin sağlamayan komutan, zaferi rüyasında görür. Senden dert yanmanı değil, cepheyi yarmanı bekliyorum. Bu görevi benim için değil; milletimiz, imparatorluğumuz için yerine getirmelisin.
Sayın Başkomutan; sömürgelerdeki ayaklamalardan önce; içinde bulunduğumuz savaşı düşünmeliyiz.
55 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.