Anthony Burgess'in Otomatik Portakal'ı, distopik bir gelecekte geçen, şiddet ve ahlak üzerine sorgulamalara yer veren, edebiyat tarihinin en çarpıcı eserlerinden biri.
Hikayemiz, şiddet eğilimi gösteren genç Alex'in etrafında dönüyor. Alex, "ultraviolence"a, yani şiddete karşı koyamayan bir karakter. Roman, Alex'in vahşet dolu maceralarını ve şiddetten arınmak için devlet tarafından uygulanan deneysel bir tedaviyi konu alıyor.
Otomatik Portakal, sadece bir distopya romanı değil, aynı zamanda insan iradesi, özgürlük ve ahlak kavramları üzerine de derin düşüncelere sevk ediyor. Alex'in vahşet ve sevgi arasındaki ikilemi, okuyucuyu insanlığın karanlık ve aydınlık yönleri üzerine düşünmeye teşvik ediyor.
Kitap, Burgess'in yarattığı "Nadsat" adlı yapay bir dil ile yazılmış. Bu dil, romanın atmosferine ve Alex'in karakterine dair önemli ipuçları veriyor.
Otomatik Portakal, kolay bir kitap değil. Şiddet içeren sahneleri ve karmaşık temaları ile okuyucuyu sarsabilir. Ama aynı zamanda, edebiyatın en etkileyici ve unutulmaz eserlerinden biri olma özelliğini de taşıyor.
Siz de insanlığın karanlık ve aydınlık yönlerine dair sarsıcı bir hikaye okumak istiyorsanız, Otomatik Portakal'ı okumanızı şiddetle tavsiye ederim.