Yarına kadar öldürme beni, bırak bu akşam son kez göreyim cemalini,son kez güleyim gözlerine ve son kez ağlayıp iç geçireyim geçmişime.
Bana müsaade et, yarına kadar öldürme beni. Geçmişimdeki ayak izlerini tekrar takip edeyim. Aynı yerlere son kez bir kere daha basayım.
İçinde birikmiş sulara basıp çocuklaşayım. Sanma ki bu beden beni dimdik
Ve yanlış konuşmalarımız ki, bir dil olacak yarın
Bir dil ve şehir
Şehrin göğü ve altı
Doğurganlığı ve kimsesizliği
Mezarlarında çiçek açan inilti. Sonra şey...
İstemedik ki bunu biz
Hepsi hepsi bir tabut karanlığımızı süsledi
Vardı ki bir mahzun aklımız
Tabut
Çakarak kendini yıllarca üstümüze
Her şeyi bir hiçe döndürmeyi bildi.
Şevki Yılmaz
Daim Nöbetteyiz!
Yaratıcımız, Yaşatıcımız ve Yöneticimiz Allahımıza hamd; Başöğretmenimiz, Önderimiz, sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a) Efendimize, tüm Peygamberlerimize, izinden gidenlere, Ehlî Beyti’ne, Ashabına, canımız Ana ve Babamıza, Allah (c.c)’ın ilke ve inkılabı İslam’a tabi olanlara, Din ve Vatan muhafızı Gazi ve
akıt hızla ilerliyordu yaklaşıyorduk gece yarılarına
üçüncü katta bir kapının ötesinde bir kadın gülüyor sağ elimde kederli bir
gül açıldı ağır ağır
Kübalı bir balerinle karşılaştım ikinci katta karlı pencerelerde
taze esmer bir yalaza gibi geçti alnımın üzerinden
şair Nikolas Gilyen Havana'ya döndü çoktan
yıllarca Avrupa ve Asya otellerinin hollerinde oturup içtikti yudum
yudum şehirlerimizin hasretini
iki şey var ancak ölümle unutulur
anamızın yüzüyle şehrimizin yüzü
Hani nerde o yalancı kadınlar
Söyleşen kapı önlerinde - kalın erik kokusu
Bembeyaz örtülerde çürümüş karanlıklar
Sızıp da köşelerden ve yağmur sularından
Dökülen taşlıklara esmer, selçuki
Onlar, o hiçbir şeyden yapılmamış adamlar.
Gecelerden sabaha usulca kanayanlar
Üşümüş, yorgun ve bütün gün adres soranlar
Hangi telefonu
Gökanlam
I.
Hani nerde o yalancı kadınlar
Söyleşen kapı önlerinde – kalın erik kokusu
Bembeyaz örtülerde çürümüş karanlıklar
Sızıp da köşelerden ve yağmur sularından
Dökülen taşlıklara esmer, selçukî
Kitap ilk başta çok kısa Süreyya adında bir kadının iftirayla fahişe damgasını yemesiyle başlıyor.Kendisinin abisi,babası birde yetim bir çocuğu var. Çevresindeki kişilerden hakaret ve iftira görmesi ile devam ediyor.
Kitabın devamında Melkon diye bir ihtiyarın komşusuna kötü söz ve iftira attığı için içeride yatmasını konu alıyor.Asıl olay
Pisiz, ölü bir soğuğuz, yok içimiz
Çünkü dünya eski eski işgal etsin de bizi
Kalmasın içimizde
Yoğuz biz
Olmayalım! Her şey beyaz ve solgun yakışıyorsa kendine
Gözlerimizin başka renk görmeyen rengi