Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ömer Seyfettin Diyor ki
İttihat için birinci vasıta lisandır. Kendi lisanını böyle öldürmeye, katiyen milli edebiyatını satırlara geçirmemeye ahdetmiş bir millet nasıl olur da millettaşlarıyla birleşebilir?
Sayfa 94 - Çoban Yayınları
-Ne diyor? -Bu mertlik değil... diyor. -Ona sor ki, "Henüz bir kez bile patlamayan bir toptan korkarak hemen teslim olmak mı mertliktir?"
Reklam
İçimden bir ses diyor ki: “İsteğim yok... Sakın yazıya başlama. Eserin fena olur.” “Ya ne yapayım?” “Biraz otur, dinlen.” “Yorgun değilim ki.” “Öyleyse oku!” “...” “...” Ah, ben bu sesi tanıyorum! Bu, tembelliğimin sesidir. On beş senedir onun emrini dinliyorum. (...)
Âsıme Hanımefendi'den Hasan'a mektup: Evvela beni sen sevdin, yalvardın, yakardın, benim aşkım âdeta senin galeyanına sönük bir cevaptı. Sonunda beni aldın. Ben zengindim. Atım, arabam vardı. Bütün bugünün gençleri beni istiyorlardı. Herkesin isteğine sen nail oldun. Mesuttun. Ben sana sadıktım. Sonra nasıl oldu, birdenbire döndün. Benden
Gaspıralı İsmail Bey'in "DİLDE BİRLİK" yolundaki çalışmaları, Türkiye'de de aydın Türkler tarafından takdirle karşılanmıştı. Şemsettin Samî, Mehmet Emin Yurdakul bu ülkünün Türkiye'de temsilciliğini yapıyorlardı. O sıralarda Ömer Seyfettin Türkiye'nin durumunu ve İsmail Bey'in fikirlerinin tesirini şöyle anlatıyordu: "İsmail Bey
"DİLDE, FİKİRDE, İŞTE BİRLİK" Hayatının sonlarına doğru ifadesine imkan bulduğu "dilde fikirde işte birlik" düsturu bütün Türkçülük cereyanının, dil, edebiyat, sosyoloji, hatta siyaset sahalarında şimdiye kadar bulabildiği esasların hemen hepsini içine almaktadır. Bu şiarda dünya yüzüne yayılmış bütün Türkler'in aynı edebi
Reklam
Aşk Dalgası
"Her yerde başlı başına bir çevre, bir sosyal vicdan vardır ki, bütün fenlerin, mantıkların, ilimlerin, felsefelerin karşıtı olarak, en mutlak ve zalim bir tarzda, hükmünü sürer. İşte bizim semtimizde, Türklerin semtinde de aşk şiddetle yasaktır. Bir cehennem makinesi, bir bomba, bir kutu dinamit kadar yasak... Bir Türk on dört yaşına girdi mi annesinden, ablasından, kız kardeşinden ve nihayet teyzesinden ve halasından başka bir kadının yüzünü göremez... O halde kimi sevecek? Hiç. Bu çevrenin, bu sosyal vicdanın kuvvetini, dehşetini sana nasıl anlatayım? Adını unuttum, bilmem hangi filozof; Allah'ın insanlar üzerindeki etkisinden, insanlarla ilişkisinden, ahlakından bahsederken. "O, sosyal çevreden başka bir şey değildir..." diyor. Ben bu sözü biraz doğru buluyorum.”
Annem diyor ki: -Dünyanın düzenini bozamazsın, her kadına mutlak bir erkek lazım. Eğer bu doğruysa babamın kahrı yeterli değil mi?
Sayfa 20 - İnkılap KitabeviKitabı yarım bıraktı
Ben horozsuz bir kümes, yani kocasız bir ev istiyorum. Efendisiz, kumandansız, amirsiz, emirsiz bir hayat istiyorum. Annem diyor ki “Dünyanın düzenini bozamazsın, her kadına mutlaka bir erkek lazım!” Eğer bu doğruysa babamın ezmesi yeterli değil mi? Yeni kümeslere tıkılmakta, yabancı horozların gagalarını yemekte anlam ne?
Eski toprağın hali bir başka
Tekrar sordu: - Söyle yavrum o roman ne diyor ? Genç kız büyük gözlerini kaldırdı kitabı dizlerine indirdi nazik bir şive ile + Büyük anneciğim Fransızca bir roman işte, dedi. Lakin büyük nine merak ediyordu. Mutlaka anlamak istiyordu. - Adı ne ? + De jen şante . - Ne demek ? + Sevinçten saadetten mahrum kadınlar demek. - Onlar kimmiş ? + Biz Türk
Reklam
Biz gülelim  karşımızdaki gülmesin. Biz selam verelim karşımızdaki almasın. Biz nazik olalım karşımızdaki olmasın. Biz iyilik yapalım karşımızdaki kıymet bilmez olsun. Hiç önemli değil ben kendim için yapacağım çünkü yaptığımdan en çok ben mutlu olacağım. Öbür türlü çekilmez bir azabın içerisine girerim. Ömer Seyfettin'in Yüksek Ökçeler kitabındaki hikayeyi tekrar hatırlatayım: Genç yaşta dul kalmış bir hanımefendi, maddi varlığı yerinde. Bir baş dönmesi başlıyor. Bir gün doktora gidiyor. "Çok yüksek topuklu ayakkabı giyiyorsunuz bunları çıkarın" diyor doktor. Kadın yüksek topuklarını çıkarıyor ama sonrasında başına gelmeyen kalmıyor Aşçısını hırsızlık yaparken yakalıyor, şoförünü hizmetçisi ile yakalıyor, bahçıvanını para çalarken yakalıyor, onları atıyor, başkaları geliyor tekrar aynı şeyler, tekrar aynı şeyler. Sonra yeniden yüksek ökçeleri giymeye başlıyor. Diyor ki " Başım dönüyor ama kalbim yorulmuyor boş ver. " karşımızdakinin suistimal edeceğini bilsek de biz iyi niyetle yaklaşalım problem değil. Kalbimizin yorulmasından daha kötü değildir başımızın dönmesi. Kalp yorgunluğu, bir gün sevemez hale gelmek, güvenemez hale gelmek Her şeyden beter bir ıstıraptır.
Türk Ocakları Ankara Şube Başkanı TÜRKÂN HACALOĞLU’nun toplantıyı açış konuşması “20 yıl önce ebediyete gönderdiğimiz Türk milliyetçilerinin Galip Abisi için bugün burada toplanmış bulunuyoruz. Siz Galip Abi dostları, hepinize ‘Hoş geldiniz.’ diyorum. Bugünün anlamı benim için çok önemli. Çünkü çok değer verdiğim üç önemli şahsiyet şu anda
KÜTÜK
" Ne diyor?" “ Bu mertlik değil... 'diyor. " " Ona sor ki :' Henüz bir kere patlamayan bir toptan korkarak hemen teslim oluvermek mi mertliktir?' "
Sayfa 113 - BİLGİ YAYINEVİKitabı okudu
23 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.