Derin bir keder, belki acı bir pişmanlık, sevecen anılar, sonra hayat hız kesmeden devam edecek.
Fiona, 60’lı yaşlarda, yüksek divan aile hukuku dairesinin hakimesi. Başarılı, çalışkan ve ünlü bir hakime.
Kitabın başlarında orta yaş krizi yaşayan eşi başka bir ilişki yaşamak istediğini, eşini terk etmek istediğini söyler ve aile içi ilişkileri sekteye uğrar, tartışma yaşarlar. Diğer yandan 17 yaşında Lösemi hastası Adam Henry, inandığı din gereği kan naklini günah olarak gördüğünden tedaviyi reddeder. Aynı şekilde ailesi ve çevreside bunu kabul etmezler. Hastane bu durumu acil görüşülmek üzere mahkemeye taşır. Çünkü hızlı bir şekilde karar verilmezse Henry’nin hayatı tehlikeye girecektir. Bu olayda hakime hanım fiona’ya çok iş düşer. Hem eşiyle ilgili durumları, hem iş hayatı, her taraftan kuşatılmış sorunlarla baş etmeye çalışarak çocuğun hayatı için bir karar verir.
Peki siz olsanız ne yapardınız? İnancınız gereği günah olan kan naklini kabul eder miydiniz?