Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Padişahların savaşa kadınlarını götürüp götürmediği aydınlığa kavuşmuş bir mesele değildir. Ancak Silahtar Tarihi'ne göre Viyana kapılarına yaptığımız seferlerde padişahın kadınları da ordu ile birliktedir. 2. Viyana Kuşatması'na doğru Edirne'den Belgrad'a hareket eden orduda 80 arabalık harem halkı olduğunu söyler Silahtar Mehmet Ağa. O zamanlar sarayın seferli koğuşunda bulunan Mehmet Ağa, muhtasar alayın 8 Nisan 1683'te Filibe Köprüsü'nün karşısında otağ-ı hümayun kurduğunu, padişah kadınlarının da şehirdeki Pirinççi Mehmet Paşaoğlu hanesinde konakladığını yazar. Bu sırada padişah ''Avcı'' diye bilinen 4. Mehmet'tir. Kendisi de harem kadınlarıyla birlikte Belgrad'ta kalmış, sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa ordu ile harbe gitmiştir.
Sayfa 24 - Altın Kitaplar - 1. Basım Aralık 1994Kitabı okudu
Osmanlı hanedanının rengi kırmızı, gelinliklerdeki hakim renkti. Hanedan dışı halk ise gelinliklerde, başta kırmızı olmak üzere mor ve mavi rengi kullanmıştır. 1898'de Kemaleddin Paşa ile evlenen 2. Abdülhamid'in kızı Naime Sultan ise ilk defa beyaz gelinlik yaptırarak, günümüze ulaşan beyaz gelinliğin öncüsü olmuştur.
Sayfa 76 - Altın Kitaplar - 1. Basım Aralık 1994Kitabı okudu
Reklam
Osmanlı tarihinde padişah yapılmak istenmiş tek kadın Esma Sultan'dır. Kasım 1809'daki yeniçeri ayaklanmasında kardeşi 4. Mustafa'yı öldürten 2. Mahmut tahttan indirilmek istenmişti. Osmanlı tahtının tek varisi ve sahibi olan 2. Mahmut'un tahttan indirilmesi tahtın sahipsiz kalması demekti. Bunun üzerine yeniçerilere ''Peki kimi padişah edeceksiniz?'' diye sorulduğunda hiç umulmayan bir cevap alınacaktır: ''Esma Sultan olsun, her kim olursa olsun padişah da bir adam değil mi?''
Sayfa 99 - Altın Kitaplar - 1. Basım Aralık 1994Kitabı okudu
Mimar ve ressam Melling ile anlaşabilmek için Latin alfabesini kullanmıştır.
İlk defa Latin harfleriyle mektup yazan 3. Mustafa'nın kızı Hatice Sultan'dır.
Sayfa 103 - Altın Kitaplar - 1. Basım Aralık 1994Kitabı okudu
Osmanlıda yalnız padişah vardır, geri kalan herkes kuldur, ancak kadın yoksa sultanlıkta yoktur.
•Osmanlıda Dans
Dans yeni yeni Fransa’da yayılmaya başlamış, bunu duyan Kanuni “rezalet” diye yerinden fırladığı gibi, Fransa kralına şu melalde bir kesin uyarı göndermiştir: “İşittim ki, memleketinizde kadın ve erkeklerin dans adı altında birbirlerine sarılmak suretiyle halk önünde ahlak ve hayâya mugayir davrandıkları süflî bir eğlence icat edilmiş. Bu rezaletin hudut olmamız dolayısıyla memleketime sirayeti ihtimali vardır. Bu itibarla mektubum elinize ulaşır ulaşmaz, derhal bu rezalete son verile! Aksi halde bizzat gelip o rezaleti kaldırmaya muktedirim.” Tarihçi Hammer, bu mektup üzerine dansın tam YÜZ YIL yasaklandığını kaydediyor.”
Sayfa 72
Reklam
Fatma Nesibe hanim/ Osmanlıda kadın
"Sizlerin oldukça katlanılır bir hayatınız var. Çevrenizden biraz daha asağıya baksanız, gözleriniz kararır, tüyleriniz ürperir. Kadın, hiçbir hakkı, onuru, hürriyeti olmayan, asağılanan, dayak yiyen, erkeğin dilediği anda 'bossun!' deyip kapının önüne atabildiği zavallı bir yaratık, bir esir, hizmetçi, ırgat, çocuk makinesi."
Fatma Nesibe hanim/ Osmanlıda kadın
"Bizim için bir sorun da erkeklerin esiri, oyuncağı, mülkü olmayı kabul eden, bu durumu savunan, bu hali dinin gereği sanan kadıncıklarımızın varlığıdır. Böyle sanmaları isteniyor, bu telkin altında ezilip kalıyor, özgürlükten, esitlikten korkuyorlar. Kara çarsafa bürünüyorlar. Bu bir giyim değil, erkeklerin bizi canlı can lıyken, ölmüsüz gibi bedenimize doladıkları kara kefendir..
Hangi çağda, hangi yasakla önlenebilmişti kimilerindeki bu eğilim? Osmanlı’da, sarayda, konaklarda, vezirinden şeyhülislamına yedikleri en yaygın halttı. “İzn alıp Cum’a namazına deyu maderden” diye Sadabad’a çağırıyordu serv-i revan sevgilisini Nedim. Kadın gider miydi ki Cuma namazına?
Sayfa 34 - Everest
Ek liste 3
Eğitim Kurumunun Adı  Kaza ve Sancak  Vilâyet  Ruhsat yılı  (Bilinenler yazıldı)   BASRA'da              Amerikan okulu ve diğer tesis yoktur.  Amerikan Koleji  Beyrut Merkez  BEYRUT  1240 (1824) de açılmış. Ruhsatsız çalışıyor.  Amerikan Kadın Semineri  "     "  "     Teoloji Semineri  Suku'l- Garb  "     Erkek Yatılı Okulu  "     "  "     Kız Lisesi (Nablus) Yahudiye     "     Akademi ve Sanat Okulu  Sidon  "     Kız Lisesi               "  "     Erkek Yatılı Okulu  Şveyr  "     Kız Semineri        Trablusşam  "     Erkek Lisesi          Abein  "     Erkek Yatılı Okulu  Lazkiye  "     Kız Yatılı Okulu   "  "     Beyrut Amerikan Okulu  Beyrut-Merkez  "     Kilise ve Okul      Humus  "     Kilise ve Okul      Ible's-Suki (Merci Avun)  "     Kilise ve Okul      Ul-Khiyun (Merci Avun)  "    
Reklam
“Orta Asya’da Müslümanlığı kabul eden Türkler ne zaman örtündü? Orta Asya’daki göçebe Türkmen kadınların sosyal hayat içindeki statüsü Hıristiyan ve Yahudi kadınlardan farklıydı. Müslümanlığı kabul ettikleri IX. ve XI. yüzyıllardaki yaşam biçimleri de geleneksel Müslüman yaşamına uymuyordu. Osmanlı döneminde, Bizans alınana kadar örtünme kurumsal
Kara çarşafın Türkiye’ye gelişi
“XIX. yy’ın ortalarında kadınlar İstanbul’da çarşaf giymeye başladı. 1850’lerde Suriye Vilayeti’nden dönen Suphi Paşa’nın karısı İstanbul’da ilk çarşaf giyen kadın oldu. Daha çok Yunanlılarda görülen bu giysi, Meşrutiyet dönemine değin baştan yere kadar uzanan kolsuz tek parçalı bir sokak kıyafetiydi.” ... “1880’li yıllar çarşafın hızla
226 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.