"Su Vârisi,"
"Krallıkların sınırındasın, beni doğru düzgün selamla."
"Ateş Kralhğı'ndayız,"
"Sen de Daren'in önünde diz çökmedin."
"Daren ve ben..."
"Dengiz,"
"Sense bu sinrlarda hiç kimsesin."
"Ben prensesim,"
"Diz çökmem."
"Çöktürürüm."
"Hey hey..."
"Tamam, biraz sakinleşelim."
"Onu değil, seni koruyorum,"
"Deli deli bakma öyle."
- Prensesim , dedi . Bunun klasik bir tek çaresi var . Fakat o çare de hemen daima nazari kalmıştır .
- Nedir ?
- Işığı bastıracak daha parlak bir ışık
- Öyle bir ışık var mı ?
- Var fakat o kadar yüksekteki düşünmek bile çılgınlık .
- Müsade ediyorum. Beni sevebilirsiniz !
"Benim adım his. his sultan. sultan bronzun yegane hasekisiyim!"
"ben bir prensesim senin gibi kole degilim!"
"Ben bir koleyim sen bir prensessin oyle mi? hah!"
"Agalar! Atın bunu zindana!"
“Ben bir prensesim,” diye hatırlattı kendine, asgari düzeyde bir inançla, “Seattle yakınlarında böğürtlenlerle kaplı bir arazide büyümüş, asil kanının oluştuğu vatana tenis pabucuyla bile asla ayak basmamış bir prenses, prenseslikten zerre kadar haberi olmayan bir prenses, salakça, götçe davranmış bir prenses; erkekler ve aşk macerası konusunda, eh evet, hayal kırıklığına uğramış, kafası biraz karışık, öğrenecek daha çok şeyi olan bir prenses, ama sonuçta bir prenses; ağzına sıçayım, en az Caroline ya da Anne kadar bir prenses.