Her türlü adalet Tanrı'dan gelir; adaletin kaynağı yalnız odur. Ama biz adaleti bu kadar yüksekten almasını bilseydik, ne hükümete ihtiyacımız olurdu, ne de yasalara.
Toplumsal hoşgörüsüzlükle dinsel hoşgörüsüzlüğü birbirinden ayıranlar bence yanılıyorlar. Bunlar birbirinden ayrılmazlar. İnsan cehennemlik saydığı kimselerle barış halinde yaşayamaz; onları sevmek, onları cezalandıran Tanrı'dan nefret etmek demektir; bunları ya kesin olarak imana getirmek ya da tedirgin etmek gerekir.
Öyle görünüyor ki toplumsal yapı giriftleştikçe ve uygarlık düzeyi geliştikçe insan, özgürlüğünden bir şeyler kaybetmektedir.
Güçlü toplumların insanları gittikçe zayıflıyor. Yaşamın daha basit, medeniyetin daha ilkel olduğu primitif dönemlerde insanlar daha güçlü ve daha özgürdür. O günleri özlemle yad eden; insanı, çevrenin hakim
Çocuk edebiyatının ne sınırları belli ne mahiyeti. Çocuk edebiyatı, çocuklar için yazılan kitapların bütününü kucaklıyor ama çocuk, büyükler için yazılan kitapları da okur. Yaşla baş arasında kesin bir münasebet kurmak mümkün değil. Çocuklar için kitap yazanlar, çocuk psikolojisinin gelişme dönemlerini bilirler mi? Kaldı ki böyle bir psikoloji, çağımızdaki bütün çabalara rağmen, ilmî bir mahiyet kazanabilmiş midir? Rousseau'dan Binet'ye, Piaget'ye kadar konu üzerinde kafa yoran büyük araştırıcılar, çocuk ruhunu istenildiği kadar aydınlatabildiler mi? Mesele yalnız psikolojiyi de ilgilendirmez, çocuğun yaşadığı sosyal çevreyi de tanımak zorundayız. Bir kelimeyle tarihî miras, dil gibi müesseseler de dikkate alınmalıdır.
Newton'dan tek bildiğin şey, onun "bir elmanın ağaçtan yere düşmesini" gördüğü ve Rousseau'dan da tek bildiğin şey onun "doğaya dönüşü istediği". Darwin'den yalnızca var oluş savaşını işittin; ama senin maymundan türediğini duymazdan geldin ve durmadan alıntı yaptığın Goethe'nin Faust'undan ne kadar anladın biliyor musun, bir kedi matematikten ne kadar anlıyorsa işte o kadar.
Uygarlığın tuzakları insanı doğuştan içinde taşıdığı başkaları için duyulan merhametten koparır. Bunun sonucunda, medeni erdemlerin ayak oyunlarından daha az etkilenmiş olanlar, doğal hale daha yakınlardır ve daha merhametli insanlardır.
Devlet bir özgürlük rüyası gibi çıkar ortaya ama insanı köle haline getirir:"Herkes özgürlüğünü güvence alma umuduyla koşa koşa zincirlerine yöneldi." (Discourse,99)