Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
... Ruhlara atfedilen kötücüllüğün bir başka açıklaması, ölülerden içgüdüsel olarak korkulmasıdır ki bunun nedeni de ölüm korkusudur. "
"Ölüm düşüncesi izliyor beni. Gece gündüz kendimi öldürmeyi düşünüyorum. Bunun belli bir nedeni yok. Yaşansa da olur, yaşanmasa da. Bir kaygı yalnız. Beni, kendimi öldürmeyi denemeye iten bir kaygı..." ~ "İntihar düşüncesi peşimi bırakıyor. Çoğunluk gibi doğal ölümü bekleyeceğim..."
Sayfa 12 - YkyKitabı okudu
Reklam
"İtiraf edeyim o hâlde," diye mırıldandım. "Önceden tarihlerin benim için hiç bir önemi yoktu ama artık var nedeni ise mutlu günlerim olması. İnsanlar hep kötü günleri unutamıyor. Ölüm tarihi mesela. Terk edilme tarihi." Başımı eğdim. "Doğum tarihi." Bu onu şaşırttı. "Bunların hepsi kötü günler. Ama sonra sizinle tanıştım. Mutlu günlerim başladı, bu günleri aklımda tuttuğumu fark ettim. Bugün mesela. Yirmi altı ekim, cumartesi. Bugün doğum tarihlerinin güzel olabileceğini anladım. Ve..." Başımı eğdiğim yerden kaldırdım. "Bisikletten düştük, beraber. İddiayı kaybettin. Bilmiyorum, aptalca gelebilir ama bu tarihi hiçbir zaman unutmayacağım."
Sayfa 554Kitabı okudu
Ölüm düşüncesi izliyor beni. Gece gündüz kendimi öldürmeyi düşünüyorum. Bunun belli bir nedeni yok. Yaşansa da olur, yaşanmasa da. Bir kaygı yalnız. Beni, kendimi öldürmeyi denemeye iten bir kaygı.
Sayfa 12 - YKY YayınlarıKitabı okudu
Ne ölüm, ne de hayat! Hiçbiri kovalamıyor beni rüyalarımda. Hiçbi­rinin eli bana değmiyor. Çünkü ellerim ceplerimde hiç olmadıkları ka­dar. Varlığıma nedensizlikten delirdim ben. Hiçbir nedeni kendime ya­kıştıramadığımdan. Hepsini giydim. Hiçbiri olmadı. Hepsi dar geldi. İnansaydım herhangi birine, uğruna gerekirse dünyayı kan gölüne çevi­rirdim.
Ne ölüm, ne de hayat! Hiçbiri kovalamıyor beni rüyalarımda. Hiçbirinin eli bana değmiyor. Çünkü ceplerimde hiç olmadıkları kadar. Varlığıma nedensizlikten delirdim ben. Hiçbir nedeni kendime yakıştıramadığımdan. Hepsini giydim. Hiçbiri olmadı. Hepsi dar geldi. İnansaydım herhangi birine, uğruna gerekirse dünyayı kan gölüne çevirirdim. okyanuslar kırmızı olurdu. Pıhtılaşmış kanlardan siyah dağlar yükselirdi. Ama inanamadım. Bir türlü inanamadım... Bütün hayat bir ilüzyon. Benim gibi, Kayra gibi...
Reklam
İlkel insan öldürülmüş düşmanının cesedinin başında kendisini tam bir zafer kazanmış gibi hissediyor olmalıydı ve yaşamın ve ölümün gizemleri üzerine kafa patlatması için hiçbir nedeni yoktu. İnsandaki araştırmacı ruhu harekete geçiren şey, ne zihinsel gizem ne de gerçekleşen her ölüm değil sevilen ama başka bir yandan da yabancı olan ve nefret edilen kişilerin ölümü karşısında içine düştüğü duygu karmaşasıdır. Psikoloji öncelikle bu duygu karmaşasından doğmuştur.
Yalnız ölüm yalan söylemez! Ölümün varlığı bütün vehim ve hayalleri yok eder. Bizler ölümün çocuklarıyız, hayatın aldatmacalarından bizi o kurtarır. Hayatın derinlerinden seslenir, yanına çağırır bizi. Ve biz, henüz insanların dilini bile anlamadığımız yaşlarda, ara sıra oyunlarımızı yarıda kesiyorsak, bunun nedeni, ölümün seslenişini duymuş olmamızdır... Ömrümüz boyunca ölüm bize el eder, çağırır bizi. Her birimiz ansızın, sebepsiz düşüncelere dalmıyor muyuz, bu hayaller bizi öylesine sarıyor ki zamanı, mekânı fark etmez olmuyor muyuz? Insan bilmez bile ne düşündüğünü; ama sonra kendini ve dış dünyayı hatırlamak, düşünmek için toparlanmak zorundadır. Bu da bir sesidir ölümün.
Öldü, işte o kadar, neden öldüğünün önemi yok, bir insanın neden öldüğünü sormak saçma bir davranış, ölüm nedeni zaman içinde unutulur, yalnızca o tek sözcük kalır, öldü..
Ne ölüm, ne de hayat! Hiçbiri kovalamıyor beni rüyalarımda. Hiçbirinin eli bana değmiyor. Çünkü ellerim cephelerimde hiç olmadıkları kadar. Varlığıma nedensizlikten delirdim ben. Hiçbir nedeni kendime yakıştıramadığımdan.
Reklam
Ölümün varlığı bütün vehim ve hayalleri yok eder. Bizler ölümün çocuklarıyız, hayatın aldatmacalarından bizi o kurtarır. Hayatın derinlerinden seslenir, yanına çağırır bizi. Ve biz, henüz insanların dilini bile anlamadığımız yaşlarda, ara sıra oyunlarımızı yarıda kesiyorsak, bunun nedeni, ölümün seslenişini duymuş olmamızdır... Ömrümüz boyunca ölüm bize el eder, çağırır bizi. Her birimiz ansızın, sebepsiz düşüncelere dalmıyor muyuz, bu hayaller bizi öylesine sarıyor ki zamanı, mekânı farketmez olmuyor muyuz? İnsan bilmez bile ne düşündüğünü; ama sonra kendini ve dış dünyayı hatırlamak, düşünmek için toparlanmak zorundadır. Bu da bir sesidir ölümün.    
Sayfa 106 - YKY Yayınları
Kendimizden korkmamızın nedeni ölümle bağlantımız değil, kendi kötülük kapasitemizin farkında olmamızdır. Bizi korkutan şey, yaşam ile ölüm arasındaki sınırın kırılganlığından ziyade, "uygar " benliğimiz ile "kötücül " benliğimiz arasındaki sınırın kırılganlığıdır.
Sayfa 141 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Yalnız ölüm yalan söylemez! Ölümün varlığı bütün vehim ve hayalleri yok eder. Bizler ölümün çocuklarıyız, hayatın aldatmacalarından bizi o kurtarır. Hayatın derinlerinden seslenir, yanına çağırır bizi. Ve biz, henüz insanların dilini bile anlamadığımız yaşlarda, ara sıra oyunlarımızı yarıda kesiyorsak, bunun nedeni, ölümün seslenişini duymuş olmamızdır..
Öldü, işte o kadar, neden öldüğünün önemi yok, bir insanın neden öldüğünü sormak saçma bir davranış, ölüm nedeni zaman içinde unutulur, yalnızca o tek sözcük kalır, öldü
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.