‘Var olmak’ yolculuğunda ruhumuza rehberlik edecek ‘hareket’ hikmetin önündeki tüm engellere ‘isyan ahlakı’ nı kuşanmakla mümkündür dedi.
‘Türkiye’nin Maarif Davası’ nı dillendirdi.
Dönemini aşan bir fikir önderiydi..
Öncelikle mütefekkir NurettinTopçu ‘yu rahmet ve hürmetle anıyorum. Onun yazdığı her satırı okumak ayrıcalıktır, ki bence onu okumayan, tanımadan bilmeden yaşayan her zihin, her fikir biraz eksik kalır. Ben yorumlamadan önce büyük üstadın bir yorumunu bırakıyorum sizlere,
Günümüzde, eğitim ve öğretimde başarı denildiğinde, daha çok fen ve teknik derslerde ortaya konulan performans anlaşılmaktadır. Nurettin Topçu’nun yakındığı hususlardan biri de işte budur. Ona göre eğitimin öncelikli amacı, fabrikaya eleman yetiştirmek olmamalıdır. Bu pragmatik tutum, öncelikli beklenti haline getirildiğinde, eğitimin temel hedefi durumundaki erdemler ötelenmiş olacaktır. Yapılması gereken şey, ideali olan, şahsiyetli ve erdemli bireyler yetiştirebilmektir. Dostoyevski, Ecinniler’de, devrimci karaktere, bir Rus kunduracısının Shakespeare’den, Rafael’den daha değerli bir eser ürettiğini söyletir. Nurettin Topçu da, karşıt bir bakış açısı benimseyerek manevi kültürü, maddi kültürün temeline koyar. Öncelikli olan manevi eğitimdir. O da sanat ve edebiyat, tarih ve felsefe, din ve ahlak dersleriyle kazanılabilir. Bu nedenle “Bize teknik okuldan daha çok idealist insan yetiştirici mektepler lazımdır.” der.
Nurettin Topçu, Türkiye’nin Maarif Davası,87