“Enine boyuna yapısıyla herkesin önderiydi,
ama tatlı dilli bir konuşmacıydı: Hekademos’un
ağacına tünemiş, tatlı ezgiler yayan
ağustosböcekleri gibiydi tastamam.”
-Phliuslu Timon’ın, Platon hakkındaki cümleleri.
1. Platon Kimdir?
“…derler ki adalet kurdun hakkını da savunmayı gerektirir.” (sayfa 62)
M.Ö. 428 ya da 429’da doğduğu düşünülen
Not: Aşağıdaki incelemede, yaşamış en bilgili insanlardan biri olan Aristoteles’in eseri ekseninde Antik Yunan zamanlarına bir yolculuk gerçekleştireceğiz. Bu kez edebiyat, mitoloji ve felsefe ağırlıklı değil, politika ağırlıklı olacak. Ve sadece kitaba dair değil, filozofun hayatına, felsefesine ve eserlerine de uzanan bir inceleme olacak aynı
Tanrı’nın varlığına inanmayı seçmemiz ve her şey bittiğinde Tanrı’nın olmadığının ortaya çıkması büyük bir sorun değildir. Eh, tabii Yedi Ölümcül Günah’ı şöyle doyasıya yaşayamadan gitmiş oluruz ama bu, diğer seçenekle karşılaştırıldığında önemsizdir. Öte yandan Tanrı yoktur der ve sonunda kendisiyle karşılaşırsak hapı yuttuk, yani ebedi saadeti kaçırdık demektir. Bu nedenle, der Pascal, Tanrı varmış gibi yaşamak stratejilerin en iyisidir. Bu tavır, akademik çevrelerde “Pascal’ın Bahsi” adıyla bilinir. Biz sıradan insanlarsa
buna kısaca “neme lazım” deriz.
"Tanrı varmış gibi yaşamak stratejilerin en iyisidir. Bu tavır, akademik çevrelerde "Pascal'ın Bahsi" adıyla bilinir. Biz sıradan insanlarsa buna kısaca "neme lazım" deriz."
Klasiklerle Felsefe isimli kitabından ve bu kitabı temel alarak gerçekleştireceğim etkinlikten, daha doğrusu uzun soluklu bir okuma planından bahsedeceğim.
Öncelikle, daha önce iki kitabını okumuş olduğum yazarın henüz benim de okumadığım ancak yüzeysel olarak incelediğim ve
Küçükken oynadığınız oyunları düşünün. Saklambaç, körebe, evcilik... Kolay İlerlemek için tek bir oyunu ele alalım. Mesela körebe. Bu oyunda, her oyunda olduğu gibi, bazı roller vardır. Mesela, birisi “ebe” olur. Ebe gözünü kapatır, diğerleri de gözü kapalı olan ebeden kaçmaya çalışır. Buraya kadar sıkıntı yok sanırım. Peki...bu ebemiz gözüne
Yirmi gün süren, gerçekten ''keyifli'' bir okuma sonrasında sizleri bu kitabı okumaya yönlendirmek için ne yazacağımı bilemiyorum. Mesele felsefe, hatta siyaset felsefesi olunca birçoğumuzun günlük hayatın hayhuyu ya da memleketin iç karartan siyasi gündemleri yüzünden bu meseleleri ne kadar yorucu bulduğunun farkındayım. Farkındayım çünkü kitap
On yedinci yüzyıl Fransız matematikçi ve filozofu Blaise Pascal Tanrı'ya inanmaya veya inanmamaya karar vermenin, temelde bahse tutuşmak olduğunu öne sürmüştü. Tanrı'nın varlığına inanmayı seçmemiz ve her şey bittiğinde Tanrı'nın olmadığının ortaya çıkması büyük bir sorun değildir. Eh, tabii Yedi Ölümcül Günah'ı şöyle doyasıya yaşayamadan gitmiş oluruz ama bu, diğer seçenekle karşılaştırıldığında önemsizdir. Öte yandan Tanrı yoktur der ve sonunda kendisiyle karşılaşırsak hapı yuttuk, yani ebedi saadeti kaçırdık demektir. Bu nedenle, der Pascal, Tanrı varmış gibi yaşamak stratejilerin en iyisidir. Bu tavır, akademik çevrelerde "Pascal'ın Bahsi" adıyla bilinir. Biz sıradan insanlarsa buna kısaca "neme lazım" deriz.
Sen çözemezsen Kant çözer, bilemedin Platon, olmadı Aristo hadi o da olmazda Epikür...
12 farklı Filozof günümüzde yaşasaydı bizim karşılaştığımız sorunlara ne gibi tepkiler verirdi sorusunun cevabı tam olarak bu kitap oluyor.
Çiçeği burnunda bir sosyolog olarak okuduğum ilk felsefi içerikli kitap olma özelliğine sahip bu kitap beklentileri çok yüksek tutmazsak keyifli bir okuma sağlıyor.
Her bir bölüme öncelikle tatlı bir çizim ve keyifli bir başlıkla başlanıyor. Daha sonra günlük sorunlar, bahsi geçen filozofumuzun duruma vereceği tepki, kendisine kısa bir bilgilendirme ve son olarak konuyla alakalı okunabilecek eseri şeklinde ilerliyor.
Eğer sizin de felsefeye ilginiz var ama neresinden başlayacağınızı bilemiyorsanız bu kitap kolay bir başlangıç yapmanızı sağlayabilir.
Söz konusu filozoflar: Spinoza, Aristo, Nietzsche, Epikür, Platon, Pascal, Levinas, Heidegger, Kant, Bergson, Wittgenstein, Mill.