Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Jack Kerouac Kendini Anlatıyor Ben hayatım boyunca pranga mahkûmiyetlerinden kaçan köksüz bir ağaç oldum. Ne durmayı ne de aynı yolu ileri geri kat etmeyi severim. Bana sorarsanız, gerçek yaşam hiç durmadan dosdoğru denize doğru gitmektir. Öyküler söylemek, öyküler dinlemek, öyküler yaşamak… Benim öyküm de onlardan biri. Her zaman gizlice
Bilim tarihi akla duyulan inanç ve gerçek düşüncesiyle doludur. Copernicus, Kepler, Galileo ve Nevvton'un akla karşı sarsılmaz inançları vardı. Bu nedenle Bruno kazıkta yakılmış, Spinoza ise afaroz edilmişti. Mantıklı düşünce kavramından bir kuramın oluşturulmasına doğru atılan her adımda inanca gerek vardır: Mantıklı bir düşünceye, doğru olabilecek bir varsayıma, en azından geçerliği konusunda herkesin fikir birliğine vardığı kurama inanç. Bu inancın kökleri kişinin deneyimlerinde, düşünce, gözlem ve yargı gücüne olan güvenmede yatmaktadır. Buna karşın mantıklı olmayan inanç, bir otorite ya da çoğunluk onayladığı için kabul edilir. Otoritenin ya da çoğunluğunun fikrini gözüne almadan kişinin üretken düşünce ve gözleminden doğan özgür yargılarında temellenen inanç ise mantıksal inançtır.
Reklam
Bir hayvan, duygusal donanımı ne kadar incelikten yoksun ve ilkel olsa da özgürlüğe karşı kayıtsız değildir. Esir ve rahat bir hayat sürmektense tehlikeli ve özgür bir hayat yaşamanın daha iyi olduğu, en kaba içgüdüye ait arşivlerin bir yerlerinde kayıtlıdır. Kafeste, hatta daha kaliteli hayvanat bahçelerinin sunduğu “doğal parklar”da bile bir
İnsanın belki bir şey görürüm diye, ara sıra çit aralığından dünyaya baktığı olur; ama görüp göreceği, göğün ufak bir parçası, bir de yabani otlar sarmış yüksek, toprak bir tabya… Nöbetçiler tabyanın üstünde gece gündüz aşağı yukan dolaşırlar. Yıllann geçeceğini, senin hep böyle gelip ancak bir çit aralığından etrafı seyredebileceğini, hep aynı tabyayı, aynı nöbetçileri, aynı küçücük gök parçasını, ama tutukevi üstündeki göğü değil de başka, uzaktaki özgür göğün bir parçasını göreceğini düşüneceksin. Gözünüzün önüne iki yüz adım boyunda, yüz elli adım eninde kocaman bir avlu getiriniz. Bu düzgün olmayan altı köşeli avlu, yüksek kazıklar arasıma çekilen bir çitle çevrilmiştir. Toprağa derince gömülmüş olan bu çitin uzun uçlan sivri kazıklarının köşeleri birbirine bitişiktir. Kazıklar enli tahta parçalanyla birbirine eklenmiştir. İşte bu, tutukevinin dış duvarıdır. Duvarın bir yanında, her zaman kapak, nöbetçilerin gece gündüz bekledikleri sağlam, çift kanatlı bir kapı vardı. Kapılar, tutuklular çalışmaya gönderildiği zaman, verilen buyrukla üzerine açılırdı. Bu kapının öte yanında aydınlık, özgür bir dünya vardı; orada insanlar normal hayatlarını sürdürürlerdi. Ama duvarın bu yanındakiler için o dünya, yalnız bir masaldan ibarettir. Burada bambaşka, hiçbir yere benzemeyen bir dünya vardı. Kendilerine göre yasalar, kendilerine göre elbiseler, ahlâk ve âdetler ve ölü diri bir ev… Hiçbir yerde olmayan hayat, bambaşka insanlar.
Eskiden,dünyanın öteden beri aşağı ve üstün ırklara,renkli ve beyaz ırklara bölündüğüne,bunlardan birinin uygarlaşma yeteneğinin olmadığına ve sömürülmeye mahkum olduğuna,ama diğerlerinin uygarlığın tek sahibi ve öbürlerini sömürmekte yetenekli olduklarına inanmak -olağandı-.Şimdi bu efsaneye yıkılmış ve sona ermiş gözüyle bakılmalıdır.Ekim Devrimi'nin en önemli sonuçlarından biri şudur:Ekim Devrimi,Sovyet gelişmesinin akıntısına giren Avrupalı olmayan,kurtulmuş halkların,gerçekten ileri bir uygarlık geliştirmede Avrupa halklardan daha az yetenekli olmadıklarını pratikte göstererek bu efsaneye öldürücü bir darbe indirmiştir.Eskiden,ezilen halkların biricik kurtuluş yönteminin,burjuva milliyetçiliği yöntemi;bir milletin öbüründen kopması yöntemi;milletlerin arasına nifak sokma yöntemi,çeşitli ülkelerin emekçi kitlelerinin arasında milli düşmanlığı kuvvetlendirme yöntemi olduğuna inanmak -olağandı-.Şimdi bu efsaneye çürütülmüş olarak bakılmalıdır.Ekim Devrimi'nin en önemli sonuçlarından biri,devrim yönteminin,ezilen halkların kurtuluşunun proleter ve enternasyonal yönteminin biricik doğru yöntem olarak mümkün olduğunu ve amaca uygunluğunu pratikte göstererek,çeşitli halkların işçi ve köylülerinin özgür irade ve enternasyonalizm temelinde kardeşçe ittifakının,mümkün olduğunu ve amaca uygunluğunu pratikte göstererek bu efsaneye öldürücü darbeyi indirmiş olması gerçeğidir.Bütün ülkelerin emekçilerinin gelecekte tek bir dünya ekonomisi içinde birleşmeleri için bir örnek olan sosyalist Sovyet Cumhuriyetleri Birliği'nin varlığı bu konuda kesin olarak doğrudan doğruya bir kanıt değerindedir.
Kentin kapısı önünde ve ocaklarınızın başında özgürlüğünüze tapınmak üzere yere kapanmış olduğunuzu görmüşümdür. Bu tapınmalarınız sırasında, kölelerin, kendilerinizi ezip öldürmekte olan bir zalim buyrukçunun karşısında eğildikleri gibi öne kapanmıştınız. Hatta aramızda en özgür diye bilinenin bile, tapınağın korusunda ve burçların gölgesinde
Reklam
Stefan Zweig'in anlatımıyla Michel de Montaigne biyografisi
Montaigne’in yapıtının bütünü içinde yalnızca tek bir formüle ve tek bir katı sava rastladım: “Dünyanın en önemli şeyi, insanın kendi kendisi olmayı bilmesidir.” İnsanı soylu kılan, makam, kanın ayrıcalığı, yeteneği değil, kişiliğini korumayı ve kendine özgü biçimde yaşamayı başarma ölçüsüdür. Bu nedenle Montaigne’e göre sanatların en yüce olanı,
Bu küfür değildir. Tanrı’nın, Buda’nın bir buçuk kilo ketene indirgenmesi değildir; tam tersine bir buçuk kilo keten kutsallığa, Budalığa, Tanrı’ya dönüştürülür. Bu küfür değil, bugüne kadar söylenmiş en kutsal sözlerden biridir. Bu, anlaşılması gereken en temel hakikatlerden biridir. Ondan sonra bu güzel meselin içine girmek çok kolay
Bu güzel metaforların şifresini kendi başına çöz; derinlemesine düşün onlar hakkında. Bu yüzden hikayeler üzerinden konuşuyorum. Onlar üzerinden hiç kimse konuşmamıştı. Niçin ben bu küçük hikayeler üzerinden konuşuyorum? -sadece nasıl düşüneceğine dair sana birkaç ipucu vermek için. Bunlar bu hikayeler üzerine yapılan yorumlar değiller; ben bir
9. BÖLÜM SONSUZ SABIR Bir zamanlar cennet meyvesini işitmiş olan bir kadın vardı. Ona tamah etti. Adına Sabar diyeceğimiz bir dervişe sordu, “Bu meyveyi nasıl bulabilirim ki böylece mevcut bilgiye erebileyim? “Sana verebileceğim en iyi tavsiye benimle çalışman olur,” dedi derviş. “Fakat böyle yapmazsan, kararlı bir şekilde ve bazen yerinde
Reklam
Sen, sen olarak yok olmak zorundasın, o zaman gerçek ortaya çıkar. Gerçeğin ne olduğuna dair hiçbir fikre sahip değilsin, rüyalarında bile. Sen gerçek dışısın ve gerçek dışılıkta yaşıyorsun. Rüyalarda yaşıyorsun, uykuya dalmış vaziyettesin. Uyanışın nasıl bir şey olacağını kavrayamazsın. Yalnızca bir tek şey söylenebilir: Bildiğin hiçbir şeyi
Ayaz, büyük fatih, Put Kıran Gazne Hükümdarı Mahmut’un ahbabı ve kuluydu... Bu kıssada kullanılan her kelimenin üzerinde dur. İslam putlara inanmaz ama bu Müslümanlar tarafından yanlış anlaşılmıştır. Putlara inanmamak başka bir şey, kalkıp başkalarının putlarını yok etmeye başlamak başka. Aslında birinin putunu kırmak demek, olumsuz yönde de
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.