Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

96 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Platon’dan Aşk, Güzellik ve Retorik Üzerine Bir Diyalog: Phaidros
“Enine boyuna yapısıyla herkesin önderiydi, ama tatlı dilli bir konuşmacıydı: Hekademos’un ağacına tünemiş, tatlı ezgiler yayan ağustosböcekleri gibiydi tastamam.” -Phliuslu Timon’ın, Platon hakkındaki cümleleri. 1. Platon Kimdir? “…derler ki adalet kurdun hakkını da savunmayı gerektirir.” (sayfa 62) M.Ö. 428 ya da 429’da doğduğu düşünülen
Platon (Eflatun)
Platon (Eflatun)
, Atinalı bir filozoftur.
Diogenes Laertios
Diogenes Laertios
, “
Ünlü Filozofların Yaşamları ve Öğretileri
Ünlü Filozofların Yaşamları ve Öğretileri
” adlı kitabında anne tarafından soyunun Atina’nın ünlü devlet adamları ve şairlerinden
Solon
Solon
’a dayandığını söyler. Baba tarafından ise Atina’nın efsanevi krallarından Kodros’un ve Messenia Kralı Melanthos’un soyundan geldiği rivayet edilir. Aristokrat bir sınıfa mensup olan Platon’un bütün hayatı da yine bu çizgide devam eder. Asıl isminin Aristokles olduğu ve bu ismi dedesinden aldığı, Platon ismini ise beden eğitimi hocasının taktığı söylenir. Ve modern dünyada bizler onu Platon olarak tanıyoruz. İslâm dünyası ise "Eflatun" olarak hitap eder Platon'a. Şiir, resim, müzik ve gramerle de ilgilenen Platon’un tragedya yazdığı da bilinir fakat yarışmalara katılacağı esnada
Sokrates
Sokrates
’in sesini duyduğu ve anlık bir kararla şiirini yaktığı rivayet edilir. Siyasetçi olmaya hazırlanan Platon, hem anne hem de baba tarafından kolaylıkla siyasi arenaya atılabilecekken o felsefeyi seçer. Bunda, ailesinin hocası Sokrates’e karşı olan tutumlarının etkisi büyüktür. Sokrates'i sevmedikleri için, Platon'un felsefeyle ilgilenmesini de desteklemezler. Bir diğer önemli etmen ise Sparta ile Atina arasında süregelen Peloponnessos Savaşları ve onun sonuçlarıdır. Bu gibi sebeplerle siyasetle arasındaki mesafeyi açan Platon böylelikle dünya tarihinin en büyük filozoflarından biri olur. M.Ö. 348 ya da 347 yılında öldüğü düşünülen Platon, günümüz dünyasında eserleri ve fikirleriyle var olmaya devam ediyor. 2. Platon’un Ölümden Dönüşü ve Akademia’nın Kuruluşu: “Çünkü mahkemelerde hiçbir zaman kimse hakikatlerle ilgilenmez, herkes ikna edici olanlarla ilgilenir.” (sayfa 62)
Platon (Eflatun)
Platon (Eflatun)
, hocası
Sokrates
Sokrates
’in aksine sık sık Atina dışına çıkmıştır. Megara, Kyrene (günümüzde Libya), Mısır, İtalya bunlardan yalnızca bazılarıdır. Platon yine bu yolculuklarından birinde Syrakusa’dan Atina’ya geri dönerken gemi saldırıya uğrar. Atina ile savaş halinde olan Aigina adasındaki köle tacirlerinin eline düşen Platon’u Kyreneli zengin tüccar Anniketis kurtarır. 30 mna ödenerek kurtarılan Platon, Atina’ya döndüğünde dostları tarafından karşılanır ve dostları aralarında para toplayarak tüccara bu parayı geri ödemek isterler. Fakat tüccar kabul etmez ve toplanan para dünyanın ilk resmi üniversitesi olarak bilinen Akademia’nın kurulması için harcanır. Dönemine göre her anlamıyla bir devrim olan bu okula kadınlar da kabul edilir ve bu kararda Sokrates’in kadınlarla erkeklerin eşit olduklarına dair düşünceleri önem taşır. Okulun öğrencileri arasında 20 yıl kadar eğitim gören ve Platon’un en gözde öğrencilerinden biri olarak bilinen büyük filozof
Aristoteles
Aristoteles
de vardır. M.Ö. 387’de Platon tarafından kurulan Akademia, İmparator Iustiniaus dönemine kadar (M.S. 529) faaliyette kalarak eğitimde bir ekol haline gelmiş ve dünyanın dört bir yanından öğretmen ve öğrencileri ağırlamıştır. Okulun girişinde "geometri bilmeyen giremez" cümlesi yazılıdır. Bu durum bizlere dünya üzerindeki ilk üniversitenin seviyesini gösterir. Günümüzdeki üniversitelerle kıyasladığımızda ise üzücü gerçeklerle karşı karşıya kalırız. 3. Platon’un Fikirleri, Öğretileri ve Felsefesi Hakkında Kısaca: “İzleyeceğin yolun uzun olmasına şaşırma, düşündüklerine ulaşmak istediğin için değil, büyük şeylere ulaşmak istediğin için uzundur.” (sayfa 64)
Herakleitos
Herakleitos
, Pythagoras ve
Sokrates
Sokrates
’ten etkilenen Platon, eserlerinin birçoğunu kaleme alırken bu filozofların öğretilerinden yararlandı ve zamanla kendi felsefesini oluşturdu. Yine
Diogenes Laertios
Diogenes Laertios
’un aktardığı bilgiye göre, felsefesindeki duyumsama öğretisini Herakleitos’tan, akılla kavrama öğretisini Pythagoras’tan, siyasa öğretisini ise Sokrates’ten almıştır. Bunlara ek olarak komedya yazarı
Epikharmos
Epikharmos
’un eserlerini de dikkatli bir şekilde okuduğu ve fikirlerini geliştirmek üzere yararlandığını söylemek mümkündür.
Platon (Eflatun)
Platon (Eflatun)
’un temel öğretilerinden biri, insanın hayatında mutluluğu yakalamasıdır. Yetkin ve başarılı bir hayatın ancak erdemli bir insan olmakla kazanılacağı da bir diğer büyük düşüncesidir. Erdemin temelinin "bilgi", özünün "idealar kavramı", gerekçesinin "evrendoğum", güvencesinin "ölümsüzlük", ve yaşamsal sığınağının ise "devlet" olduğunu ifade eder.
Devlet
Devlet
adlı yapıtında bütün düşünce sistemine dair çıkarımlarda bulunmak mümkündür. Hem siyasi bir kitap olarak, hem ütopya olarak hem de antik bir kaynak olarak eşsiz bir eserdir Devlet. İdealar dünyası ve ruh kavramı üzerine oldukça geniş yorumlarda bulunan Platon felsefesinin temelinde ise akılcılık yatar. Her şeyin insan aklıyla çözülebileceğini ifade eden Platon’un aksine en gözde öğrencisi
Aristoteles
Aristoteles
’in felsefesi deneyciliğe dayanır. Bu da insanın felsefe yolculuğundaki en önemli adımlardan biridir şüphesiz. Platon’un düşüncelerinden bir diğeri ise hazzın kötü olduğu ve insanın hazdan uzak durması gerektiğidir. Akılcı düşünen insan bilgi yolunu tercih etmeli ve aşk, haz gibi yanıltıcı duygulardan uzak durmalıdır. 4. Platon’un Eserlerine Dair: “Aşkımın kölesi değil, kendimin efendisi olacağım…” (sayfa 10) M.Ö. 403’te Atina’da kurulan yeni demokratik yönetim
Sokrates
Sokrates
’i dinsizlikle ve gençleri yoldan çıkarmakla suçlayarak ölüme mahkum eder. Dünya tarihinin üzerinde en çok konuşulan hukuk olayı olan Sokrates’in idamı Platon’u siyasetten soğutan olaylardan bir diğeridir. Bu andan sonra kendisini felsefeye adayan Platon, hocası Sokrates’e olan bağlılığını neredeyse bütün eserlerinde gösterir ve Sokrates’in felsefesini kendi felsefesi ekseninde anlatarak önemli eserler ortaya koyar. “
Sokrates'in Savunması
Sokrates'in Savunması
” isimli eseriyle de antik bir başyapıta imza atarak hocasının fikirlerini ölümsüzleştirir. Eserlerinin büyük çoğunluğu günümüze ulaşmış olan nadir antik yazarlardan biridir Platon. 36 farklı diyaloğu günümüze ulaşmış olan Platon’un ilk dönem eserlerinde genellikle Sokrates’in, son dönem eserlerinde ise kendisinin felsefesi ön plana çıkar. İmparator Tiberius dönemininde (M.Ö. 1. yüzyıl) yaşamış olan aydın ve astrologlardan Thrasyllos’un hazırladığı ve 9 farklı gruba ayrılan bu 36 eserin bazılarının Platon’a ait olmadığı ifade edilir ve tartışmalar günümüzde dahi devam eder. Çünkü Platon’un kimi öğrencilerinin diyaloglar yazdığı ve bunları hocasına atfettiği bilinir. Bu yapıtların büyük çoğunluğu tespit edilip Platon’un eserleri arasından çıkarılsa da, kimi yapıtları için tartışmalar sürmektedir.
Sokrates'in Savunması
Sokrates'in Savunması
ve
Mektuplar
Mektuplar
dışındaki bütün eserleri diyalog şeklinde kaleme alınmıştır.
Ksenophon
Ksenophon
,
Antisthenes
Antisthenes
, Aiskhines ve Aristippos gibi birçok öğrencisinin de eserlerini diyalog şeklinde yazmış olması, hocaları Sokrates’in temel öğretilerinden birinin “diyalog” olduğu tezini kuvvetlendirir. Platon, hiçbir diyaloğunda kendi adını anmaz ve hemen hemen tamamında Sokrates’in adı zikredilir zira hocasına büyük bir bağlılığı olduğu bilinir. 5. Diyaloğun Kişileri: Phaidros ve Sokrates Kimdir? Sokrates: Ben öğrenmeye tutkunum. (sayfa 7) Sokrates, yukarıda da bahsettiğim üzere Platon’un hocasıdır. Dünyanın en meşhur öğretmen-öğrenci ilişkisine konu olan ikilinin hayatı nerede ve nasıl kesişti tam olarak bilinmiyor.
Diogenes Laertios
Diogenes Laertios
ünlü eserinde bu karşılaşmayı doğa üstü bir şekilde resmeder: Sokrates bir gün rüyasında bir kuğu yavrusu görür. Küçük kuğu neşelidir ve tatlı sesler çıkarır, giderek büyür ve uçarak uzaklaşır. Ertesi gün yanına getirilen Platon’un bu kuğu olduğunu söyler Sokrates. Bu hikâyenin doğruluğu tartışmaya açık olsa da, gerçek olan tanışma anından sonra dünya felsefe tarihinin çok şey kazandığıdır. Hocasına büyük bir saygısı ve bağlılığı olan Platon’un iyi bir eğitimden geçtiği söylenebilir. Hocasının ölümünden sonra Akademia’yı kurması ve bilgi üreterek paylaşması da onun entelektüel kişiliğini gözler önüne seren en büyük olgudur şüphesiz. Elbette felsefe Sokrates’le doğmamış ve Sokrates öncesi filozoflar da yaşamıştır fakat Sokrates’e dek emekleyen felsefe, Sokrates’in ardından yürüme evresine geçmiş,
Platon (Eflatun)
Platon (Eflatun)
ve
Aristoteles
Aristoteles
ile birlikte de koşmaya başlamıştır diyebiliz. Sokrates’in hocalarından birinin bir kadın olmasını da yine dip not olarak eklemek gerekir zira 2500 yıl öncenin dünyası için bu bilgi altın değerindedir. Diotima isimli kadın Sokrates’in hocalarından biridir. Phaidros da Sokrates gibi gerçek bir kişiliktir lakin hayatı hakkında bildiklerimiz daha sınırlıdır. Hatip olarak bilinen Lysias’a hayranlığını diyaloglarından anladığımız Phaidros, Sokrates’in öğrencilerinden biridir. Platon’un
Şölen
Şölen
ve
Protagoras
Protagoras
isimli diyaloglarında da karşımıza çıkar ve isminin anlamı “mutluluğundan ışıltılar saçan, neşeli”dir. Sokrates'le olan diyaloglarında zaman zaman Sokrates onun ismine dikkat çekecek şekilde atıfta bulunur. 6. Retorik Nedir? Platon ve Aristoteles’in Kavrama Dair Düşünceleri: "Retorik acaba genel anlamda sadece mahkemelerde ya da halk toplantılarında değil, aynı zamanda özel hayatta da ruhun tümüyle sözlerle güdülme sanatı değil midir?" (sayfa 45) Aristoteles’in
Retorik
Retorik
adlı kitabında andığı ve kendisinden önce retorik hakkında bir kitap yazdığını söylediği Byzantionlu Theodoros ve Leontinili Gorgias konu özelinde seçkin isimlerdir. Retorik hakkında kitap yazan ilk kişinin ise Syrakousalı Tisias olduğunu söylenir ve retoriği ilk kez “ikna sanatı” olarak niteleyen de odur fakat ne yazık ki bu isimlerin kaleme aldıkları eserler günümüze dek ulaşamamıştır. Bu sebeple Retorik sanatı hakkındaki yazılı kaynaklar Platon’la başlar ve Aristoteles’le de devam eder. Kısaca özetlemek gerekirse,
Phaidros
Phaidros
’ta anlatılan şeylerin temelinde 3 öğe bulunuyor diyebiliriz. Bunlar, güzellik, aşk ve retoriktir. Peki nedir retorik ve antik çağlarda neden bu kadar önemlidir? Antik Yunan’da eğitim oldukça önem arz ediyordu. Sosyal ve siyasal hayatta çok önemli bir yere sahip olan “güzel konuşma” da bu eğitimin bir parçasıydı. Diyalog kurulan insanla iyi bir iletişimin sağlanabilmesi için dikkat edilmesi gereken önemli bir unsur olan retorik, filozoflar tarafından da önemsenen ve üstünde durulan bir kavram olmuştur. Platon’un öğrencilerinden Aristoteles, güzel konuşmayı bir sanat olarak görüyordu ve Retorik adlı yapıtını kaleme alarak bu kavram üzerine görüşlerini dile getirdi. Aristo, yapıtında bu kavramı şu şekilde özetliyordu: "Herhangi bir bilimsel bilgiye sahip olmadan, karşındakini ikna etme sanatı". Mevcut durumda elde olan imkânları en iyi şekilde kullanarak çözüme ulaşmak şeklinde de ifade edilebilir elbette. Konuşmacının kendi karakteri, dinleyici grubunun karakteri ve konuşmacının söz kullanma kabiliyeti retorik sanatının en önemli 3 unsuru olarak çıkar karşımıza
Retorik
Retorik
’te.
Platon (Eflatun)
Platon (Eflatun)
’un konu hakkındaki düşünceleri ise çok farklıdır.
Aristoteles
Aristoteles
, gençlik çağlarının aksine, yetişkinlikteki felsefe anlayışıyla birçok konuda hocası Platon’un tam karşısında yer alır. Hocasına saygı ve sevgisi büyüktür fakat onunla aynı fikirleri desteklemek zorunda değildir. Bu da, öğrenci-hoca ilişkisinin antik çağlarda dahi ne kadar farklı olduğunu gözler önüne seren önemli bir gerçektir zira öğrenciler, hocalarının düşüncelerinin üzerine koyabilir ve öğrenciler de bir gün hoca olabilir.
Sokrates
Sokrates
,
Platon (Eflatun)
Platon (Eflatun)
,
Aristoteles
Aristoteles
üçlüsünün aralarındaki ilişki bu sebeple dünya felsefe tarihi için çok önemlidir. Platon’a göre ise retorik kandırma sanatıdır ve felsefenin tam tersidir. Hakikat yerine yanılsama üretir. Kitlelerin manipüle edildiğini söyler Platon ve haksız değildir. Fakat ardından Aristoteles’in konu hakkındaki eseri okunduğunda kimi kısımlarda ona da hak vermek mümkündür. Modern bir çağdan geriye dönüp baktığımızda her iki filozofun da ikna edicilik konusunda başarılı olduğunu görüyoruz. 7. Platon, Phaidros’ta Ne Anlatıyor? Sokrates: “…aşkın bir tür çılgınlık olduğunu söylemiştik. Öyle değil mi?” (sayfa 51) Platon’un geçiş dönemi ile olgunluk dönemi eserleri arasında bir yere sınıflandırılan
Phaidros
Phaidros
’un yazılma tarihi M.Ö. 375 ile 365 yılları arasıdır. Sokrates ve Phaidros’un yürüyerek sohbet etmesiyle başlayan eser, İlissos Deresi’nin kıyısında bulunan bir çınarın gölgesi altında devam eder. Hava oldukça sıcaktır ve güneş tepedeyken yapılabilecek en iyi şey gölgelik bir alanda sohbet etmektir. Hele de karşıda bulunan kişi Sokrates’se, Phaidros’un yapacağı en mantıklı şey diyaloğu olabildiğince uzatmaktır. Öyle de olur. Sokrates konuyu kısa kesip dönmeyi düşünürken bir gerginlik yaşanır ve Phaidros onu konuşmaya devam etmek konusunda ikna eder.
Sokrates
Sokrates
, Atina dışına çıkmayan biri olarak şehir surlarının dışında gördüğü şeylere ilginç gözlerle bakar ve bir yandan da konuşmadan uzaklaşmamaya gayret eder. Doğanın güzelliklerinden bahsetmesi Sokrates ekseninde sık rastladığımız bir olgu değildir. Platon bu eserinde hocasının farklı yönlerini de açık eder ve bizler bu antik çağ filozofu hakkında daha fazla şey öğrenmiş oluruz. Geride yazılı bir eser bırakmamış olsa da, günümüz dünyasında en az Platon kadar hatta belki daha fazla meşhur olan filozof Sokrates’e kulak veririz. Diyalogun başlarında 3 farklı söylev yer alıyor. Aşka dair olan bu söylevlerden ilki hatip Lysias’a aittir. Phaidros’un ağzından dinleriz bu söylevi ve ardından Sokrates’in hazırlanma fırsatı bulmadan, doğaçlama bir şekilde konuşarak söyleve cevap verişini dinleriz, bu da ikinci söylev olarak çıkar karşımıza. Üçüncü söylev ise bir “pelinode”dir. Pelinodenin sözlük anlamı, daha önce söylediğini inkâr etmek, tam karşıtını söylemek ve onu savunmaktır. İlk iki söylevde aşk kavramının yanıltıcı olduğu üzerinde durulur ve insanları mutsuzluğa sürüklediği ifade edilir. Tutkulu ilişkilerden kaçınmak gerektiğinin altı çizilir zira ayrılık günü gelip çattığında işler mutlu olunan zamandan çok farklı bir hale bürünür ve insanların kendilerini geçici mutluluklarla kandırmamaları gerektiği fikri vurgulanır. Bu kısımlar okunduğunda kulağa mantıklı gelen her şeyi Sokrates üçüncü söylevinde yalanlar ve tam tersi argümanlarını sıralamaya başlar. Aşka methiyeler dizilir. Sokrates’in bunu yapmaktaki amacı tam olarak nedir gibi bir soruya cevap ise her okurun kendi zihninde saklıdır. Sokrates’e göre aşk bir çılgınlıktır. Platon için bu kavram hem insanidir hem de tanrısaldır ve insani olandan tanrısal olana geçişte bir köprü görevi görür. Aşıkların birbirlerine olan ilgisinin ise iyi niyetli olmadığını söyler. Doyurmak istedikleri bir arzuları vardır ve öncelikleri her zaman odur. Aşk, narsist bir yaklaşımdır ve ayrıldıktan sonra yaptığı iyilikler için üzüntü duyan kimsenin ise zaten aşık olmadığını dile getirir. Kurtların kuzuları sevmesine benzetir aşkı ve her zaman arada bir çıkar ilişkisi olduğunu ifade ederek çatışmanın her zaman mümkün olabileceğini gözler önüne serer. Bu yaklaşımıyla da
Homeros
Homeros
'un "
İlyada
İlyada
"sına selam göndermeyi ihmal etmez zira kurt ve kuzu kavramları Hektor ve Akhilleus’un diyaloglarına açık bir göndermedir. Dostane bir sevginin aşktan daha sağlam olduğu fikri de söylevlerde öne çıkan önemli unsurlardan bir diğeridir. Çünkü Lysias’a göre dostluktan doğan sevgi içten gelir ve aşkın yarattığı sevgiden daha iyidir. Sokrates’in bu tutum için cevabı Eros isimli tanrının küçümsendiği yönündedir ve bunu doğru olmadığını belirtir. Karşısındaki insanı değersizleştirmeden sevmenin de mümkün olabileceğini belirtir Sokrates fakat yine de aşkın tehlikelerini sıralar. Aşık birinin her zaman aşık olduğu insana yönelik bedensel hazlar peşinde olduğunu ve onun iyiliğini isteyemeyecek kadar tutkudan gözünün kör olduğunu belirtir. Bu sebeple aşıkların iyi bir yol gösterici olamayacaklarını ifade eder. Ruhun ölümsüzlüğü kavramı Platon’un felsefesinde yabancı olmadığımız bir kavramdır. Phaidros’ta da bu kavramı hocası Sokrates’in fikirleri ekseninde yeniden ele alır ve at arabası metaforuyla bir anlatım sergiler. Ruhun ideasını şu şekilde anlatır Sokrates: At arabasında 2 at bulunur ve sürücü atların dizginlerini elinde tutar. Atlardan biri iyi huyludur diğeri ise kötü bir soydan gelen kötü huylu bir attır. Bir başka deyişle atların arzuları ve tutkuları, sürücünün ise aklı temsil ettiğini söylemek mümkündür. Günümüzde garip karşılanacak bir tutumla biçimsel çirkinliği ve güzelliği ruh güzelliği ve çirkinliğine bağlar Sokrates ve atları buna göre betimler. Herkes bu arabayı sürebilme kapasitesine sahip olsa da, ancak Zeus gibi tanrılar kusursuz bir sürüşe sahiptirler. Tanrıların kanatlı atları her zaman gökyüzüne yükselebileceklerdir, ölümlü insanların ölümsüz ruhları ise ancak sürücünün yeteneğiyle bu seviyelere çıkabileceklerdir. Phaidros ile Sokrates diyaloğunda ön plana çıkan konulardan bir diğeri ise "delilik" kavramıdır. Tanrıların insanlara verdiği armağanlar arasında en iyisinin delilik/çılgınlık olduğunu söyler Sokrates ve bu savını temellendirir. "Bayağı delilik" kavramından çok farklı olan "tanrısal delilik" kavramı, insanların ruhunun dünyaya gelmeden önce güzelliğe tanıklık etmiş olduklarını söyler. Platon'un ruh kavramına getirdiği fikirleri bilmek Phaidros'u okurken bu kısımlarda işe yarıyor zira tanrısal güzelliğin âdeta kolektif bir akıl neticesinde insan zihninde oluştuğunu ve dünyaya geldiğinde ise hatırlama yoluyla ona yeniden ulaşıldığını ifade eder. Son olarak,
Phaidros
Phaidros
’ta bahsi geçen ve değinilmesi gereken önemli noktalardan biri ise Sokrates’in yazıya karşı olan tutumudur. Hayatının bütününü felsefeye adayan, insanın kendi cehaletinin bilincinden yola çıkarak hakikati araması gerektiği fikrini savunan tarihin en önemli filozoflarından olan Sokrates’in yazılı eserlere karşı bir tutum sergilemesi elbette biz modern dünya insanları için anlaşılması güç bir olgudur. “Söz uçar, yazı kalır” düsturunu benimsemiş olduğumuz için tabii ki yazılı eserlerin değerinin farkındayız ve eğer bugün Antik Yunan felsefesinden bahsediyorsak bunun da yazıyla mümkün olduğunun bilincindeyiz. Eğer
Platon (Eflatun)
Platon (Eflatun)
da bu görüşte olmasaydı eserlerini kaleme almazdı ve bizler Platon’u ve doğal olarak Sokrates’i de tanıyamıyor olacaktık. Veya Sokrates öncesi filozoflar gibi yalnızca ismen biliyor olacaktık.
Sokrates
Sokrates
’e göre yazmak insanları sınırlayan bir eylemdir ve gelişmenin önündeki en büyük engellerden biridir. Sözlü geleneği savunan ve diyalog fikrine ağırlık veren Sokrates’in geride yazılı bir eser bırakmamış olmasını bu şekilde sağlam bir zemine oturtuyoruz fakat yine de onu anlamamız oldukça zor. Diyaloglar yoluyla insanların birbirlerine bir şeyler katabileceklerini ve kendilerini geliştirebileceklerini ifade eder. Bu düşüncesinde haklı olduğunu söyleyebiliriz, nitekim Platon başta olmak üzere birçok öğrencisinin hocasının düşüncelerine önem verdiğini ve eserlerini diyaloglar şeklinde yazdıklarını biliyoruz. 8. Eserde Adı Geçen Antik Yazarlar ve Eserlere Dair: Sokrates: “…hakikatleri söylemeye cesaret etmeliyiz.” (sayfa 28) Antik çağlarda yazılmış olan edebiyat ve felsefe eserlerinde başka antik yazarlar ve eserlere bolca referans görmek mümkündür. Günümüzde dahi bilim ve sanat camiasında çoğu zaman çalıntı kavramıyla karşı karşıya kaldığımız düşünüldüğünde, binlerce yıl öncenin dünyasındaki bu olay saygı duyulasıdır. Atıfta bulunulan ve alıntı kullanılan eserler ve yazarların hakkını gasp ederek hırsızlık yapan modern yazarların bu durumdan öğrenmeleri gereken çok şey var. Platon da yukarıda bahsi geçen filozoflar arasındadır ve eserlerinde kendinden önceki edebiyat ve felsefe dünyasından isimlere sık sık yer verir ve alıntılarla atıfta bulunur. Şair ve tragedya yazarları için en büyük esin kaynağı şüphesiz
Homeros
Homeros
ve eserleridir (Bkz:
İlyada
İlyada
ve
Odysseia
Odysseia
). Platon gibi filozoflar içinse elbette kendinden önce yaşamış olan filozoflar ve fikirleridir. Bu eserinde de yine Homeros’a ek olarak, İbykos, Anakreon,
Hesiodos
Hesiodos
ve
Sappho
Sappho
gibi şairlere,
Sophokles
Sophokles
,
Euripides
Euripides
gibi tragedya yazarlarına,
Solon
Solon
,
Perikles
Perikles
gibi devlet adamlarına ve elbette
Hippokrates
Hippokrates
, Anaksagoras, Spartalı Kheilon, Miletoslu
Thales
Thales
, Thebaili Simmias gibi filozoflara ve onların düşüncelerine, eserlerine atıfta bulunur Platon ve elbette hepsinden yararlanarak eserini güçlendirir. 9. Son Söz: “Kurtlar kuzuları nasıl severse âşıklar da sevgililerini öyle sever.” (sayfa 21) İngiliz Matematikçi ve filozof
Alfred N. Whitehead
Alfred N. Whitehead
, Platon’u şu şekilde ifade eder: “Avrupa felsefe tarihinin en sağlıklı genel tanımı Platon’un eserine yazılmış bir dizi dipnottan oluşmasıdır.” Böylesine iddialı bir cümle kuran Whitehead’ın asıl amacı Platon’un dehasına dikkat çekmek ve ne kadar büyük bir isim olduğunu belirtmektir. Platon sonrasında Avrupa topraklarında yaşamış hiçbir filozofun Platon’un eserlerinin üzerine bir şeyler katamadığını söyleyerek dünya düşünce tarihi için ne kadar büyük bir öneme sahip olduğunu söylüyor. Tabii ki tartışmaya açık bir cümle fakat Platon’un değerini anlamamız için durup üzerinde düşünmemiz gereken bir cümle aynı zamanda. Felsefe Platon’la başlamadı fakat Antik Yunan’da başladı. Günümüzde Anadolu topraklarında yer alan Miletos (Didim, Milet) felsefenin doğduğu kenttir. Miletoslu
Thales
Thales
’le doğan felsefi düşünce tarihi, yine Miletoslu
Anaksimandros
Anaksimandros
ve
Anaksimenes
Anaksimenes
ile devam etmiştir. Ardından Sokrates öncesi filozoflar ve sonrasında ise Sokrates gelir.
Platon (Eflatun)
Platon (Eflatun)
ve
Aristoteles
Aristoteles
ile birlikte gelişen ve yayılan felsefi akımlar ilerleyen yüzyıllarda bilimi doğurmuş ve dünya düşünce tarihi şekillenmeye başlamıştır. Yunan uygarlıklarının ardından mirası devralan Roma uygarlığı da felsefeye önem veren kişiler yetiştirmiş ve 21. yüzyılın dünyasında bizler bu saygı duyulası insanları tanıyarak ufkumuzu genişletmeye devam ediyoruz. Sokrates öncesi filozoflarla başlayarak Platon’a adım atabilir ve sınırsız felsefe dünyasının kapısından içeri girebilirsiniz. Fakat bilinmesi gereken en önemli şey elbette bu kapıdan bir kez girildiğinde artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmadığıdır. Dünyaya daha geniş bir pencereden bakmamızı sağlayan ve bizlere yeni ufuklar açan filozofların sınırsız dünyası, insanlığın geçmişi, bugünü ve geleceği adına oldukça önem taşır ve okumayı seven her insan için de bilinmesi elzem bir dünyadır.
Johann Wolfgang Von Goethe
Johann Wolfgang Von Goethe
’nin deyimiyle “Üç bin yılın hesabını göremeyen karanlıkta yolunu bulamaz; günü gününe yaşar ancak”. Bu cümleyle ifade etmek istediği şey elbette insanlığın düşünce tarihine hakim olmak gerektiğidir. Geçmişin izini süremeyenlerin bugünlerini yorumlamakta zorlanacağını ve geleceği okumakta da güçlük çekeceklerini kısaca özetler ve son derece haklıdır da.
Gorgias
Gorgias
'taki retorik ve güzel konuşma üzerine olan düşüncelerinin ve
Şölen
Şölen
'deki aşk üzerine olan düşüncelerinin daha geliştirilmiş versiyonuyla karşılaştığımız
Phaidros
Phaidros
,
Platon (Eflatun)
Platon (Eflatun)
'un diyalogları arasında önemli bir yere sahiptir ve okunması elzemdir. Keyifli okumalar dilerim. “Herhangi bir konu hakkında doğru düşünmek isteyenler için temel bir ilke vardır oğlum. Neyin üzerine düşüneceklerini iyi bilmelidirler, yoksa her zaman hata yaparlar. Ancak insanların çoğu her bir şeyin özünü [ausia] bilmediklerinin farkında değildir.” (sayfa 16)
Phaidros
PhaidrosPlaton (Eflatun) · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2019867 okunma
··
6,9bin görüntüleme
Gizem Demircan okurunun profil resmi
Tek kelime ile “mükemmel.” :’) Akışıma düştüğü an her şeyi bırakıp incelemeyi okumaya başladığım doğrudur. :d Kitaplığımda
İlyada
İlyada
,
Odysseia
Odysseia
ve
Retorik
Retorik
bulunuyor. Her an okumaya başlayabilirim. :’)
Bahri Doğukan Şahin okurunun profil resmi
Teşekkür ediyorum bu güzel yorum için. 😊 Helen dünyasının en büyük ismidir Homeros, edebiyat için de felsefe için de en başta okunması gereken kişi. Gerçi Platon zaman zaman eleştirir Homeros’u ama olsun. Birçok eserinde de anar. ^^ Retorik de iyidir ve önemlidir. Keyifli okumalar diliyorum şimdiden. :)
7 sonraki yanıtı göster
Bu yorum görüntülenemiyor
Melek okurunun profil resmi
Hadi gözün aydın :) Kaydettim okucam sonra.
Bahri Doğukan Şahin okurunun profil resmi
2. kez yazmak üzdü, ama pes etmedim. 🤓 Teşekkürler Melek. ^^
Kaan okurunun profil resmi
Sadece bu incelemenle sınırlı olmamak üzere emeğine sağlık :) Detaylı, kategorileştirerek kendi tarzında harika incelemeler yazıyorsun. Kaydedip sonra fırsat buldukça okuyorum. Bilhassa yazarların özellikleri, kim oldukları konusundaki kısımların yazarı okuyacaklar için mini bir kaynakça teşkil ediyor. Bu açıdan yazıların ayrıca kıymetli.
Bahri Doğukan Şahin okurunun profil resmi
Mutlu eden yorumlardan. Zaman ayırdığın için teşekkür ederim Kaan. :) Yazar, şair ve filozof fark etmez, hayatına ve yaşadığı döneme dair bir şeyler bilmezsek bence eserleri eksik kalır. Bu sebeple önem veriyorum ve bir çerçeve çizerek ona göre yazıyorum. Başarıyorsam ne mutlu. ^^
fatma okurunun profil resmi
Tam da merak ettiğim eserdi bu. İncelemeniz harika olmuş. Kaleminize sağlık.
Bahri Doğukan Şahin okurunun profil resmi
Teşekkür ediyorum efendim, eksik olmayınız. ^^
Serhat okurunun profil resmi
Emeğine sağlık
Nes okurunun profil resmi
Bunu nasıl başarıyorsun bilmiyorum ancak okumuş olduğum eserlere yaptığın incelemeler beni bir daha okumaya itiyor! Yine "Doğukan tarzında" mükemmel bir inceleme☺ Emeğine saygı duyuyor, kalemin karşısında önlüğümü ilikliyorum Harikasın 🍀
Bahri Doğukan Şahin okurunun profil resmi
Ne kadar güzel cümleler bunlar… Umarım birçok kişi de okuma kararı almıştır ve amacıma ulaşmışımdır. Bir daha okursan eğer sana da keyifli okumalar. 🌸 Çoook teşekkür ederim Neslihan. :”)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.