Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ana-Beyit mezarlığının bir efsanesi, Juan-Juanlar’ın bozkırı işgal ettikleri çağlara dayanan bir hikâyesi vardı: Sarı-Özek’i işgal eden Juan-Juanlar tutsaklara korkunç işkenceler yaparlarmış. Bazen de onları komşu ülkelere köle olarak satarlarmış. Satılanlar şanslı sayılırmış, çünkü bunlar bazen bir fırsatını bulup kaçar, ülkelerine dönerek
Sayfa 142 - Ötüken
Uzun yazı ama İLGİNÇ bir olay
“Eski ve kapanmış bir çocuk kaçırma dosyası yeniden açılmış ve önüme gelmişti” diye devam ediyor hâkim bey. “O davadan yaklaşık dokuz yıl önce, İzmir’de ticaretle uğraşan, otuzlu yaşlarında Serdar Yolaçan’la eşi yirmi dokuz yaşındaki Sibel Yolaçan’m iki çocuğundan biri olan Ebru kaçırılmıştı. Kaçırılma olayı da şöyle olmuş: Bir haziran günü Sibel,
Reklam
Bin yıllık bir Uygur masalı
Kamlançu ülkesine bahar gelip de kuşlar ötüşmeye başlayınca, ağaçlarda ve yerlerde çiçekler açınca Yüzbaşı Burkay yine o büyük çam ağacının yanına geldi. Parlak bakışlı, ay yüzlü kızı orada gördü. Yüreğine od düştü. Yeryüzü gözüne karanlık oldu. Ona yaklaşıp şöyle dedi: “Yüzün aya benziyor. Kaşın yaya benziyor. Gözlerin yeşil alası. Saçların
Bu da geçer yahu!
Seneler seneler evveldi. Soğuk bir kış günü. Hava ayaz mı ayaz. Başka bir yere gidiyorum. Gece sığınacak bir yer icap etti. Baktım uzakta, tepelerde bir köyün ışıkları yanıyor. Köye vardım. Hâlimi arz ettiğimde 'Burada bir Şakir Aga var. Misafir ağırlamaktan çok hoşlanır. Zengindir. Giderseniz o sizin müşkülünüzü görür.' dediler. Evini
O umutsuz bir düştü. Nisan güneşi gibi gelip geçti. Ama tüm düşlerimi yıktı. Kalbimi çaldı gitti. ... Zaman her şeyi alıp götürüyor diyorlar, Unutabilirsin diyorlar Ama yılların gerisinde gözyaşları ve gülücükler. Hâlâ gönlümü hoplatıyorlar. Şarkıyı çok iyi bildiği belliydi. Sesi yaz havasının tatlılığıyla inip çıkıyordu, bir tür melankolik mutlulukla doluydu... Haziran havaları son bulmasa, çamaşırlar tükenmese, orada binlerce yıl boyunca çocuk bezi asıp, saçmasapan şarkılar söyleyerek mutlu yaşayacakmış gibiydi kadın
İbnü'l-Esir'e göre Nûreddin, Musul'da yaklaşık yirmi gün kaldıktan sonra buradan ayrılmaya karar verdi. Kendisine neden acele ettiği sorulduğunda "Musul'da kalbim değişti, buradan ayrılmazsa muhakkak kararacaktır ve burada bulunmam, beni ülkenin sınırlarında cihad için hazır bulunmaktan alıkoydu."dedi. İbn Şeddad ise onun Musul'dan ayrılmasının bir rüyaya dayandırmıştır. Ona göre Hz. Peygamber rüyada ona, "Sen şehrine geldin ve orada kalmak hoşuna gitti. Cihadı ve din düşmanları ile savaşmayı terk ettin." dedi. Nûreddin, o gecenin seher vaktinde halkın çoğunun haberi olmadan yola düştü. Kendisiyle beraber Musul'dan ayrılacak olanlar bile şehirden ayrıldığını geç öğrendi ve daha sonra ona katılabildi.
Sayfa 274Kitabı okudu
Reklam
Hiç uçağa bindin mi? Şimdi, kapa gözlerini ve bir uçağa bindiğini düşün... Eve dönüyorsun. Havaalanında sevdiklerin bekliyor; tıpkı senin hasretle onlara kavuşmayı beklediğin gibi. Çok özlediğin;eşin, çocukların, annen, baban, torunların, arkadaşların...Onlara kavuşmana bir saat varken bir anons duydun: Sayın Yolcular, şimdi sakin olmaya çalışın.
Kitabın tamamı
TARHUN Bir tüccarın kızı olan Tarhun, ablalarına hiç benzemiyordu. Fereng, Sultan, Mahsan, Begüm, Moluk ve Anka’nın, yani tüccarın öbür altı kızının her birinin ayrı bir şımarıklığı, çeşit çeşit istekleri vardı. Bazen, onların gürültülerini, oyunlarını duyan mahallenin erkek çocukları sokağa fırlarlardı. Tüccarın kızlarının neşeli
Biraz uzun ama bence okumaya değer :)
Bir grup filozof Mevlana Celaleddin Rumi’ye gelerek birkaç sual sormak istediklerini bildirdiler. Niyetleri, bir şeyler öğrenmek değil, Müslümanları dinleri hakkında şüpheye ve fitneye düşürmekti. Mevlana, adamların halini hiç beğenmedi, onları üstadı Şems-i Tebrizi’ye gönderdi. Bunun üzerine gruptakiler onun yanına gitti. Şems-i Tebrizi
189 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.