Avrupa ve Amerika'da ( ve de Türkiye'de bence)
yaşayan müslümanların din konusundaki güçlüklerinde yardımcı olmanın adımlarından biri, Hazreti Peygamber'in hayatının yeni bir düzenlenmesi olacaktır. Sîretin bugünkü anlamı Peygamberimiz'in günlük yaşantısını aynen taklit etmek değil, Resulullah'ın hayatta taşıdığı ruh, hikmet ve gerçekleştiği dinamizmi kabul etmektir.
Tam olarak dinle ilgisi olmayan sorunları hallederken, Muhammed Aleyhisselamı örnek almak mecburiyeti yoktur.
Müslüman davranış hürriyetine sahiptir.
Kur'an-ı Kerim der ki : "İnsan kendi çabasının verimini görür. " Bir insanın iyi veya kötü şahıs olarak nitelendirilmesine sebep olan sorumluluk içinde yaşadığı özgürlüğü ve hareket etme gücünü hür bir şekilde geliştirmesi, bilinçli müslüman hayatının şartlarındandır. Bunların olmadığı yerde Hazreti Peygamber'i izlemek mümkün değildir.
Üç kez evlenmiş olan bir adam düşünelim. Örnek hep
aynıdır. Adam, güzel bir kıza aşık olur. Onunla evlenir ve
bir süre için çılgınca mutlu olur. Sonra, yavaş yavaş karısının
egemen olduğundan, özgürlüğünü kısıtladığından, vb. gibi
şeylerden yakınmaya başlar. Tartışmalar ve uzlaşmalar arasında dalgalanan bir dönemden sonra gerçekte karısına çok
benzeyen başka bir kıza aşık olur. Karısından boşanır ve bu
'ikinci büyük aşkı' ile evlenir. Ama ufak tefek değişikliklerle aynı durum yinelenir. Ve adam yeniden benzer tipte bir
kıza aşık olup bir kez daha boşanır ve 'üçüncü büyük aşkı'
ile evlenir. Yine aynı durum başına gelir ve adamcağız dördüncü bir kıza aşık olur. ·Bu kez (geçmişte her defasında aynı
inancı yaşadığını unutarak), gerçek aşkını bulmuş olduğuna inanmakta ve bu kızla evlenimek istemektedir. Eğer son
kız, bize, bu adamla mutlu bir evlilik yapma şansının olup
olmadığını sorsaydı ona ne söyleyebilirdik?
İnsanoğlu istemediği halde aynı şeyleri neden yapar?Çok kolay bir cevabı var bunun.Çünkü şikayet etse bile yaptığı davranış mutlaka iç dünyasında bir işine yarıyordur.
_Eğer birinin ruhunu görmek istiyorsanız, ona hayallerini sorun.
_İnsan doğasındaki en derin prensip, "takdir edilme" isteğidir.
_Alaycı tiplerin aslında acılarını gizlemeye çalıştığı gerçeği doğrudur.
_İnsanın dünyadaki durumu, kedinin kitaplıktaki durumu gibidir; görür ve duyar ama hiç bir şey anlayamaz.
_Yanlış anlayanlar tarafından
“Bir başka örnek, Atatürk'ün din düşmanlığı konusundaki yanılgıdır. Atatürk'ün İslâm dinine ve din adamlarına tümüyle karşı olduğu, resmi ideolojinin de onun karşıtlarının da (Türkiye'nin kurtuluşunu dinsel ilkeler çerçevesinde görenlerin de) özenle savundukları bir noktadır. Oysa her iki grup da yanılmaktadır. Atatürk yalnızca siyasal iktidarın dine dayalı olmasına karşıdır. Din adamları açısından da, bunlar ancak din adamı oldukları için siyasal iktidara ortak olmak isterlerse olumsuz bir tutum takınır. Siyasal iktidara el koymuş bir devrimci için bundan doğal bir davranış olamaz."
İnsanı terbiye eden şey, güzel bilgilerden çok gözü ile gördüğü güzel örneklerden edindiği davranışlardır. Bir güzel davranış, bir edep, dünyadaki bütün güzel şeylerden daha tesirlidir. Bugün toplumun gençlerimizin ve çocuklarımızın nasihatten çok iyi bir örneğe ihtiyacı vardır. Bildiği ile ve ihlas ile amel eden örnek insanın tesiri, sözden daha çok çekicidir. tesirlidir, faydalıdır.
Onun için örnek insanlar ilim ile amil olup, işi sözünü sözü de işini yalanlamamalıdır. Örnek insan güven veren insandır. Örnek insan kulu Rabbine karşı nasıl vaziyetini bulacağını öğretir.
"Haberi duydunuz mu, size sözünü ettiğim albay kör oldu, bakalım şimdi kendi fikri hakkında ne düşünecek, düşündü bile, kafasına bir kurşun sıktı, tutarlı bir davranış, evet efendim, ordu örnek olmaya daima hazırdır."
"Şimdi söyle bana," diyordu William, "Niçin? Bu kitabı niçin ötekilerden daha çok korumak istedin? Kara büyüye ilişkin kitapları, içinde belki de Tanrı'nın adına sövülen sayfaları neden uğrunda cinayeti göze almaksızın sakladın da bu sayfalar için hem kardeşlerini hem de kendini lanetledin? Güldürüden söz eden birçok başka
İlk dönem örnek nesli Kur'an'a; kültürünų ilerletmek, bilgisini artırmak, haz almak veya tamin olmak gibi amaçlarla yaklaşmazlardı. Onlar Kur'an'ı; kültürü geliştiren, ilmi ve fikhi hususlarda bilgi dağarcığını dolduran bir kaynak olarak algılamıyorlardı. Onlar kendilerinin ve içinde yaşadıkları toplumun nasıl bir hayat tarzı
"Resûlullah örnektir" ifadesi ile, "Resûlullah'da örnek vardır" ifadesi, Resûlullah (s.a.s) Efendimiz'i yorumlamada büyük farklılıklara, hatta çelişkilere yol açabilecek durumdadır.
"Resûlullah örnektir" dendiği anda, "bütün müslümanlar aynı şekilde Hazreti Peygamber'i örnek almak durumundadırlar; aksi halde günâhkâr duruma düşerler" anlamı akla gelmektedir. Halbuki ayette, "Sizler için Resulullah'da örnekler vardır" deniyor ki bu, "herkes kendine, kendi konumuna uygun olarak Allah'ın Elçisi'nde bir örnek bulabilir. O'nun şahsiyetinde alim-cahil, zengin-fakir, genç-ihtiyar, güçlü-zayıf, görevli-görevsiz her türden insanın örnek alıp kendine mal edebileceği bir tavır ve davranış vardır. Hiçbir mü'min bu şereften mahrum değildir" anlamında değerlendirilmelidir.