Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Rojin

Rojin
@roji_n
Hacettepe Üniversitesi
9 okur puanı
Ağustos 2021 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Ben uzun zaman, gerçekliğin korkuttuğu ama aynı zamanda da cezbettiği bir kitap insanı olarak kaldım. Hayatı tanımamaktan kaynaklı bir korkusuzluk vardı içimde. Şimdi düşünüyorum da, daha gerçekçi bir insan olsay dım böyle bir uçuruma atabilir miydim kendimi? Nasıl başladım sahi , cehaletten mi? Yoksa yol duygusundan mı? Öyle bir şey gerçekten var çünkü...
Reklam
Doğru. Genç değiliz artık. Dağları devirmek, dünyayı fethetmek hevesimiz kalmadı. Tam aksine, kaçıyoruz. Kendi kendimizden, yaşadığımız hayattan kaçıyoruz. On sekiz yaşındaydık. Tam yaşamayı ve dünyayı sevmeye başlamıştık. Bizi bu dünyayı felakete sürüklemekle görevlendirdiler. İlk bomba bizim kalbimizde patladı. Çalışma, emek, ilerleme dünyasıyla ilgimiz kesildi. Böyle şeylere inanmaz olduk. Biz sadece savaşa inanıyoruz artık!
Otuz bin yıl önce anlatı şöyle seyrediyordu:
"Akıl taş bir bıçak tahayyül eder, el bıçağı yaratır, insan mamutu öldürür." Ama işin aslı, insanlar dünyanın kontrolünü bıçağı icat edip mamutları öldürmekten ziyade insan aklını yönlendirerek kazandı. Akıl tarihsel eylemleri ve biyolojik gerçekleri özgürce şekillendiren bir özne değil, tarih ve biyoloji tarafından şekillendirilen bir nesne. En çok el üstünde tuttuğumuz ülkülerimiz-özgür lük, sevgi, yaratıcılık-birinin bir mamutu öldürmek için biçimlendirdiği taş bir bıçaktan farksız. En iyi bilimsel kuramlara ve en yeni teknolojik araçlara bakılırsa, akıl hiçbir zaman yönlendirmeden azade değil. Manipülatif bir kabuktan kurtarılmayı bekleyen sahici bir benlik yok.
Sayfa 230Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Çay boyunca yüzüp gittin çocuğum
Şimdi ben sana yalnız şunu söyleyebilirim: "Çocuk kalbinin, çocuk ruhunun bağdaşamadığı her şeyi reddettin. İşte beni teselli eden de budur. Bir şimşek gibi yaşadın sen. Bir defa çaktın ve söndün. Şimşeği çaktıran göktür. Ve gök ebedîdir. İşte budur beni teselli eden. Bir başka tesellim daha var: İnsandaki çocuk vicdanı, tohumdaki öz gibidir. Ve o öz olmadan tohum filizlenmez, gelişmez. Yeryüzünde bizi neler beklerse beklesin, insanoğlu doğdukça ve öldükçe, insanoğlu yaşadıkça, hak ve doğruluk denen şey de var olacaktır. Sana, senin sözlerini tekrarlayarak veda ediyorum: "Merhaba Beyaz Gemi, ben geldim!" - SON
Sayfa 162Kitabı okudu
" Gayesiz, maksatsız, başıboş birçok yerler dolaşıyordum. Hazar Deniziyle Karadeniz arasında Ortaçağ şövalyesi gibiydim. Nerede karışıklık varsa, nerede bir çarpışma olursa, ben oradaydım. Çarpışan taraflar o kadar mühim değildi. Korkusuz ve kaygusuz, belki sonumu arıyordum. "
Reklam
"Ama biz, hayat yolculuğumuz biraz da, artık geride kalan çocukluk rüyalarımızı değil, çağımızın önümüze serdiği serüveni yaşarız.."
" Bir büyük masal ki, sonu hiçlikle biter... Uyumaya çalışırsınız. Uyumak ve unutmak? Bazen uyku ve unutuş, ne kadar kurtarıcıdır. Önümüzde ise aşılacak daha nice uzun yollar var..."
" Uzun ve sonu belirsiz yolların artık başında bulunuyordum. İçimde önce, gene hayal kırıklığına benzeyen duygular canlandı. Kendimi yalnız, terk edilmiş hissediyordum."
" Ben de yüzyılımızın büyük macerasından kendi payıma düşeni, onun yüz milyonlarca adsız çocuklarından biri olarak, kaderin önüne serdiği yüz milyonlarca küçük yollardan biri üzeride kendi alın yazıma göre yaşadım."
Nasıl hissettiğini anlatmak çok zor [...] Sanki bir uyanış, bir aydınlanma ânı gibiydi. Hiç ölüme bu kadar yakın ve bu denli canlı hissetmemişti. Hayatta ölümü ıskalayıp geçtiği kısacık anlar olmuştu, sert bir virajı alamayan hızlı bir otomobilin altında kalmaktan kıl payı kurtulmak gibiydi. O gün aynı duyguyu yaşadı, ölümün nefesini ensesinde hissediyordu [...] bir an, bir an daha, bir an daha, belki üç saat, belki daha fazla [...] Çarpışmak [...] tam anlamıyla fiziksel ve zihinsel bir farkındalık hâliydi. Sokaktaki o üç saat boyunca Shawn Nelson değildi, dış dünyayla bir bağlantısı yoktu, ödenecek faturaların ya da duygusal bağların hiçbiri kalmamıştı. Bir saliseden diğerine hayatta kalmaya çalışan, her nefesin sonuncu olduğunu bilerek bir nefesin ardından diğerini içine çeken bir insandı sadece. Bir daha asla olama aynı yacağını hissediyordu.
Sayfa 268Kitabı okudu
Reklam
'Kendini bu temaşaya kaptırıp unutmak her şeyi, yıldızların adını saymak teker teker, kalabalıktan uzakta ,güvende olmak...!'
'İnsan hayatının tamamını dört duvar arasında geçirebilir.Kendisini tutsak olarak hissetmediği müddetçe tutsak sayılmaz.Ama kainatın sonsuz büyüklüğünü, milyonlarca yıldızı , galaksiyi görüp,onlara asla erişemeyeceğini bilen biri için koskoca dünya hapishaneden farksızdır.İdrak ettikleri şey zamanın ve mekanın tutsağı haline gelir.'