Piç
Ömer Seyfettin'in "Piç" adlı kitabından güzel, bir o kadar da ilginç bir hikâyeyi paylaşmak istiyorum. Ömer Seyfettin, asker bir yazardır. İstiklal Savaşı'nda bir çok cephede savaşmıştır.. Filistin Cephesinde olan bir hatırasında bakın neler söylüyor.. "Alman'ların yenilmesiyle savaş bitmiş, mütareke imzalanmıştı. Filistin'den
·
Puan vermedi
"Napolyon Boneparte, yıkılmış kale duvarının önünde heybetleriyle duran Türk askerine baktı, kısık bir sesle mırıldandı. - Bu asker benim emrimde olsa, dünyada fethetmedik ülke bırakmam! "Boneparte kafasını tekrar İskenderiye'ye çevirdi. Kendi kendine mırıldandı. Ey talih bir ihtiyarı mı önümden çekemedin, oysa ben neler yapmayı
Cezzar - Son Osmanlı Tokadı
Cezzar - Son Osmanlı TokadıÖmer Murat Demirtaş · Feniks Yayınları · 202170 okunma
Reklam
"Kurban ediminin geçirdiği evrimin kritik momentlerinden biri de, kurban edilenin kendi durumunun bilincine vardığı, dolayısıyla olayın failliğini üstlendiği andır. Bu noktada keçileri ve buğday demetlerini bir kenara bırakıp, trajik kahramanın bilincine doğru yol almaya başlarız. Tahammül edilmesi gereken bir süreç olan şey, icra edilecek bir proje hâlini alır. Toplumun dışına itilenler, şimdi statükonun cezai doğasının göstergeleri olabilir, bu yazgıyı kendilerinin kılıp yeni bir dönemin mihenk taşlarına dönüşebilirler. O hâlde ilk başta, gelişimin sonraki bir aşamasında kendi zafiyetinin farkına varan savunmasız bir kurban ile yola çıkarız; sonrasında kurban bu zafiyeti kendi durumunun hakikati olarak kabul eder ve böylece güce doğru bir geçiş yaşayabilir. Kurban kurumu gönüllü bir kendini verme meselesi haline geldiğinde ise, Doğa'dan kültüre, mitten trajediye, kült ve ritüelden etik ve siyasete geçmiş olur.(...) Ölmeye ant içmiş asker ya da gladyatör, bu edimiyle "değersizleştirilmiş ve aşağılanmış olanı, heyecan yüklü ve tehlikeli" kılmak suretiyle kendini yükseltmiş olur."
Trajedi ve Çarmıha Gerilme / s. 70-71Kitabı okudu
Fransız o şövalyelerinin kumandanı olarak Niğbolu'da Türkler'le ilk defa karşılaşmış bulunan bu asilzâde asker, önce esir düştüğüne pek içerlemiş, tahammül edilmez bir ızdırap duymuştu. Gururunu inciten bu esâret ona pek ağır gelmişti. Fakat bir yıldan ziyâde, eskiden barbar sandığı Türkler arasında yaşamak, onun birçok, yanlış düşüncelerini
Resulullah (sav) çanakalede askerleri yalnız bırakmayıp yardım etmesi ;
Yüreklerin dayanılmaz iştiyakla yerinden söküldüğü bir anda aklıma Efendimiz (sav) ile ilgili anlatılan şu hatıra geldi. Osmanlı son dönem alimlerinden olan alasonyalı Cemal öğüt hacca gider o günlerde hacca gitmenin birçok zorluğu olmasına rağmen bütün engelleri aşıp efendimize ulaşır yıl 1928'de yani Çanakkale Zaferi'nin üzerinden Tam 13 yıl
Kuşku yok ki her insanın ruhu güzelliklere susar ve besbelli ki onun yapısı böyledir. Ama çok defa, susadığı bu güzelliği korumaz, hatta bazen farkına bile varmaz. Ve işte şimdi o, çocukların gönüllerinde yer alan, ifade edilen yarı harika ve kolay incinir bir güzelliği, bu dünyayı yıkmak durumunda kalmış görüyordu kendini...
Reklam
1.000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.