Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Seferiyye Nizamnamesi’nde açıkça belirtildiği gibi (49) emirler, Kısa, açık, kesin ve emri alanın yetenek ve bilgisiyle orantılı olmalıdır. 1. Kısa: Çok uzun emirler onları alanları sıkar ve yerine getirilmesinde gevşekliğe neden olur. Bir emirde fazla ayrıntıya girilirse asıl noktalar çok çabuk kaybedilir. Bir de emirlerde olağan konulardan söz edilmemelidir. Örneğin, “Süvari keşfe devam edecektir.” gibi. Çünkü bunun zorunlu olarak yapılması gereken bir hizmet olduğunun bilinmesi lazımdır. 2. Açık: Bilindiği gibi bir emirdeki tabirler bile anlaşılmaz olursa o emir her zaman yanlış yorumlanır. Anlaşılır olmayan, abartılı tabirler -ki emri uygulanamaz duruma getirir- büyük sakıncalar doğurur. 3. Kesin: Emir veren ne istediğini tam olarak biliyorsa kesin emirler verir. Böyle emirler hızlı bir şekilde yerine getirilir.
_Büyücü, aşkınlığın(doğaüstü) ta kendisidir. _Büyü’nün etkili olabilmesi, ona inanılmasına bağlıdır. Bunun da birbirini bütünleyen üç ayrı görünümde ortaya çıktığı görülüyor: Büyücünün kendi uygulayımlarına inancı, sonra iyileştirmeye ya da cezalandırmaya çalıştığı kişinin büyücünün gücüne inanması, son olarak da, büyücü-büyülenen ilişkisinin
Reklam
Sağlık şartlarının elverişsizliği, iklimin uygun olmayışı, yetersiz beslenme, ısınma ve barınmanın eksikliği gibi pek çok sebep neticesinde ölenlerin kesin sayısını tespit etmek mümkün görünmemektedir. Kaldı ki, hayatını kaybedenler sadece geçici iskân bölgesinde bulunanlar değildi. Asıl iskân mahallerine sevk edildikten sonra da sıtma gibi hastalıklar sonucunda ölenlerin sayısı oldukça fazlaydı. Elimizde Kıbrıs'a gönderilen 2.600 kişiden bir yıl sonra 218 kişinin sağ kalması gibi olağan dışı bir örneğe dair bilgiler var ise de, genel olarak gelen göçmenlerin üçte birinin hayatlarını kaybettikleri hükümet çevrelerince kabul edilmekteydi. Bu hesaba göre gelen göçmen sayısı 1 ilâ 1.2 milyon arasında kabul edildiği takdirde, bunlardan ortalama 350-400 bininin tam anlamıyla iskân edilemeden öldüğü sonucu çıkarılabilir. Böyle bir rakamın hayli tahripkâr bir düzeyde olduğu şüphesizdir. Ölen muhâcirlerin tedfin ve tekfin masrafları da hazineden yahut da halkın yardımları ile karşılanmaktaydı.
Sayfa 184 - Türk Tarih Kurumu YayınlarıKitabı okudu
İnsanlar acımasızdır. Kendi çıkarları söz konusu olduğunda en yakınlarının bile üstüne rahatlıkla basıp onu aptal bir böcek gibi ezebilirler. Bunu herkes bilmez. Bunu bilmek ayrıcalık ve farklılık ister. Algılamak ise beyin. İnsanlar olağan davranır. Yapması gerekeni yapar. Yemek için yaşar. Hayatta kalmak için ölür. Defalarca kazanmasına rağmen hala kazanmak ve yemek ister. İnsan eti. Bunların hiçbir önem vermeyen dünyevi şeyleri tamamen saçmalık olarak görenleri ise olağanüstü denir. Bunların yeryüzünde sayısı oldukça azdır ve hiçbir şeyin bir önemi olmadığını düşündükleri için hep kaybederler. Kaybedenlerin yüzünden gülümseme eksik olmaz. Alaycı bir ifade ile bakarlar herkese. Onları tanımak çok kolaydır. İnsanları kaybedenlerden hazzetmezler. Ötekileştirirler. Yerdeyse Bir tekme de onlar vurur ki önlerine çıkıp morallerini bozmasınlar Kimse baktığı yüzün yaşadıkları ile veya yaşayacaklarıyla ilgilenmez. İnsan ilgilendiği ondan ne alacağıdır. Çıkaranın ne olacağıdır. Zevk? Para?
"Başarı, güçlü olanın ayakta kalmasına dayanır. Kaybedenler umurumda değil."
Standart psikopatlık değerlendirme testlerinden biri olan Levenson Kişisel Beyanata Dayalı Psikopati Derecelendirme Testi'ndeki tipik sorulardan biri şu şekildedir: " Başarı, güçlü olanın ayakta kalmasına dayanır. Kaybedenler umrumda değil." Bu görüşe katılıp katılmadığınızı 1'den 4' e kadar (1:kesinlikle katılmıyorum, 4: kesinlikle katılıyorum) değerlendiriniz.
Sayfa 88 - DomingoKitabı okudu
Reklam
Travma kaçınılmaz olarak kayıp getirir. Fiziksel olarak yaralanmayacak kadar şanslı olanlar bile, güvenle başkalarına bağ­lanan bir kendiliğin içsel psikolojik yapılarını kaybederler. Fiziksel hasar görenler ek olarak bedensel bütünlük duygularını da kaybederler. Ve hayatlarındaki önemli insanları kaybedenler arkadaş, aile ya da toplumla ilişkilerinde yeni bir boşlukla yüz yüze gelirler. Travmatik kayıplar, kuşakların olağan sıralanışında kopma yaratır ve ölümle ilgili olağan sosyal adetleri hi­çe sayar. Bu yüzden travma hikayesini anlatma kaçınılmaz olarak mağduru derin bir kedere batırır. Kayıpların çoğu o kadar görünmez ve kabul edilmezdir ki, geleneksel yas tutma ritüeli çok az bir avuntu sağlar.
"Başarı, güçlü olanın ayakta kalmasına dayanır. Kaybedenler umurumda değil."
Bütün beraberlikler egemenlik mücadelesi sürecinden geçer. Kimi zaman bir taraf yenilir, teslim olur. İki taraf da teslim olmuyorsa karşılıklı olarak mevziler kazanılır ya da kaybedilir ve kişilerin yaşama alanlarının sınırları belirlenir. Bu, yazılı olmayan bir barış antlaşmasıdır. Sorunların tümünü çözmez belki ama temelde işe yarar. İki ayrı insan, iki bağımsız birey olarak ortak hayatı sürdürmeyi kolaylaştırır. Bunları böyle dümdüz, özetle ve kolaylıkla düşünüyorum şimdi. Olağan, bilinçli bir planlamayla gerçekleştirilmiş durumlarmış gibi. Mantıkla, bilgiyle varılmış sonuçlarmış gibi. Öyle olmadı. El yordamıyla, oraya buraya çarpa çarpa, gide gele oldu. Gerçekte her savaş korkunçtur. Yıkar insanı. Derin yaralar açar. Dahası öldürebilir. Bütün bunların içinden geçtik. Başka insanlara da baktık. Anlamsız, boş, artık yorucuydu. Benim çelişkim yalnızlığı bir yaşama özgürlüğü olarak kabul edip sevmem ama uygulamada o yalnızlığa dayanamayışımdı. Yalnızlık insanın dış kabuğunu kalınlaştırıyor, dünyadan gizlenen iç ise zayıf ve kırılgan kalıyor. Maskemi indirdiğimde ya da kendi kendimle kaldığımda güçlülük sandığım inat ve özgüven bir anda paramparça olabiliyor.
CAN YAYINLARIKitabı okudu
Bir hafta sonra danışmanlık için İstanbul'da olacaktım. Vakti gelince yola koyuldum ve İstanbul'a vardım. Doğruca Timaş'a gittim. Cağaloğlu'ndaki binanın üst katında bir tenis masası vardı ve onlarla da oynardım bazen. Timaş'ta masa tenisinde başımın belası ise Osman Okçu idi. Sadık Öncül'ün bir başka versiyonu. Ondan daha gıcıktı üstelik.
Sayfa 294 - TİMAŞ YAYINLARI / 5. BÖLÜM: AĞAÇ/ EMEK OLMADAN BAŞARI OLMAZ: SPOR HATIRALARIKitabı okudu
Reklam
KAMÇATKA: HAYATTA KALMA MÜCADELESİ Kamçatka, Rusyanın en ücra köşesinde yer alır ve Moskovadan uçakla on saatten fazla çeker. Petropsvlovsk-Kamçatskiy hattında çalışan uçaklar oldukça ilkeldir; bu uçaklar sizi anavatanımızın uçsuz bucaksızlığı ve halkımızın s􀙡dece çok küçük bir kesiminin Moskovada yaşadığı, burada kendi siyasal oyunlarını
20 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.