Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
144 syf.
·
Puan vermedi
·
3 saatte okudu
Kadın Gibi Kadın Olmak
Her kadın cinayeti haberi okuduğumuzda veya gördüğümüzde kulaklarımızda çınlayan “Ölmek istemiyorum” feryadı, “Lütfen ölme, anne” diyen 10 yaşındaki bir kız çocuğunun çaresizce çırpınışı yüreğimizi dağlıyor. Kadın cinayetleri hep vardı ve ne yazık ki olmaya da devam ediyor. Hepsinde aynı çığlıklar atıldı ama bizim kulağımızla duyduğumuz sadece Emine’ninkiydi. Diğerleri sessiz bir haberdi. Onların çırpınışlarını, ölmek istemiyorum diye yakarışlarını, şiddete maruz bırakılan veya öldürülen annelerini gören masum çocukların yakarışlarına hiç bu kadar yakından şahit olmamıştık. Kitabın ilk sayfasında da bu olaya yer verilmesi, o anları ve o sesleri tekrardan görmemizi sağlıyor. Bu şekilde diğer sayfalardaki yaşanılan olayları daha net hissediyoruz. Biz kadınlar tarih boyunca aşağılandık, hor görüldük, “elinin hamuru” adı altıyla beceriksizleştirilip yarım akıllı olarak tanımlandık. Halbuki böyle olunmadığını, kadınların zekasının, gücünün, gülüşünün bir orduya yetebileceğini herkes içten içe biliyor. Günümüzde kadınların çoğu artık kendi gücünü keşfetmiş olsalar da bunu hala fark edememiş kadınlar ne yazık ki var. Bu kitap, onlara içindeki gücü bulmaları konusunda yardımcı niteliğindedir. Kendini dip noktada hissedip sonra bir çaba ve gayretle kendi ayaklarının üstünde nasıl durabildiğini anlatıyor. Biz kadınlar güçlüyüz. Biz kadınlar başarabiliriz. Biz kadınlar istediğimiz gibi kahkaha atabilir, istediğimiz gibi giyinebilir. Biz kadınlar yoksak erkeklerde yoktur. Çünkü erkekleri de dünyaya getiren bir kadındır. Her kadının bir gün içindeki gücü keşfetmesi dileğiyle…
Issız Kadınlar Sokağı
Issız Kadınlar SokağıCanan Tan · Doğan Kitap Yayınları · 20191,369 okunma
Bu son nokta genellikle şöyle yorumlanmaktadır: İlk bir yıl içinde ölme olasılığı oldukça yüksek olan küçücük bir varlığa nasıl ilgi duyulsun? Ana babanın, özellikle de annenin soğukluğu şefkat duyduğu varlığın kaybolmasını görme tehlikesine karşı bilinçsiz bir duygusal korunmaydı. Başka bir deyişle, daha sonra acı çekmemek için en iyisi hiç bağlanmamaktı. Böyle bir tutum, anababanın yaşam içgüdüsünün tamamiyle normal bir ifadesi olurdu. 18. yüzyılın sonuna kadar çocuk ölümlerindeki oranın yüksekliği dikkate alınırsa, görülür ki, bebeklerinin her birine düşüncesizce bağlanan bir anne sonunda mutlaka üzüntüden ölürdü.
Reklam
Eğer yaşlılık insanın kendini anne ve babasıyla değerlendirmesi, benzerliklerini keşfetme dönemi ise, kuşku yok ki yaşlanıyordum.
Sayfa 40 - İletişim yayınlarıKitabı okudu
120 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
17 saatte okudu
Tüm Kapıları Kapandı Hayatın
Tüm kapıları kapandı Beckmann'ın hayatının. İş aradı, reddedildi; eşi vardı, ihanet etti; eş aradı, engellendi; anne babasına sığınmak istedi, sığınağı çöktü. Kapıların dışında kaldı. Haliyle, tek çareyi ölüm olarak gördü. Haksız mıydı? Tanrı var mıydı? Varsa o, savaşa girmek zorundayken; savaşta sorumluluğu altında olan askerler kayıp giderken, savaşta yaşadığı acılar yetmiyormuş gibi savaşın ardından psikolojik bunalımlarını, korkulu rüyalarını neden görmezden geldi? Tanrı yanılgı mıydı? Tanrı, Beckmann'ın sandığı gibi yetersiz, güçsüz, kuvvetsiz bir şey miydi? Kötülüğe müdahale edemiyor muydu? Öyle olsa Tanrı olur muydu? Değilse demek ki müdahale edemiyor değil, etmiyordu. Etmiyorsa nedendi? Askerler çok üzüyor beni. Ölseler hayatları bitiyor, ölmeseler Travma Sonrası Stres Bozukluğu'yla ya da ona benzer dertlerle sürdürüyorlar hayatlarını. Her yerde kan, her yerde ceset, her yerde ölüm görür oluyorlar. Sadece rüyalarında bile olsa... Savaştaydı, savaştan sonra tüm varlığı yitip gitmişti. Açlıktan, evsizlikten, yorgunluktan bıkmıştı. Artık hiçbir çaresi kalmamışsa insanın, ölüm en güzel son olmaz mıydı onun için? Öteki kimdi peki Beckmann'ın bu ölme arzusuna karşı çıkıp duran? Öteki, hayattı. Öteki Beckmann'ın yaşama arzusuydu. Pozitif yönüydü. Hayata devam etmek gerek, insanlar hep ölecek, ama insanlar iyidir; diyendi. Beckmann ötekiyi dinliyor fakat ona inanmıyordu. Ölürken bile sesini aradı ötekinin. Ölürken bile "Neredesin hayat?" dedi. Ama artık cevap gelmesi için geç idi.
Kapıların Dışında
Kapıların DışındaWolfgang Borchert · Can Yayınları · 20216,3bin okunma
Bu Yardımda Bir Yanlışlık Var...
Evlat: Anne bak erzak gemisi gelmiş. Bugün karnımızı doyurabiliriz. Hadi koşalım. Anne: Dur! Koşma bomba... Evlat: Anne, canım çok yanıyor. Evlat: Anne, Anne! Hayır ölme...
Matrix'in ilk filminde Ajan Smith'in Morpheus ile paylaştığı ilginç bir tespit söz konusudur. İnsanın canlıları sınıflandırmasında, kendisini memeli sınıfına koymasının hatalı olduğunu öne sürer. Çünkü yeryüzündeki bütün memeliler muhtaç oldukları doğa ile mükemmel bir denge içerisindedirler. Ama insan öyle değildir. Bulunduğu yeri sonuna kadar sömürür, yok eder ve kendisine yeni sömürülecek yerler arar. Canlılara baktığımızda bu tarz yaşayan bir canlı daha söz konusudur. O da virüslerdir. İnsanlar da tıpkı virüsler gibi çoğalır, yok eder ve kendisine yeni yok edilecek yerler arar. Yukarıda vurguladığımız "insan doğup, mikrop ölme" tespiti her ne kadar insanlığın doğaya olan acımasız yaklaşımına güzel bir gönderme yapıyor gibi görünse de bu cümle mecazi bir mesaj kaygısından uzak, oldukça bilimsel bir gerçeğin altını çizmektedir. İnsan olarak doğuyoruz. Oldukça korunaklı, tüm mikroplardan uzak, steril bir yer olan anne rahminde yetiştik hepimiz. Ama daha sonra dünyaya gelmek zorunda kaldığımız, o ilk andan itibaren deyim yerindeyse kirlenmeye başladık. Artık mikroplar her yerimizdeydi ve o kadar hızlı çoğaldılar ki sayıları bizden daha fazla hale geldi. Evet, sevgili okuyucu, muhtemelen elinizdeki bu kitabı alma konusunda verdiğiniz kararın, beyninizdeki bir grup nöronun arasındaki elektriksel iletişime ait olduğunu düşünüyor olabilirsiniz. Ama bu kitabı almanıza neden olan etkenin, vücudunuzda yaşayan bir grup mikroptan kaynaklanmış olabileceği ihtimalini unutmayın lütfen.
Reklam
240 syf.
9/10 puan verdi
Evrim ve Adaptasyon
İçerisindeki bilgiyi alırken bakış açımı geliştiren kitapları ayrı tutarım. Yazarın birincil amacı bu olsun veya olmasın eseri bende bu etkiyi sağladı. Bilgiye öncelikli olarak hayata bakış açım için önem veriyorum. Hayata ve canlıya. Aslında kitapta daha önce rastladığım ve bildiğim bir çok bilgiyle karşılaştım ama ben bazı şeyleri tekrar tekrar
İnsan Çeşitliliği
İnsan ÇeşitliliğiBarış Özener · Alfa Yayıncılık · 201836 okunma
144 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Kısaca bu kitabın incelemesini ve düşüncelerimi yazmak istiyorum. Kitap güzel ama ilk ürkütücü gelmişti cinayet aletleri satan bir “intihar dükkanı” adı altında işletmenin yürütmüş olduğu ölümün acılı veya acısız her türlü zevkten aletlerin, iksirlerin olduğu kendileri hariç herkesin ölüm ile mutlu olacaklarını söyleyen (kendileri ölürse işletmeyi kim devam ettirecek düşüncesi) bir aile var. Henüz bebek sayılan çocuklarının içindeki mutluluk yaşama sevinci kısıtlanır çünkü müşterilere ölümü hatırlatacak üzücü şeyler yaşanmalı düşüncesiyle anne hep üzgün şarkılar ve mutlusuz bir surat ifadesi ile çocuklarını şekillendirir. Okuduğum bir kaç ölüm fikrinden etkilenmiştim bunlardan biri paslı jilet satmaları çünkü damarını kesen biri derinden kesemez ise paslı olduğu için tetanozdan ölme ihtimali devreye girecektir diğeri ise içerek, koklayarak ve dokunarak intihar edilen iksirdi. İntihar etmeden önce işletmeyi arayıp intihar ediyorum bilgisi veriliyordu
İntihar Dükkanı
İntihar DükkanıJean Teule · Sel Yayıncılık · 20207,3bin okunma
Filistinli Enes'in Dersi
Enes’in parmakları tankın altında, Göğsüne bir gül gibi düşmüş sapankayası. İdealini arkadaşlarına, Ruhunu meleklere emanet etmiş.
Reklam
Ölüme hazırlık
Anne : Kızımız kendi cenaze törenine ilişkin hazırlıkları çoktan yaptı.
Sayfa 261Kitabı okudu
Anne: Ölümün güzel olabileceği ve hakkında kaygılanacak hiçbir şey olmadığı fikri ile yetişti. Biliyorum ölüm gerçekleştiğinde cesur da olacak. Kızı: Bana endişelenme korkmuyorum dedi. Tanrım beni bekliyor benimle ilgilenecek, korkma o yüzden dedi.
Sayfa 259Kitabı okudu
Filistinli Enes'in Dersi
Enes’in parmakları tankın altında, Göğsüne bir gül gibi düşmüş sapankayası. İdealini arkadaşlarına, Ruhunu meleklere emanet etmiş. Sıkı sıkıya tutuyor fırlatamadığı taşını. Bunun için savaşır Filistinli çocuklar, Seyrederek Enes’in nâşını… Enes’in dudağında kan vardı, Gözlerinde ışık. Bin not düşmüş gömleğinin cebine; “Şehitler ölmez, bilirsin
416 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Yazarın 1906 yılında kaleme aldığı ve kendisinin de 1917 yılında gerçekleşen Rus Devrimi'ne adadığı başarılı bir başyapıttır.Kitabı okurken Çarlık rejimine karşı yapılan başkaldırının adım adım nasıl gerçekleştiğine tanık oluyoruz. İşçi sınıfını yakından tanıyan yazar,efendiler diye adlandırdığı kesimin, işçi sınıfı üzerindeki etkisinden,işçi sınıfının bildirileri dağıtmak için seçtikleri dolambaçlı yollardan haberdar olmamız için,yalın anlatımıyla bizleri yaşadığı döneme götürüyor .Bizler de tek istedikleri insanca yaşamak olan işci sınıfının, fikirlerini ifade etme uğruna heba olmuş hayatlarını okuyoruz.Yazar aynı zamanda bizleri,oğlunun ölme ihtimalini bildiği halde oğlunu destekleyen ve aynı uğurda ölmeyi göze alabilen bir anne ile tanıştırıyor.Belki de küçük yaşta annesini kaybeden yazarın hayalinde ki annesi ile tanışıyoruz kim bilir...
Ana
AnaMaksim Gorki · Evrensel Basım Yayın · 201628,6bin okunma
320 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
300 sayfalık bir romanın beni bu kadar duygudan duyguya sürükleyeceğini düşünmemiştim. Başlamadan önce beklentim büyüktü ama bu kadar sert bir şey beklemiyordum sanırım. Bitirdiğim ilk an beni bıraktığı hale sinirlensem de şu an(üzerine uyuyup biraz kendime geldim) bir bütün olarak tekrar düşündüğümde okuduğum şeyden çok memnun olduğumu söyleyebilirim. Çaybeli’nde dövülerek öldürülen üniversiteli genç. Sisliyayla’da istismara uğrayan 12 yaşındaki küçük kız. Moran’da, evinin önünde oynarken vurulan çocuğunun bedenini, sokağa çıkma yasağı yüzünden gömemeyip kokmasın diye buzlarla ovan anne. Kahvaltısı sahiplenilen ama dertleriyle pek ilgilenilmeyen, Şeyce konuşan insanların yaşadığı Şey tarafı. Karışık şehirler, patlayan bombalar, vatan uğruna ölme şerefine nail olan şehit vatandaşlarını canıgönülden tebrik eden BaşBüyük. Unutulmayacak bir “kurgu”ydu.
Dokunmadan
DokunmadanNermin Yıldırım · Hep Kitap · 20175,7bin okunma
628 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.