Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
' Ha bir de, en önemlisi "öpücük balığı" vardı... Onun en yalın ve en sevimli hali... "Ben öpücük balığıymışım" diyip yanağıma bin tane masum öpücük konduruyor, dakikalar­ca pıt pıt pıt öpüyordu... Öpücük balığı... Öpücük balığı... Pıt... Pıt... Pıt... '
Sayfa 181 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
224 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
19 günde okudu
Sıdıka dizisini izleyenler ve izlemeyen herkesin çok beğeneceği, Türkiye gerçeklerini ve aile yapısını genel manada yansıtan, çok orijinal ve güzel bir eser. Öpücük balığı ve Fabriga kısımları yine kısa ve güzel öyküler olmuşlar okumanızı öneririm ben çok beğendim. Kitabı bana hediye eden kuzenim/ablama teşekkür ediyorum. Yazarın arka kısım notu; "Tuhaftı... Sanki herkes 'fabriga'nın gizli bir işaretini taşıyordu... Orkestra kimselerin duyamadığı tılsımlı bir fabrika sireni çalıyor; yaşamın vardiyası değişiyordu... O an, 'ağır sanayi'nin, olanca ağırlığı üstüme çöktü... Kendimi de fabrikanın bir ürünü gibi duyumsadım... Bir an için, 'fabrıga'nın yaşamımızda hiç olmadığını düşündüm... Düşünemedim... Sonra, önce senin,ardından diğerlerinin gülümseyen 'düğünlü yüzlerine baktım... Baktım ve 'fabrıga'nın başka bir şey değil, biz olduğumuza karar verdim... Çocukluğumdan beri pek sevmediğim, o koca, dumanlı deve ait yüksek fırınların, niye Ayşe, Ülkü, Zeynep gibi insan isimleri taşıdığını çözdüm..."
Sıdıka
SıdıkaAtilla Atalay · İletişim Yayınları · 2008799 okunma
Reklam
Örneğin kocanız işten eve aç geliyor, – Hayatım, atıştıracak bir şeyler, bir kadeh votka, bir parça ringa balığı yok mu? Siz de hanımefendi, votka ve ringa balığını hazırlamış olmak zorundasınız. Kocanız bunları afiyetle atıştıracak ve yüzünüze bile bakmadan şöyle diyecek: Hadi çabuk mutfağa koş, akşam yemeğini hazırla ve belki, o da belki, haftada bir kere sizi öpecek ve bu da öylesine, kayıtsız bir öpücük olacak... İşte bizim evliliğimiz de böyle olacak hanımefendi! Aynı böyle olacak!.. eğer düşünecek olursanız, meseleye bu yönden bakacak olursanız siz de böyle olacağını görürsünüz...
Beni kaprislerinize nasıl alet ettiniz?
Hayır hanımefendi, tekrar söyleyeyim, işler böyle yürümüyor ve ayrıca kumrular gibi cıvıldaşacağımı aklınıza bile getirmeyin. Günümüzde hanımefendi, evin reisi erkektir ve aile terbiyesi almış iyi bir eş kocasını memnun etmek için her şeyi yapmalıdır. Ama günümüz sanayi çağında romantik duygular pek hoş karşılanmıyor hanımefendi; Jean-Jacques Rousseau'nun zamanı geçti. Örneğin kocanız işten eve aç geliyor, "Hayatım, atıştıracak bir şeyler, bir kadeh votka, bir parça ringa balığı yok mu?" Siz de hanımefendi, votka ve ringa balığını hazırlamış olmak zorundasınız. Kocanız bunları afiyetle atıştıracak ve yüzünüze bile bakmadan şöyle diyecek: Hadi çabuk mutfağa koş, akşam yemeğini hazırla ve belki, o da belki, haftada bir kere sizi öpecek ve bu da öylesine, kayıtsız bir öpücük olacak... İşte bizim evliliğimiz de böyle olacak hanımefendi! Aynı böyle olacak!.. eğer düşünecek olursanız, meseleye bu yönden bakacak olursanız siz de böyle olacağını görürsünüz... Ben bu işe nasıl girdim? Beni kaprislerinize nasıl alet ettiniz? 'Sizin uğrunuzda acı çeken ve sonsuza dek kalbinizde olacak bu adamı' nasıl alet ettiniz?
Sayfa 170
Balığı ne zaman avlayabileceğini ve ne zaman uzaklaşman gerektiğini bilmen gerek.
Sayfa 240Kitabı okudu
224 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
(! Az da olsa spoiler içerir.) Gülerek başladığınız kitaba, ortalar da aşık olup, sonunda ağlayacak gözlerle kapattınız mı? İşte bu kitap bunu yaptırıyor. İlk bölüm Sıdıka; kadın komedi karakteri olarak yaratılan Sıdıka, ataerkil bir evde baskı altında büyüyen, evden dışarı çıkamadığı için kitaplarla arkadaş olan komşularının değimiyle entel olan bir kadındır. Okuyup bilgisi arttıkça aile bireyleriyle zıt iki uç gibi olan karakterimizin güldüren diyalogları yer alıyor. İkinci bölüm de öpücük balığı, yaşanan güzel bir aşkı anlatıyor ve karakterlerin hayat içşnde oyun oynamaları karakter canlandırmaları çok hoşuma gitti. Üçüncü bölüm fabriga, dedesinin hikayesi atatğrk dönemi demir çelik sanayide atılan adımlardan olan fabrikada çalışan dedesinin işe girişle öldüğü güne kadar olan kısa hikayesini anlatıyor. Bu bölüm de içimi bir hüzün kapladı ve öyle bitirdim kitabı. En başta dediğim gibi kitap sizi hem güldürüyor, hem aşık edip, hem hüzünlendiriyor. Kız arkadaşımın başucu kitabı olan bu kitabı okumamı istediğin de yer yer ondan da izler bulacağımı az çok biliyordum. Genel olarak türk ataerkil yapısını komediyle gözümüze sokan başka yğrlğ bir farkındalık yaratan yazarımız güzel iş çıkarmış.
Sıdıka
SıdıkaAtilla Atalay · İletişim Yayınları · 2008799 okunma
Reklam
"Arabacı söylene söylene geri döndü. "Neden söyleniyor ki? -Bay Golyadkin'in gözleri yaşarmıştı.- Ben onu bütün gece için tuttum, aslında... bu benim hakkım... işte o kadar! Bütün gece için tuttum ve istediğim kadar beklerim. Ben bekliyorsam, sen de bekleyeceksin. Benim isteklerim geçerli. Ister giderim, ister beklerim. Hem benim bu
Sayfa 168Kitabı okudu
Az önce bir masal bitti, kimse bilmiyor...Öpücük balığı bir iskelede, güneş altında çırpınıyor... İlknur'un gözlerinin işi var, benik yüreğim kovulmayı çoktan haketmiş boşta gezer... Uzaklarda küçücük çocuk uyuklamış ninesini sarsıp "Bana masal anlat" diye ağlıyor... Diyelim ki öyküsünü yazdım, beş para etmiyor.
Oh Ne Ala*
Pis kokar. Pis kokar ve pis kokar ve pis kokar ve pis kokar. Yalılar pis kokar ve derme çatma evler ve halıyla kaplanmış ofisler pis kokar, yataklarda ve sınıflarda ve dışarıdaki başıboş tarlalarda. Sırf pis kokar. Kokla ve geldiğini hisset: ölümün gelişi gibi. Bir adım at, önemseme, onu öyle hali hazırda yerde uzanmış bırak. çünkü kokuyorsun
James Havard** içinKitabı okudu
Öpücük Balığı
Gözlerini gözlerime dikmiş... Kaçırıyorum, yine bulu­yor... "Sen, sen bana dokunuyorsun," dedi... "Yüreğimde bir yerleri acıtıyorsun, ama anlatılmaz güzellikte bir şey." "İyi ki varsın... İyi ki... Neye benziyor biliyor musun? Es­kiden kaldığım yurtta camlar, içerisi dışarıdan gözükmesin diye beyaz yağlıboyayla boyanmıştı... O boya tabakasında­ki küçücük bir delikten bakınca dışarıyı görüyordum ben... Hele baharda, öyle güzel gözüküyordu ki... İşte seninle ol­mak, o bembeyaz ya da siyah şeyin ortasında küçücük baha­ra bakan deliği bulmak gibi."
Sayfa 167 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Günümüz sanayi çağında romantik duygular pek hoş karşılanmıyor hanımefendi; Jean-Jacques Rousseau’nun zamanı geçti. Örneğin kocanız işten eve geliyor, hayatım atıştıracak bir şeyler, bir kadeh votka ve ringa balığı yok mu? Siz de hanımefendi votka ve ringa balığını hazırlamış olmak zorundasınız. Kocanız bunları afiyetle atıştıracak ve yüzünüze bile bakmadan şöyle diyecek; hadi çabuk mutfağa koş, akşam yemeğini hazırla ve belki o da belki, haftada bir kez sizi öpecek ve bu da öylesine, kayıtsız bir öpücük olacak…İşte bizim evliliğimiz de böyle olacak eğer düşünecek olursanız siz de böyle olacağını görürsünüz…
"Sen okyanusun en sevdiği balık... Okyanusunu eşin olarak kabul ediyor musun ?" diye sordu. Titreyen dudaklarımla "Evet," dedim usulca. "Peki sen," dedim zorlanarak. "Sen okyanus... Bu aptal balığı, sonsuza kadar sevmeyi kabul ediyor musun ?" "Kabul ediyorum," dedi. "Sonsuza kadar..." Eğilip dudaklarıma küçük bir öpücük kondurdu. "Gelini öpebilirim."
Sayfa 409Kitabı okudu
Öpücük Balığı
"İnsan hep çok sevilsin diye uğraşır... Sevilince de ödü patlar..."
140 syf.
8/10 puan verdi
·
25 saatte okudu
Atları Bağladım. Artık buradayım.
Seksenli yıllar... Öğrenciyim. Bütçem sıfır beden ama ruhum X-large. Her hafta mutlaka bir kaç mizah dergisi okunur. En sevdiğim de Atilla Atalay’ın Eray karakteri. Tam bir Erayinman’ım. Yıllar sonra Atilla Atalay’dan Öpücük Balığı/Fabriga’yı okuduğumda afallamıştım. Bir mizah yazarının hüznü bu kadar gerçek ve bu kadar derin anlatabilmesi... Bin kat daha hayran olmuştum Atilla Atalay’a. Melisa Kesmez’i ilk defa okudum. Zihnimde çağrışan ilk şey Atilla Atalay oldu. Onun Fabriga’sı gibi bir dil ama altta bir Eray gizli. Bunu en çok hissettiğim hikayesi ise Sakin Göllerin Kuğusuyduk oldu. İnsanın yüreğine işleyen öyküler ve onların içine tüm doğallığıyla gizlenmiş bir mizah yazarı buldum ben. Kitabı bitirdiğimde gördüm ki artık bir Melisainman’ım.
Atları Bağlayın Geceyi Burada Geçireceğiz
Atları Bağlayın Geceyi Burada GeçireceğizMelisa Kesmez · Sel Yayıncılık · 20173,536 okunma
224 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
26 saatte okudu
Çocukluğumun dizisi olan Sıdıka'nın kitabını okudum. Benim için güzel bir nostalji oldu. Diziyi izlerken sadece gülmek için izliyordum, ama kitabını okuduktan sonra anladım ki boş bir komedi dizisi değilmiş. Zamanında toplumsal cinsiyet eşitsizliği, toplumun aksayan yönleri, belediye ve ülke eleştirisi olsun çeşitli konularda görüş bildirmiş. Çocuk aklıyla sadece gülmekle yetinmişim. Kitap üç bölümden oluşuyor. 2. ve 3. bölümler olan Öpücük Balığı ve Fabriga kısımlarını ilgimi çekmediği ve Sıdıka'yla alakasız olduğu için okumadan geçtim. 1. kısım olan Sıdıka kısmı ise 2-3 sayfalık bölümlerden oluşuyor. Sanırım zamanında bir gazetede köşe yazısı olarak yazılıp, daha sonra kitapta birleştirilmiş. Bu yüzden pek bir konu bütünlüğü yok, ama okuması kolay ve keyifliydi. Diziyi sevenlere okumalarını kesinlikle tavsiye ederim, kitaptaki Sıdıka dizidekinden çok daha sivri dilli ve komik.
Sıdıka
SıdıkaAtilla Atalay · İletişim Yayınları · 2008799 okunma
44 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.