Kapımızı bir sabah rüzgârı çalsın istiyoruz, bir insan sesi bizi onaylasın, bizi dinlesin, bize bu dünyada varlığımızın bir işe yaradığını hissettirsin..
Şimdi dünya herkesten yapılmış bir gönül yorgunluğu.
Şimdi dünya soğuk. İnsan büyüdükçe bir bir ayrılıyormuş sevdiklerinden. İnsan güzellikten önce korkuyu görüyormuş.
Şimdi dünya eşiklerde bir salkım gözyaşı. Kimse odalara sığmıyor.
bitiş
O en öksüz köşesine sığındığımız yalnızlığın
Yalnızlığın teselli çiçekleri üstümüze
Göçen son kuşların sedef gagalarından dökülür
Şehir bir mahşer gibi içimizde ölür..
Sesinde bunca yağmur birikmiş
yeryüzü iki sokak ötende
zaman oradan karışıyor hayata
yorgun göğsünün üzerinde kuşlar
kıpır kıpır.
ağacın kalbi kabuğunda
gökyüzü bulutun tașıdığı mavi
rüzgâr kimbilir nereden gelir
yarı yarıya bölüşüyoruz bir günü
yerle gök arasında.
bunca uykusuz ağaç varken
orman bir başına kalmış gecede
oturmuş bizi bekliyor yağmur
bir hayâlden çıkmış gibi dalgın
ve tedirgin kendine.