Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ben Meselemi Hiç’e Bıraktım
Neymiş benim üstlenmem gereken o bir sürü mesele? Öncelikle iyi meseleleri benimsemeliymişim, sonra Tanrı meselesini, insanlık, hakikat, özgürlük, insaniyet, adalet meselelerini; dahası halkımın, hükümdarımın, vatanımın, meselelerini; ayrıca tin (ruh) meselesini ve daha binlerce başka meseleyi… Bir tek Benim kendi meselem hiçbir zaman Benim
Sayfa 18 - Kaos YayınlarıKitabı okudu
Peki neler yakınlaştırır kalpleri? Birbirimize kendini iyi hissettirmek... Yapılanı görmek... Dinlemek... Çözüm odaklı olmak... Rollerimizi kolaylaştırmak... Yardımsever olmak... Aynılıkların altını çizmek... Bazı ortak hayaller kurmak... Evliliğin de ihtiyaçları olduğunu görmek... Sevmek, sevdiğini göstermek.... Birbirimiz için elin kızı ya da oğlu olduğumuzu değil, eş olduğumuzu unutmamak... Güven vermek, güven duymak... İşte o zaman küçük problemler çözülür, evlilik kendi diktiğiniz meyve ağaçları ve çiçeklerle dolu bir bahçeye döner. Herkes hayata evinden üstüne sinen kokusuyla karışıyor. Bu bölüme bir soruyla başlayayım o vakit; Sizin üstünüze sinen koku ne peki? Gül kokuları mı is kokuları mı?
Reklam
İslam dini gelmeden önce, cahiliye döneminde kız çocuklarını öldürürlerdi. Kimi fakirlik korkusuyla, kimi toplumda aşağılanmamak için, kimi namusuna leke gel- mesin diye yapardı bunu. Hz. Ömer müslüman olmadan önce eşi hamileydi. Eşinin bir erkek çocuk doğurmasını bekliyordu. Bebeğin kız olduğunu söylediklerinde çok sinirlendi ve çocuğu öldürmek
kapitalizm'e övgü; (işte bir fikir böyle savunulur!)
Demek paranın her kötülüğün kaynağı olduğunu düşünüyorsunuz,” dedi Francisco d’Anconia. “Peki, paranın kökünün ne olduğunu hiç sorguladınız mı? Para bir mübadele aracıdır. Ortada değiş tokuş edilecek ürünler, onları üretecek insanlar olmazsa, para da var olamaz. Para aslında, birbiriyle iş yapmak isteyen insanların, değere karşı değer verme
- Ama monsenyör, peki ya haydutlar? - Bakın, bu ihtimali de düşünüyorum. Karşıma çıkabilirler. Onların da kendilerine yüce Tanrı'dan söz edilmesine ihtiyaçları olmalı. - Monsenyör; onlar kurt sürüsünü andıran bir çete! - Sayın başkan, belki de İsa beni tam da bu sürünün çobanı olarak görevlendirdi. Tanrı' nın ne yapmak istediğini kim bilebilir? - Monsenyör, sizi soyacaklar. - Soyulacak bir şeyim yok. - Sizi öldürecekler. - Saçma sapan şeyler mırıldanarak yoluna giden yaşlı bir papazı öldürmek neye yarar? - Ah! Tanrım! Ya onlarla karşılaşırsanız? - Onlardan benim yoksullar için sadaka isterim. - Monsenyör, Tanrı adına, oraya gitmeyin! Hayatınızı tehlikeye atıyorsunuz. - Sayın başkan, hepsi bu mu? Ben bu dünyada, hayatımı değil ruhları korumak için bulunuyorum.
Sayfa 31 - I.Cilt, 8.Basım, Ocak 2019
Çiçeklerin nasıl hassası,kırılganı varsa fazla rahatı ve her ortama uyum sağlayanı da var.İnsanların karakter türleri için de bu tespit geçerli.Bazıları narin birer mimoza iken bazıları su bile istemeyen aloe vera bitkisi.Peki her çiçeğin büyümek için farklı ihtiyaçları olduğunu bilen bizler birbirimize tavsiye verirken aynı hassasiyeti gösteriyor muyuz?Ne de olsa hepimize iyi gelecek şeyler,parmak izimiz kadar farklı ve bize özel.Bize uymayacak olanlar ise bizi yeşillendireceği yerde soldurup mutsuz eder.Herkesin yolu da huyu da yaşadıklarına yorumu da farklıdır.Ama inandığım bir şey var:Benzer kuşlar birlikte uçar.Eğer bir tavsiye isteyecekseniz bunu size ancak beraber uçtuğunuz benzer bir kuş verebilir.Benzer insanlar birbirini sever.Benzer akıllar benzer düşünür.Benzer zihinler birbirini anlar.Ve inanıyorum ki benzer ruhlar eninde sonunda birbirini bulur.
Reklam
Biliyorsunuz, para her kötülüğün kaynağıdır... O da, paranın tipik bir ürünü. Rearden, Francisco’nun bu sözü duyabileceğini sanmamıştı, ama genç adamın ciddi ve nazik bir gülümsemeyle oraya döndüğünü gördü. “Demek paranın her kötülüğün kaynağı olduğunu düşünüyorsunuz,” dedi Francisco d’Anconia. “Peki, paranın kökünün ne olduğunu hiç
Plato Film Yayınları - Çeviren: Belkıs Çorakçı DişbudakKitabı okudu
Para nedir?
“Demek paranın her kötülüğün kaynağı olduğunu düşünüyorsunuz,” dedi Francisco d’Anconia. “Peki, paranın kökünün ne olduğunu hiç sorguladınız mı? Para bir mübadele aracıdır. Ortada değiş tokuş edilecek ürünler, onları üretecek insanlar olmazsa, para da var olamaz. Para aslında, birbiriyle iş yapmak isteyen insanların, değere karşı değer verme
Ilk sırada oturan, beyaz dağ kepeneği giymiş bir ihtiyar sordu: “Cevher! Rusya ve Amerika bizi tanımazsa ne yaparız?" Cevher'in gözleri parladı, hafifçe üzerine eğilmiş olduğu kürsünün ardinda birden doğruldu: "Onların tanımasını ne yapacağız! Atalarımız binlerce yıl dağlarda onların haberi olmasa da özgürce yaşadılar. Biz de atalarımız gibi yapacağız. Onların bizi tanımalarını bırakın bir yana. Biz onları tanırsak lütfetmiş oluruz!" dedi ve gülmeye başladı. Onun gülmesi bir dalga etkisiyle kalabalığa yayılıyor, herkes aynı şekilde gülüyordu. Dedikleri doğruydu. Bu insanlar hiçbir yeri işgal etmeden kendi toprakları üzerinde özgürce yaşayacaklardı. Bunun için de kimsesinin müsaadesine ihtiyaçları yoktu. Bu arada kendine güveni olmayan birinin sesi duyuldu: “Cevher! Peki ya açlıktan ölürsek?" Cevher yine gülmeye başladı: "Ha ha ha! Bizde kimse açlıktan ölmedi. Ruslar aç kaldıklarında Povolje'den buralara geldiler. Kendi sahiplerinden kaçan Rus köleleri bize sığındılar da yine kimse aç kalmadı. Bizim ölümümüz açlıktan değil, olsa olsa gururdan olur."
Sayfa 115
Brutus ve Caesar Konuşması
“Bütün Roma düştüğünü görmek için bekliyor,” dedi Decimus Junius Brutus. Uzaklara dalmış bakışların ve bir hamlede kendilerine dönecek sırtların arasından geçip banyoya doğru yürüyorlardı. “Çakallar kan kokusu almakta ustadır Brutus, ama ne var ki yara almış bir arslanı yakalayacak cesaretleri bile yoktur,” dedi Gaius Julius Caesar, aşağılayıcı
Reklam
Türk Ocakları Buradan alıyor, Malazgirt zaferinden bahsediyor, ondan sonra 1908'de Türk Derneği'nin kurulduğundan, daha sonra Türk Yurdu Cemiyeti'nin kurulduğundan bahsediyor, daha sonra Türk Ocağı'nın kurulmasından bahsediyor. Peki bunları niye faşistlikle suçluyor anlamıyorum. Bunların faşizmle hiçbir alakası yok.'Bunlar kurulduğu, faaliyete
Arıları bal üreten, kovanlarda yaşayan, ara sıra da iğneleriyle bizi sokan canlılar olarak görürüz çoğunlukla. Oysa bundan çok daha fazlasıdırlar. Yediğimiz meyve, sebze ve tahılların birçoğu onların taşıdığı polenler sayesinde yetişir örneğin; birçok bitki onların sayesinde ürer. Peki her üç lokmamızdan birini borçlu olduğumuz bu çalışkan dostlarımız hakkında ne biliyoruz? Arıları incelemeye başladıktan sonra tam bir arı sevdalısına dönüşen doğabilimci Thor Hanson, bu kitapta bizi zengin ve büyüleyici bir mikrokozmosa davet ediyor. Balarıları, eşekarıları ve yabanarılarından başka arı tanımıyorsanız şaşırmaya hazır olun, çünkü birbirinden ilginç özellikleri ve yaşam tarzlarıyla çeşit çeşit arı tanıyacaksınız: kazıcılar, madenciler, duvarcılar, yaprak kesenler, üçkâğıtçı guguk arıları ve daha niceleri. Bu esnada arılarla ilgili birçok sorunun yanıtını öğreneceksiniz: Arılar nasıl ortaya çıkıp farklılaştı? Çiçeklerle birlikte nasıl evrim geçirdiler? İnsanın evriminde nasıl bir rol oynadılar? Günümüzde arı nüfusunu tehdit eden etkenler neler? Arıların azalması insanlar ve dünya ekosistemi için ne anlama geliyor? Arısız bir dünya neye benzer? Onları korumak için ne yapabiliriz? “Bugün geldiğimiz noktada arıların yardımımıza ihtiyaç duyduğuna şüphe yok,” diyor Hanson. “Ama en az onun kadar merakımıza da ihtiyaçları var. Varlığımızda hayati bir rol üstlenen bu canlıların tarihini ve biyolojik yapısını incelemek insanı kolayca bir arı meraklısına çevirebilir, ki elinizdeki kitabın amacı da bu aslına bakılırsa.”
Alıntı 9 sayfa, evet hepsi önemli
Seaview Sokak Hekimi Kolektifi'nde yaptığım röportajlarda ana prensibin "zarar vermemek" olduğu söylendi. Bunun onlar için ne anlama geldiği konusunda onları sıkıştırdığımda önce SSHK'nin öğrettiği taşıdıkları risk yüzünden başvurmadıkları MYHAY gibi prosedürleri saydılar, ardından kullandığından biraz daha riskli olabilecek
Sayfa 115Kitabı okudu
(COK UZUN VE KİTAPTA HERBİR SÖZÜN DÜŞÜNÜLESİ EN NAİF BÖLÜMÜ) “ Momo, şimdi o büyük salonun içindeydi. Burası en büyük kiliseden daha görkemli, en büyük istasyonların salonlarından bile daha genişti. Güçlü sütunların üzerinde yükselen tavan neredeyse görünmüyordu. Etrafta hiç pencere yoktu. Kocaman salonu aydınlatan altın renkli ışık çevrede
Sağ - Sol Çatışması
*İnsanların teröre bulaşmasının çeşitli sebepleri vardır. Maddî ve manevî ihtiyaçlar içinde kıvranan ve normal yollardan ihtiyaçlarını karşılayamayan insanlar teröre başvurabilir. Değer sağlama, önemli bir kişi olma arzusu, kendim kabul ettirebilmek ihtiyacı sağlıklı bir yol bulamazsa göremezse hastalıklı, yasaya aykırı yol olan teröre sapabilir.
53 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.