Eski Yunan, Roma, İsevilik,İskenderiye mektebi, ortaçağ tüneli, rönesans. Yani Yunan+Roma+Hristiyanlık= Batı medeniyeti Necip Fazıl, batı medeniyetinin düşünce seyrini bu şekilde anlatıyor, aklın sınırlarını zorlayan nice düşünürler ötesine geçemiyor, madde aleminde takılıp kalıyor. 16. yy da luther kilisenin hristiyanlığına karşı gelip reform yaptığında biz neredeydik diyor, yazık ki islam düşüncesine bu kadar yaklaşmış insanlar kendi düşünce sistemlerine uygun din uyduruyorlar. Yaptıkları şey içinde bulundukları karanlığın tonunu artırmaktan öteye geçemiyor. Kitabın sonrası ise Doğu’nun asli rengi ve mutlak vahidi İslamiyet. Şimdi oraya geçiyoruz. “Bugün İslamiyeti içeride müdafaa etmek dışarıda müdafaa etmekten zor hale gelmiştir. Ben bu davayı eğer Avrupa’da ,Amerika’da, Afrika’da hatta kutuplarda müdafaa etmiş olsaydım belki bir anlayış istidadı, bir ‘acaba’ merakı olsun bulabilirdim. Burada ise,her şeyin anlaşılmış olduğunu zannetmenin sadece kabuktan ibaret kalmanın ve böylece her türlü nefs muhasebesinden mahrumluğun düzelmez akameti vardır.” Sanırım asıl sorumumuz da bu, her şeyi bildiğini zannetmek. Son olarak ise batı tefekkürü ve islam tasavvufunu şöyle güzel özetliyor: “ Batının bütün eserini sıfıra indirici eksiği ruh, asl olarak Doğuda, ahiretin tarlası olan dünya fethine ( dünya fethi - çok sevdim bu ifadeyi) memur akıl da Batı’da ... Bu iki kutbu birleştirip bir ark lambası parlayışına vücut vermeden, yaşanmaya değer hayatın sırrı ele geçirilemeyecektir.”