Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Ormanlar kralı aslanın bir gün canı çok sıkılmış. Tilkiyi çağırmış. “Tilki kardeş benim canım çok sıkıldı.” demiş. Tilki beş saniye düşünmüş sonra, “Haşmetmeab! Tavşanı çağıralım, alakasız bir şey isteriz, nasılsa yoktur, döversiniz. Sıkıntınız geçer, eğlenirsiniz.” demiş (her şirketin bir tilkisi muhakkak vardır). Aslan, tavşanı çağırtmış, tavşan hoplaya zıplaya gelmiş, “Buyrun, haşmetmeab beni istemişsiniz.” demiş. “Nerede senin şapkan?” diye sormuş aslan. Tavşan şaşırmış: “Bu şapka dediğiniz nedir ki haşmetmeab?” derken aslan, “Ben şapkası olmayan tavşanı mahvederim.” diyerek tavşanı bir güzel pataklamış. Ertesi gün aslanın canı yine sıkılmış, tilkinin tavsiyesiyle yine tavşanı çağırmışlar. "Nerede senin şapkan!” "Haşmetmeab! Bu şapka nasıl bir şeydir?” demeye kalmadan, aslan tavşanın ağzını burnunu dağıtmış. Bir sonraki gün Aslan: “Tilki ben bu işten de sıkıldım, başka bir numara bul.” demiş. Tilki düşünmüş, düşünmüş. “Haşmetmeab, tavşanı çağıralım, sigara isteyin.” demiş. “Filtreli alırsa niye filtresiz almadın diye, filtresiz alırsa niye filtreli almadın diye döversiniz.” Bu fikir aslanın çok hoşuna gitmiş. Tavşanı çağırtmış, tavşan “Nasılsa dayak yiyeceğim.” diye süklüm püklüm gelmiş. Aslan: “Git bana bir sigara al gel.” deyince tavşan sevinçle fırlamış birden geri dönmüş “Haşmetmeab filtreli mi olsun filtresiz mi?” Aslan durmuş. “Nerede senin şapkan!” demiş.
"Biz ve Otekiler Ideolojisi"nin kurucu yapısı çoğunlukla aynıdır. "Biz"ler ve "Öteki"ler bir hiyerarşi mekanizması içinde yerini alır. "Biz"in öznesi ya da "Öteki"nin öznesi değişebilir ama aradaki ilişki, bu ilişkiyi kuran temel paradigma değişmez. Diyelim ki ezilen ve ezen ilişkisinde ezenin ya da ezilenin özneleri değişebilir, ama ilişki biçimi değişmiş midir? Bir zamanlar "Bir iki üçler, yaşasın Türkler" diye başlayan bir "mektep şiiri" vardı. Her ulus bir hayvanla temsil ediliyordu. Dünyanın yönetimi bir orman yasasına bağlanmış gibiydi. Uluslar bu hiyerarşik basamakta yerlerini alıyor, bunların başına da "Ormanlar Kralı" aslan yani Türkler getiriliyordu. Bu zararsız mektep şiirinin nasıl bir faşist dünya görüşünden kaynaklandığını anlamak için o çocukların büyümesini beklemek gerekti. "Biz"in kutsanmasının son momenti faşizmdir çünkü. Bu kaçınılmazdır. Nitekim bu zararsiz siiri, uluslaşma konusunda geç kalmış bir tavır, bir tavır alış verişi değildi yalnızca.
Sayfa 53 - Metis yayınları, Kasım- 2012Kitabı okudu
Reklam
Evrim sonucunda uyku halinin ortaya çıkmasındaki sebepler
"Uyku işlevinin kökenine dair ipucu, belki de yunus ve balina gibi suda yaşayan memelilerin çok az uyumaları olgusunda bulunabilir. Okyanusta kaçıp saklanacak fazla bir yer yoktur. Uykunun işlevi, hayvanın savunmasızlığını artırmaktan çok azaltmak olabilir mi? Florida Üniversitesinden Wilse Webb ile London Üniversitesinden Ray Meddis böyle olduğunu öne sürmüşlerdir. Her organizmanın uyuma stili hayvanın ekolojisine hassas bir biçimde uyumlanmıştır. Yüksek risk olduğunda kendi kararlarıyla sessiz kalamayacak kadar aptal olan hayvanların, uykunun amansız otoritesiyle hareketsiz kalması akla yatkındır. Bu, bilhassa yırtıcı hayvanların yavruları için doğru gibidir; yavru kaplanlar etkili koruyucu renklerle kaplı olmalarının yanı sıra çok da uyurlar. Bu enteresan bir görüştür ve en azından kısmen doğrudur. Ama her şeyi açıklamaz. Neden çok az doğal düşmanı olan aslanlar uyurlar? Bu soru yanıtlanamaz değildir: Aslanlar ormanlar kralı olmayan hayvanlardan evrilmiş olabilirler. Benzer şekilde, korkacak çok az şeyi olan ergin goriller her gece yuva inşa ederler; belki de daha savunmasız atalardan evrildikleri içindir. Veya belki de bir zamanlar aslanların ve maymunların ataları daha korkunç yırtıcılardan korkuyorlardı."
Sayfa 139 - Say YayınlarıKitabı okuyor
Günümüzde "Ben Allah'tan korkmam, Allah varsa beni çarpsın" diyen kafirler, ormanlar kralı aslanın yelesine konup sonra da "Hani aslan neredeyse karşıma çıksın, ben aslandan korkmam" diyen, sinek gibidirler. Aslandan korkmak için ceylan olmak lazım Aslan hakkında bilgisi olmayan ondan korkmaz. İki yaşındaki çocuk korkmadan elektrik prizlerine elini uzatırsa bu onun cesaretine işaret etmez, cehaletine işaret eder Çünkü "Allah'tan ancak alim kulları korkar "
Reklam
_Kitap okumayan cahil halk kitlesi, edebiyatın yarattığı zihinsel devrimden etkilenmemiş olarak kalır. Bu yüzden Avrupa’da sözlü olarak bugüne gelmiş olan boş inançlar, genellikle dinden çok daha eski ve ilkel tiptedir. Eğitimli dünyayı baştan aşağı sarsmış ve değiştirmiş olan büyük entelektüel güçler, köylüleri pek etkilememiştir. Onlar, en
"Çocukları çok severim bilirsin," dedi Feride. "Bilmez miyim, bütün rahatını onlar için feda ettiğini görüyorum. Eşsiz bir şefkat var gönlünde. Bir dediklerini iki etmiyor- sun. Hayvanlar âleminde de böyle... Mesela yırtıcı bir kaplan, çocuğuna karşı çok şefkatlidir. Yavrusunun kuyruğunu ısırmasına ses çıkarmaz. Ormanlar kralı
Sayfa 255 - Portakal KitapKitabı okudu
Aç kurtları, Ortaçağ düşgücü, çok eski halk efsanelerin­den esinlenerek birer canavara dönüştürüverir. Kutsal öyküle­rin kim bilir kaçında tıpkı zalim hayvan Gubbio'yu büyüleyip etkisi altına alan Assisili Francesco misali, bir aziz tarafından evcilleştirilmiş kurt mucizesine rastlanır. Bütün ormanlardan, Ortaçağ ilkelliğinin hayvan ile yarı yabanıl insanı birbirine ka­rıştırdığı yarı insan yarı hayvan kurt adamlar çıkar. Kimi kez orman, Ortaçağ'a putperestlikten miras kalan, çok daha zalim canavarlara da yataklık eder, tıpkı Azize Marta tarafından ev­ cilleştirilen Provence canavarı gibi. Böylece ormanlar, bu aşırı gerçekçi dehşetlerden öte, büyüleyici ve korkunç efsaneler ev­renine dönüşür. Ardenne ormanı, canavara benzeyen domu­zuyla Aymon adlı dört kardeşin sığınağıdır, avcı Aziz Hubert orada keşiş olur, şövalye Aziz Thibault de Provins orada ermiş ve kömürcü olur; Broceliande ormanı Merlin ve Viviane'ın bü­yücülüklerine sahne olur; Oberon Ormanı'nda Huon de Bor­ deaux cücenin büyülerine yenik düşer. Odenwald Ormanı'nda avlanan Siegfried'in avı Hagen'in darbeleri altında acıklı bir biçimde son bulur; Mans Ormanı'nda koca ayaklı Berthe acı­nası bir halde dolaşır ve Fransa kralı zavallı VI. Charles delirir.
Sayfa 143 - Doğu Batı Yayınları, 2019.Kitabı okudu
Reklam
Evvel zaman içinde ormanın sakinleri toplanıp çok kıymetli bir hazineyi aslana bırakır, "Bunu ancak sen koruyabilirsin der." Aslan her an uyanık davranarak bütün hırsızlara ve hayvanlara karşı emanet hazineyi korur. Günün birinde küçücük bir fındık faresi gelip boyuna posuna bakmadan gücünü kuvvetini düşünmeden "bırak şu hazineyi de biraz da biz koruyalım" der. Aslanın bu haddini hiç bilmeyen fareye güleceği ve gürleyeceği gelir ama onu pençesine almaya bile tenezzül etmez. Fındık faresi bu hale daha çok alınarak uyurken aslanın kulağına girer, ormanlar kralı uyanınca o kadar ızdırap duyar ki başını duvara vura vura ölür. Son dakikaya kadar da Hazineyi bırakmaz. Fındık faresi aslanın öldüğüne kanaat getirince kulağından çıkar, şöyle bir etrafına bakar artık hazinenin sahibi benim diye bir ileri bir geri gider gelir. Hazinenin sahipleri gelip olanları görünce çok üzülürler ancak bu hazineyi yine bir aslan korur diye başka bir aslanı getirirler. Olanları bir kenardan seyreden fare "ormanı yakmadan bu aslanlardan kurtulamayacağım" diye gider kuyruğu ile bir ateş alır ama kuyruğundan tutuşarak ancak kendisini yakar. Böylece helak olup gider. İşte evladım İslam dini yeryüzüne inmiş en kıymetli hazinedir. Onu, Rabbin manada aslan gibi güçlü koruyucuları kıyamete kadar bekleyeceklerdir. Fare misali yezitler görünüşte galip olsalar da hakikatte bu bekçilerin aslan gibi koruyucu ve kudretli sıfatları nesilden nesile geçerek kıyamete kadar sürecektir.
Kedi de aslan gibi kediler familyasının bir üyesi olsa da aslan kadar güçlü ve hızlı olmadığı için bütün gün kendini bıçaklayacak değil ya! Ormanlar kralı değil ve asla da olmayacak! ... Zira kedi asla aslan olamayacağını bilse de bu onu hoplayıp zıplamaktan, koşturmaktan, avlanmaktan ve vahşi ormanların kralı olmasa da sizin kanepenizin kralı olmaktan alıkoymaz!
Sayfa 129Kitabı okudu
144 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.