Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
264 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
9 günde okudu
ŞANS DÖRDÜNCÜ YAPRAKTA DEĞİL
Yazarımız Colette Dowling 23 farklı dile çevrilen bu kitabını, kendi uyanışı sonrasında görüştüğü pek çok kadına ve tabi ki kendine dair yaptığı analizler neticesinde 1981 senesinde kaleme almıştır. "Yaşamının tamamını kocasını düzenli tutmaya ve çocuklarını “korumaya" adayan kadın bir aziz değil, sığıntıdır." diyen yazar
Sindrella Kompleksi
Sindrella KompleksiColette Dowling · Afrika Yayınları · 2020666 okunma
Aslında haksız bir biçimde canınız yandığında ve ağlama ihtimalinden mahrum bırakılınca, bu haksızlık, acıyı öfkeye ve hiddete çeviriyor olabilir.
Sayfa 89 - Say YayınlarıKitabı okudu
Reklam
88 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Arka arkaya 2 kez okudum, bu şekilde okunmasını tavsiye ederim. İlk okumada fark etmediğiniz bazı kısımları fark ediyorsunuz. Kitabı anlamak için satranç bilmenize hiç gerek yok, kitap satranç oyuncuları üzerinden gitse de vermeye çalıştığı mesaj farkı. Zaten bilmiyorsanız da kalkıp oynama istediği yaratıyor. Indigo yayınlarının Ogün Duman
Satranç
SatrançStefan Zweig · İndigo Kitap · 2017236,8bin okunma
Birçok sözde romantik ilişkilerin erken dönemlerinde, "beni mutlu edecek, beni özel hissettirecek,ihtiyaçlarımı karşılayacak" kişinin dikkatini sürekli üzerinde tutabilmek için, taraflar karşılıklı olarak özel rollere bürünürler. " Ben senin olmamı istediğin kişiyi oynayacağım,sen de benim olmanı istediğim kişiyi oynayacaksın." Bu, söze dökülmeyen bilinçaltı anlaşmasıdır. Ne var ki rolleri sürdürmek zordur ve bu yüzden, özellikle birlikte yaşamaya başladığınızda, roller bir süre sonra sona erer. Peki o rollerden sıyrıldığınızda ne görürsünüz? Ne yazık ki birçok durumda, o varlığın gerçek özünü değil, gerçek özünün üzerini örten şeyi görürsünüz: Rollerinden mahrum kalmış katıksız ego, acı beden ve şimdi öfkeye dönüşen arzuları. Muhtemelen bu öfke, temelde yatan bir korkuyu yok etmeyi ya da ihtiyaçları karşılamayı başaramayan eşe yönelecektir. Sık sık adına "aşık olmak" denilen şey, aslında birçok durumda egosal arzuların ve ihtiyaçların yoğunlaşmasıdır. Başka birine, daha doğrusu o kişinin imajına bağımlı hale gelirsiniz. Bunun, içinde hiçbir şekilde bağımlılık bulunmayan gerçek sevgiyle ilgisi yoktur. Geleneksel aşk kavramlarından söz ederken, İspanyolca belki de en dürüst dildir. Te quiero, "seniseviyorum" anlamına geldiği kadar, "seni istiyorum" anlamına da gelir. "Seni Seviyorum" ifadesi için kullanılan diğer bir söz te amo şeklindedir ve hiçbir belirsizliğe sahip olmayan bu ifade, belki de gerçek aşk da çok ender olduğu için, nadiren kullanılır.
Sayfa 100 - Koridor YayıncılıkKitabı okudu
Özellikle ilk evliliklerde birçok erkek bilinçsizce, anneleriyle olan türden ilkel bir bağımlılık ilişkisi aramakta ve beklenmedik bir şekilde memeden kesilen bebek gibi, bu rahatlık kaynağından olunca öfkeye kapılmakta ve umutsuzluğa gömülmektedir.
Kadının dünyadaki gücünü anlamak, Erkeğe yön veren doğasını idrak etmek, Duygularımızın dünyasına yön vererek mümkün olur. Duygu merkezinde hayatı yaşayan, Sevgiyi ve huzuru dünyaya aktaran kadın, Karanlık duygulardan geçerek ışığa kavuşur. Kadının koruma ve korunma ihtiyacı, Güven ve birlik arayan doğası; Duygulara fazlaca
Reklam
Öfkeye bağımlılık
Öfkeyi dışarıya vurmak hem karşı tarafı tahrik eder ,hem beyni daha çok uyarır. Böylece öfke öfkeyi arttırır. Öfkeyi içine atmak, kişide suçluluk duygusunu canlandırır .Öfkeyi kendine yöneltmeye iter. İdeal olan öfkeye bağımlı olmamak için, öfkelenmeden hakkını savunmayı beyne öğretmektir.
572 syf.
10/10 puan verdi
1831 yılında kitaba adını veren Notre Dame Katedrali ihtilal zamanlarından kalma hasarları ve bakımsızlığı nedeniyle paris planlamacıları tarafından yıkılmak istenmektedir. Buna karşılık Fransız yazar Victor Hugo için mimari yapılar insalığın düşünce tarihinin, dahası insanlık tarihinin adeta betondan bir kitabı oluşu itibarıyla bu tarihi
Notre Dame'ın Kamburu
Notre Dame'ın KamburuVictor Hugo · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202232,6bin okunma
Yaygın bir kültürel mite göre kadın-erkek ilişkisinde kadın daha bağımlıdır. Erkeğin coşkusal açıdan sığ olduğu ve bir kadınla derin, yakın bir duygusal ilişki kuramadığı söylenir. Ne var ki klinik deneyimleri, bu “sığlığın,” erkek tarafından kendi duyarlığını ortaya vurmaktan kaçınmak için kullanılan bir özkoruyucu araç olduğunu düşündürmektedir. Yani, erkek, kadına yönelik yakınlık duygusuna ve bağımlılığa direnir, çünkü kadın bir kere bilinçaltı savunmasını aştığı an, erkek, derin ve neredeyse tam bağımlılık derecesinde kadına bağlanır. Özellikle ilk evliliklerde birçok erkek bilinçsizce, anneleriyle olan türden ilkel bir bağımlılık ilişkisi aramakta ve beklenmedik bir şekilde memeden kesilen bebek gibi, bu rahatlık kaynağından olunca öfkeye kapılmakta ve umutsuzluğa gömülmektedir.
184 syf.
9/10 puan verdi
Birey ve Toplum İnsan doğanın ağırşartlarından korunmak için kendine bir toplum kurar ve sonrasında doğayı özler. Ancak topluma bağımlıdır. Yalnızlıktan korkmasına rağmen iç dünyasında yalnızdır ve özgür olma isteği vardır. Içlerinde savaşla ilgili içgüdü taşımayan insanlık maden toprak gibi şeyler için savaşmışlardır ve savaş insana beraberinde
İnsan Olmak
İnsan OlmakEngin Geçtan · Metis Yayınları · 201922,9bin okunma
Reklam
Özellikle ilk evliliklerde birçok erkek bilinçsizce, anneleriyle olan türden ilkel bir bağımlılık ilişkisi aramakta ve beklenmedik bir şekilde memeden kesilen bebek gibi, bu rahatlık kaynağından olunca öfkeye kapılmakta ve umutsuzluğa gömülmektedir.
Bağımlı yaşamak ve özellikle bağımlı hissetmenin yarattığı engellenmişlik ve çaresizlik hızla öfkeye dönüşür. Bağımlı yaşayan ilişkiler, kaçınılmaz olarak aralarında karşılıklı kızgınlık, mesafe ve çatışma kontratı imzalar.
Sayfa 110Kitabı okudu
Kadında ve Erkekte bağımlılık.
"Yaygın bir kültürel mite göre kadın - erkek ilişkisinde kadın daha bağımlıdır. Erkeğin coşkusal açıdan sığ olduğu ve bir kadınla derin, yakın bir duygusal ilişki kuramadığı söylenir. Ne var ki klinik deneyimleri, bu 'sığlığın' erkek tarafından kendi duyarlığını ortaya vurmaktan kaçınmak için kullanılan bir özkoruyucu araç olduğunu düşündürmektedir. Yani, erkek, kadına yönelik yakınlık duyğusuna ve bağımlılığa direnir çünkü kadın bir kere bilinçaltı savunmasını aştığı an, erkek, derin ve neredeyse tam bağımlılık derecesinde kadına bağlanır. Özellikle ilk evliliklerde birçok erkek bilinçsizce, anneleriyle olan türden ilkel bir bağımlılık ilişkisi aramakta ve beklenmedik bir şekilde memeden kesilen be bek gibi, bu rahatlık kaynağından olunca öfkeye kapılmakta ve umutsuzluğa gömülmektedir."
Bağımlı yaşamak ve özellikle bağımlı hissetmenin yarattığı engellenmişlik ve çaresizlik hızla öfkeye dönüşür. Bağımlı yaşayan ilişkiler, kaçınılmaz olarak aralarında karşılıklı kızgınlık, mesafe ve çatışma kontratı da imzalarlar.
Sayfa 100Kitabı okudu
Irade eğitimi var olma cesaretini ortaya koymanın bir yoludur. Bizi ayartan ve bütün hücrelerimizle arzuladığımız hazlara hayır diyebilmek ve kendimizi kontrol altında tutmakla ilgilidir. Bunun için hayata güçlü şekilde evet demeye, hayatın getirdiği sorumlulukları almaya, önümüze çıkan zorluklarla güçlü şekilde yüzleşmeye ve kendimizi sürekli hareket halinde tutmaya ihtiyacımız var. Irade zayıflığının en güçlü yansımalarından birisi olan ertelemecilik aslında yeterince cesaret göstermemenin, sorumluluktan kaçışın ve kendimizle yüzleşme cesaretini ortaya koyamamanın bir sonucudur. Yaşamın getirdiği kaygıların çözümünü bağımlılık gibi yollarda aramak yaşama güçlü bir şekilde tutunma cesaretinin eksikliğinden kaynaklanır. Basit zevklerin ve anlık hazların hayatımızı alt üst etmesine izin vermemek iradenin yönettiği cesaretin bir görevidir. Şehvete, öfkeye, tembellige teslim olmama iradesini ortaya koymak bir anlamda yeterince cesur olmak demektir.
Sayfa 173
24 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.